4

17 1 0
                                    

     Uyandığımda koluma bağlı olan bir serum ve kalp atış hızımı ölçen bir makine sesi. Karşımdaki camlara baktığım da kimse yoktu. Kimse. İlk defa benim için endişelenen kimse yoktu. Derken bir ses duydum ''İyi misin?'' bu Elliot'tu işte o zaman mutlu olmuştum. Ben niye böyle hissediyordum bilmiyorum ama bu duygu gerçekten kendimi iyi hissettiriyordu. ''Hayır ama benim buradan çıkmaya ihtiyacım var lütfen bana yardım et Elliot.'' dedim.

''Çok üzgünüm Flora seni buradan çıkaramam imkansız gerçekten iyi değilsin ne oldu?''

''Elliot büyükannem ve büyükbabam beni bırakıp gittiler ve arkalarında çok büyük sırlar bıraktılar onları çözmemi istiyorlar ne yapacağımı bilmiyorum.'' dedim ve evde ağladığım gibi hıçkırarak ağlamaya başladım. Hemen bir şey demeden bana sarıldı. Bende bir şey yapamadan ona sarıldım ve ağlamaya devam ettim. İhtiyacım olan tek şey buydu. Büyükanneme her ne kadar kızsam da haklıydı benim tek mutlu olabileceğim yer onun yanıydı ama ona bunu söyleyemezdim. ''Şey Flora benim sana bir şey söylemem lazım. Biliyorsun insanlar bazen gitmek zorunda kalıyorlar istemeseler bile bunu yapmak zorundalar.''

''Elliot?''

''Flora, söylemek istediğim şey ben Seattle'ye gidiyorum. Ve senden bir şey isteyeceğim?'' dedi kalp atışlarım hızlanıyordu. ''Dinliyorum?'' dedim.

''Şey. Benimle Seattle'ye gelir misin? Ama hayır dersen de anlarım.'' dedi. Seattle mi? Gidiyor muydu? Ve benim onunla gitmemi istiyordu. ''Nerede kalacağız?'' dedim ve gülmeye çalıştım. ''Yani bu geliyorum demek mi?''

''Aynen öyle.'' dedim.

2 gündür hastanede yatıyordum böylece de doktordan kanımda ki zehir hakkında bilgi alıyordum. Temizliyorlar ve kurtulmamı sağlıyorlardı. Çıkacağım gün Elliot ile birlikte evime gidip eşyalarımı topladık. Toplarken Elliot bir fotoğrafı yere düşürdü ''Ah çok üzgünüm.'' dedi. Düşürdüğü şeyi görmek için eğildiğim de nefesim kesilmişti. Bu resmi daha önce hiç görmemiştim. Fotoğrafı elime alınca orada Elliot'a benzeyen tıpa tıp bir adam duruyordu. Elliot elimden fotoğrafı alıp bakınca o da benim gibi şaşırmıştı. ''Sorun değil.'' diyerek fotoğrafı yere koydum. ''Haydi gidiyor muyuz?'' dedim. Elliot başını olumlu anlamda salladı.

Biletlerimizi aldıktan sonra uçakta ki yerlerimize oturduk. Kalbim çok hızlı atıyordu. Sanki yerinden dışarı fırlayacaktı. Uçak kalkmaya başlayınca hızlıca Elliot'un elini tutmuştum bana gülümseyip bana sarıldı. Onu artık seviyordum.

Uçaktan indiğimizde midem bulanıyordu ve Elliot'un omzunda uyuduğumda nasıl bir görüntü oluşmuştur diye merak ediyordum. Seattle. Sonunda geldik. Hiçbir şeyin değişmediğini ve çocukluğumda bıraktığım gibi durduğunu gördüm. ''Vay canına. Buraya bayan beri gelmemiştim ve çok özlemişim. Herşey aynı gözüküyor.'' dedi Elliot. Gerçekten de öyleydi ama aklıma takılan bir şey vardı. Ben burada yaşamama rağmen neden hiç Elliot'a rastlamamıştım? ''Aynen öyle ama yapmam gereken bazı işlerim var sen nerede kalacaksın?'' diye sorduğum da yüzünde belirsizlik ifadesi oluştu. ''Sanırım benim kalacak bir yerim yok.'' dedi gülmemek için kendimi zor tuttum ve elini tutup, ''O zaman büyükanne ve büyükbabamın malikanesindeyiz.'' dedim. Gülümseyerek elimi tuttu. Kumların içinde yürümeye başladık rüzgar olduğu için tüm kumlar suratıma gelip acı bir his veriyordu.

Büyükannemlerin sır dolu yerine geldiğimiz de Elliot birden durdu. Onu çekmeye çalıştım ama öylece kalakalmıştı ''Elliot iyi misin?'' diye sorduğum da bana dönüp ''Flora burası benim büyükbabamın yaşadığı yerdi.'' dedi. ''Ah canım yanılıyorsun ben burada geçirdim küçüklüğümü.'' dedim. Her ne kadar sakin davranmaya çalışsam da şaşırmıştım. ''Şaşırmış olmalıyım.'' diyerek içeri girdik. Hemen kendimi her zamanki gibi yatağa atıp dinlendim bugün gerçekten yorucuydu. Elliot etrafa bakarken bir tane fotoğraf gördü ve eline alıp bana baktı ''Flora gel.'' dedi. Geldiğimde birden kalakalmıştım. Neler oluyordu. ''Flora bu benim düşürdüğüm fotoğraf değil mi?'' diye sordu. Evet öyleydi ama nasıl olabilirdi bu fotoğrafı yanıma almamıştım. ''Evet o ama ben bunu yanıma almadım gerçekten.'' dedim. Daha sonra Elliot belimden tutup sarıldı. ''Dinlenmeye ihtiyacımız var meleğim.'' dedi. Karnımda ki kelebekler o mide bulantısından sonra tekrar canlandı ve uçmaya başladılar. ''Aynen öyle.'' deyip gülümsedim. Elliot odadan çıkınca giyindim ve yatağa yattım.

Ölümsüz Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin