Bölüm parçası Görkem Özcan (Doruk)’ dan. Rüzgar sizlerle :))
2 gün önce buraya hayalimdeki kızı bulmayı ümit ederek gelmiştim. Ve iki gündür de bulamamıştım. Arayıp da bulamamıştım… Tam da hiç düşünmediğim, aramaya bile gerek duymadığım yerde Doruk’un okuduğu okulda bulmuştum ve tam karşımda duruyordu.
Beline kadar uzanan sarıya yakın saçları, açık kahverengi gözleri ve orantılı fiziğiyle karşımda, üstelik bana bakıyordu.
Tam da aradığım kızı buldum derken Doruk onun elinden tutup yanıma getirmişti. Sevgilisi olduğunu bilmiyordum. Hayal kırıklığı…
‘’Aa sizi tanıştırmayı unuttum ben. Prenses bu kuzenim Rüzgar.’’ Dediğinde gülümsedi. Gerçekten gülümsedi.
Elimi uzatıp ‘’Merhaba demek meşhur prenses sensin. Doruk senden çok bahsetti. Tanıştığıma sevindim Yağmur’’diyerek elini öptüm.
Doruk ondan çok bahsetmişti. Bir prensesmiş gibi davranmak benim de hoşuma gitmişti. Ama sevgili olduklarından bahsetmemişti. Sonuçta el ele tutuşarak geldiler. Bu da sevgili oldukları anlamına gelmez miydi?
‘’Memnun oldum. Hafta sonu görüşeceğimizi sanıyordum.’’ Dedi.
Çok şaşkın bakışları vardı. Gözleri bana bakmak istiyor gibiydi. Ne yazık ki sürekli ona baktığımdan gözlerini hep kaçırdı benden.
‘’Evet sanırım. Doruk için gelmiştim, seninle de karşılaştık prenses.’’
‘’Hey o benim prensesim. Başkası asla söyleyemez.’’
Tabi ya nasıl bir anda unuttun Rüzgar. Onlar sevgili ben ise ona prenses diyorum.
‘’Siz. Yani, sevgili olduğunuzu bilmiyordum.’’
Gerçekten mi Rüzgar. En iyi hamlen bu mu? Zaten yeterince belli değil mi sevgili oldukları? Bunu tekrar duymana gerek var mıydı?
‘’Hayır bizi yanlış anladın. Biz çok eski arkadaşız bu yüzden bu kadar çok yakınız ama kesinlikle sevgili değiliz aslında sevgilimiz bile yok.’’
Bu kız gerçekten bu kadar şaşkın mı? Söylediği sözler karşısında rahatlasam da Yağmur’un telaş yaptığını görmedim diyemem.
Sevgili olduklarını düşündüğüm için telaş yapmış ve açıklama gereğinde bulunmuştu. Üstelik sevgilisinin olmadığını da dile getirmişti.
Yanımıza doğru kısa saçlı sarışın bir kız gelip gülümsedi.
Yağmur ‘’Neden derse gelmedin?’’ diye sorduğunda kızın yüzündeki gülümseme kayboldu.
‘’Müdür yardımcısıyla konuşmam gerekti o yüzden giremedim. Eee hafta sonu çıkıyor muyuz?’’ diye sordu konuyu kestirmek istercesine sarışın kız.
‘’Hafta sonu benimle olacağınızı sanıyordum’’ benimle olmaları gerekiyordu. Yağmuru tekrar görmek istiyordum. İlk defa böyle olmuştu. Gözlerimi ayırmadan ilk defa bu kadar bakmıştım bir kıza.
İlk defa birine sarılmayı o kadar çok istemiştim ki ve bunu yapmamak için kendimi o kadar zor tutmuştum ki…
Doruk ‘’Elif okula yeni geldi şehri gezdirmek için onu da çağırdım. Elif bu sana bahsettiğim kuzenim Rüzgar. Hafta sonu bizimle geliyor.’’ Dediğinde sevinmiştim.
Doruk Yağmur’un peşinden hiç ayrılmıyordu. Bütün ilgisini onun üzerine toplamıştı. Eğer adının Elif olduğunu öğrendiğim kız da gelirse belki Doruk onunla da ilgilenir böylece Yağmurla biraz daha yakından konuşma şansım olurdu.
Ah Rüzgar neler saçmalıyorsun sen? Bu kadar saçma bir plan yapmak nerden gelmişti ki aklına?
‘’Tanıştığıma sevindim Rüzgar. Benim gitmem lazım yarın okulda görüşürüz çocuklar’’ diyerek Elif gittiğinde biz de yürümeye başladık.
Durağa kadar kimse konuşmamıştı. Doruk ve Yağmur yine şakalaşıyorlardı.
Doruk Yağmuru karnından tutup gıdıklamaya çalıştığında Yağmur ani bir hareketle arkama geçip saklandı.
Elini belime koyup sarıldığında karnımdaki hareketlilik midemi bulandırmaya yetmişti. Hiç bir şey söyleyememiş hiçbir şey yapamamıştım. Hareketsiz kalmıştım.
Doruk pes edip normal bir şekilde yürümeye başladığında Yağmur ellerini serbest bırakıp yanıma geçti.
‘’Şey.. Özür dilerim bir anda yani Doruk şey yapınca ben de şey yapmak zorunda kaldım aslında yapmak istemezdim ama şey işte…’’ Elimi omzundan aşağıya salladığımda sustu. Fazla ‘şey’li bir kızdı.
‘’Önemli değil Yağmur ne demek istediğini anladım. Doruk gıdıklamaya çalıştı ve sen de refleks olarak arkama geçtin.’’
Gülümseyerek ‘’Evet anlatmak istediğim şey buydu sanırım’’ dedi. Dakikada kaç kere ‘şey’ diyebildiğini merak ediyorum.
Durağa geldiğimizde Doruk Yağmurun yanağını ‘yaladı’ diyebileceğim bir şekilde öpmüştü.
Ben ise sadece elini sıkmıştım. Sarılma isteğimi tekrar bastırıp Yağmuru dolmuşa bindirdikten sonra yürümeye devam ettik.
‘’Yağmur çok değişik bir kız. Sürekli böyle heyecanlı gibi mi davranır’’ diye sordum Doruk’a.
‘’Sanmıyorum yani onu ilk defa böyle gördüm. Sanki her şeyi eline yüzüne bulaştırmış gibiydi. Aslında böyle 2. Kez davranıyor ilk değil yani.’’
Eğer beni görmesiyle alakası varsa budan önce de başkası için mi böyle olmuştu? Her şeyi eline yüzüne bulaştırmış gibi…
Öğrenmenin tek yolu vardı.
‘’Daha önce ne zaman olmuştu?’’
‘’Kurabiye yaparken.’’ Diyerek güldü.
‘’Kurabiye yaparken mi?’’
Tekrar güldüğünde cevap bekler gibi baktım yüzüne.
‘’Evet. Bana tattırdığı ilk kurabiye.’’
‘’Ne var ki bunda?’’
‘’Şekersiz kurabiye. İçine şeker koymayı unutmuştu.’’
Şapşal kız. Ve ben de şapşalca gülmeye başlamıştım.
Hayatımı değiştireceğine emin olduğum kız… Eve geldiğimizde bana ayrılan odaya geçip duş aldım. Altıma yeşil penye kaprimi giydikten sonra yatağa girdim. Lil Wayne - How To Love şarkısını açıp dinlemeye başladım.
Ve Yağmur… Onu bir türlü aklımdan çıkartamamıştım. Çıkartmak da istemiyordum zaten. Gülüşü, gülerkenki masumiyeti, şapşallığı her şeyiyle büyüleyici bir kız. Bu kadar kısa sürede kendime bunu açıklamak doğru muydu bilmiyorum ama bunu saklayamam ki. Onu seviyorum, hem de ilk gördüğümden beri…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♔ÇAKMA PRENS ♔
JugendliteraturÇocukluk aşkına yıllarca 'prenses' diyen Doruk, Yağmur'un da ona 'prens' demesini bekledi. Doruk kuzeni Rüzgar gelene kadar umudunu hiç yitirmemişti. Yıllarca saklanan gerçekler ortaya çıkacak. Yağmur kimi seçecek ? 'Prens' demesini bekleyen Doruk'u...