Okulun ilk günü ve ben geç kalma yolunda ışık hızında ilerliyordum. İlk gün ders işlenmeyeceğini düşünürsek okul çantama not defterimi ve kedili kalemliğimi alıp odadan çıktım. Hızla merdivenleri inerken babamla karşılaştım. ‘’Okulda bir şeyler atıştırırım geç kaldım görüşürüz baba.’’ Dedikten sonra yanından ayrıldım. Bir de kahvaltı yapmakla zaman kaybedersem 2. Derse ancak yetişebilirdim.
Siyah babetlerimi ayağıma geçirip sokağın sonuna doğru yürümeye başladım. Durağa doğru ilerlerken arkadan korna sesi gelince arkama dönüp baktım. Doruk. Bütün yaz beni satıp Bodrumda tatil yapmış yalnızca geceleri aramıştı. Bense bütün yaz evde çikolatalı kurabiye tarifini en iyi hale getirmeye çalışmıştım. Yine de Doruk benim en yakın arkadaşım. Çocukluğum onunla geçmişti. Beni tek başıma ağlamaktan kurtarmış, birçok kez benimle birlikte ağlamıştı. Arabadan çıkıp ‘’Günaydın prenses atla okula birlikte gidelim’’ dediğinde geç kalmaktan kurtulduğuma sevinerek arabaya doğru gittim. Arabanın koltuğuna oturduğumda yanağıma sulu bir öpücük bıraktı.
Doruk kahverengi saçlı, kahverengi gözlü sevimli mi sevimli bir çocuk. Okuldaki bütün kızlar ona hayran. Ne yazık ki Doruk’u tanıdığım günden beri bir kıza ilgi duyduğunu görmedim. Kısa süreli kız arkadaşları olmuştu ama daha fazlası hiç olmadı. Ben de Doruk’un dilinde namı değer ‘’Prenses Yağmur’’
Tek yakın dostu Doruk olan, Dorukla gülen, Dorukla eğlenen, annesini henüz 5 yaşındayken kaybetmiş, resim çizme tutkusuyla yanıp tutuşan, henüz uzun bir ilişkisi olmayıp erkeklerin pek ilgisini çekemeyen, inatçı, bir o kadar da konuşkan kızım.
Doruk benim hayatımın her yerinde. Tıpkı bir kardeş gibi…
‘’Eee prenses tatil nasıldı? Son günlerde arayamadım seni. Kurabiyelerinden tatmin oldun mu?’’ diyerek kahkaha attı. Pislik, bir de dalga geçiyordu. Kendisi Bodrum’da vücudunu kızlara göstermekle meşgulken ben elimi fırında yakıyordum.
‘’Dalga mı geçiyorsun Doruk? Resmen beni bırakıp gittin, oysa ben o kurabiyeleri senin için yapıyordum’’ Doruk’un kurabiyeleri çok sevdiğini biliyordum. Sırf onun için o kadar zahmete katlanıyordum ama o bunu anlamayacak çocuk ruhlu.
Kahkaha atarak ‘’Tamam işte prenses, ben zaten onları benim için yaptığını biliyordum.’’ Dedi. ‘’O zaman neden gittin Doruk?’’ Okula vardığımızda arabayı durdurdu ve bana ciddi bir şekilde baktı. ‘’Tabi ki zehirlenmemek için prenses.’’ Deyip beni gıdıklamaya başladı. İşte şimdi kalbimi kırmıştı. Şaka yaptığını biliyordum. Zaten şaka yapmaya kalkışınca hep gıdıklardı. Klasik Doruk şakaları… Neyse ki gülmekten nefesim kesilmeden ‘’Dur Doruk!’’ diyebilmiştim. Gülerek arabadan indiğimizde giriş kapısına varmadan önce kolunu omzuma attı. Birlikte bahçe kapısına doğru yürüdük. Okulun içine girdiğimizde sınıftan birkaç kızla yazla ilgili kısa dedikodu sohbetimizi yapmaya koyulmuşken Doruk basketbol takımındaki arkadaşlarının yanına gitmişti.
Kızlardan öğrendiğim kadarıyla okula yeni bir kız gelmiş. Yeni kızımız okula ilk gününden geç kaldığı için dedikodular daha da artmaya başlamıştı. Herkes hakkında bir şeyler söyleyip duruyordu. İlk ders yeni gelen matematik hocasıyla tanışmakla geçmişti. Diğer dersler de her zaman olduğu gibi hocalar içeri girip bu yıl çok çalışmamızla ilgili bir şeyler söyleyip çıkmışlardı.
Öğle yemeği saati geldiğinde Dorukla birlikte kantine gittik. Tepsilerimizi alıp Doruk’un basketbol takımındaki arkadaşlarının yanına oturduk. ‘’Şu yeni gelen kız, adı Elif. Onu hala görmedim. İlk günden okulu asmış olamaz öyle değil mi?’’ dedi sarışın ve gülünce belediye çukuru gibi gamzeleri ortaya çıkan çocuk. Neden bu kadar önemsediklerini anlamıyorum. Daha önce birçok yeni öğrenci gelmişti ama hiçbirine böyle özel dedikodularla yaklaşmamışlardı. ‘’Duyduğuma göre kız çok havalıymış.’’ Diğer sarışın ve bir o kadar mavi gözlü çocuk konuşmaya katıldı. Bense tepsiye gömülmüş yemek yemekle meşguldüm. ‘’Sen bu konuda ne düşünüyorsun Yağmur?’’ diyince kafamı işkence yapmakta olduğum patatesten kaldırıp kahverengi saçlı çocuğa bakıp ‘’Hı?’’ diyiverdim. Bak bu prensesliğine yakışmadı Yağmur. ‘’Affedersin duymadım, tekrar sorar mısın?’’ diyerek durumu düzeltmeye çalışırken Doruk araya girdi. ‘’Şu yeni kızdan bahsediyorlar.’’ Bu konuda pek bilgim aynı zamanda ilgim de olmadığı için ‘’Bilmiyorum. Sadece sarışın olduğunu duymuştum.’’ Dedim omuz silkerek. İki sarışın çocuk birbirlerinin omzuna vurarak ‘’Duydun mu, kız sarışınmış’’ diye şakalaşıyorlardı.
Okul çıkışı Doruk arabayla evime kadar bırakıp yine o sulu öpücüklerinden birini yanağıma kondurdu.
Odama çıkıp üstümü değiştirdikten sonra telefondan rastgele bir müziği açıp yatağa girdim. Okulun ilk günü yormuştu beni. Akşam yemeğine kadar uyuyabilirdim. Doruk’un 2 yıl önce benim için gönderdiği sesli mesajı açıp dinledim. Saat kaç olursa olsun bu mesajı dinlemeden hiç uyumamıştım. ‘’İyi uykular prensesim’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♔ÇAKMA PRENS ♔
Novela JuvenilÇocukluk aşkına yıllarca 'prenses' diyen Doruk, Yağmur'un da ona 'prens' demesini bekledi. Doruk kuzeni Rüzgar gelene kadar umudunu hiç yitirmemişti. Yıllarca saklanan gerçekler ortaya çıkacak. Yağmur kimi seçecek ? 'Prens' demesini bekleyen Doruk'u...