5.Bölüm- İlk Ders: Benle Takıl!

2.4K 104 15
                                    

Grace'n söylediği şey algılamaya çalıştım. Ah! Gay olduğumu düşünen biri daha. Bu sinir bozucu olmaya başladı. Yanağının iç tarafını ısırıyordu. Stresli gözüküyordu. Gay falan değildim ben! Ben sadece daha aşk konusuna atılmamıştım çünkü yüksek tutmam gereken zilyonca ders vardı. İyi bir üniversite okumamı bekleyen bir aileye sahiptim. Sevgili yapacak zamana bile sahip olmadığım zamanlar var. Ayrıca ultura derece de utangacım. Sonuç olarak Gay değilim.

'Şey.. Çocuk bizim okuldan mı?' diye sorduğunda iyice kızmaya başladım. Hayatımda ilk kez kaşlarımı çatıp ona baktım ama benden gözlerini kaçırdı.

'Grace bu-bugün neden Steven'la ka-kavga ettiğim-mizi biliyor m-musun?'

Başını hızla iki yana salladı. Ağzımdaki havayı dışarı bıraktım. Kaşlarım hala çatıktı. O kadar masum gözüküyordu ki... Dudaklarını ısırmaktan kızarmıştı.

'B-bana Gay dediği için.'

Gözlerini kocaman açıp gözlerini gözlerime dikti. Bu hali ile çok komik gözüküyordu. Sonra mahçup bir şekilde başını öne eğdi.

'Ben Gay d-değilim.' dediğimde rahatlamış gibiydim.

Hiçbir şey demeden yüzümü inceledi ardında baksırımın orada bir sertlik hissettim. Gözlerimi kocaman açıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım. Tanrım! Erkekliğimi niye tuttuğunu anlamaya çalıştım.
Kıkırdadı.
Bense büyük ihtimal kızarmıştım.
'Grace ne yapıyo-yorsun?'
Derin bir oh çekti. 'Tanrıya şükürler olsun ki sertleşmişsin.'
Elini çekti ve gülmeye devam etti. Bense şaşkınca hala onu izliyordum. Bu yaptığı çok kabaydı. Ayrıca orama ellemesi felaket korkunçtu. Daha önce kimse oraya ellememişti. Ben bile! Kendimi tatmin eden sapıklardan değildim. Ah! Buna nasıl cesaret etmişti. Ayağı kalktım ve gidip masanın oradaki sandalyeye oturdum.
Bana hazırladığı bir oyundu. Bana komplo kurmuştu. Eteğini bilerek mi o hale getirmişti. Utançtan ölecektim resmen. Ne kadarda kurnaz bir kızdı. Onun hakkında iyi şeyler düşündüğüm zamanlar hep düşüncelerimi tersine çevirecek şeyler yapıyordu.
'Ç-çok kabasın.' dedim bir kıza bunu ilk kez söylüyordum. Arsız bir şekilde gülerek karşılık verdi.
Sonra ayağı kalktı ve küçük ayaklarıyla kapıya ulaşıp kapıyı kilitledi. Bana tecavüz falan etmezdi değil mi?
Bana döndü 'Bana kızma. Partide hangi erkeğe 'Beni becer.' deseydim o an beni becerirdi ama sen bana karşı çıktın ve odandayız bana dokunmaya bile çalışmadın.' Yavaşça yanıma doğru yürüdü. Ürktüm 'Tanrı seni bir nimet olarak yollamış olmalı Harold.' dedi annemden başkasının bana Harold demesini yadırgarken Grace dibimde bitmiş kollarını boynuma dolamıştı. Ağzından lazanyanın kokusunu alıyordum. O kadar nefis bir kokuydu ki.. Ne saçmalıyorum ben? Lazanayaydı işte! Ah! Ne yapmaya çalıştığını bile bilmiyordum. Büyük ihtimal kızarmıştım.

Kendini kucağıma bıraktı.

'G-grace n-ne yapıyo-yorsun?' diye sordum.Yine.
Kikirdedi ve üstümde hareket etmeye başladı. Ne yaptığını az çok anladım ve kıpkırmızı kesildim. Sanırım şuan domatesten bile daha kırmızıydım. Biz arkadaştık.
'Sevgilim bile değ-ğilken sana doku-na-mam b-biz arkadaşız.'

Nefesim kesik çıkıyordu. Niye nefes nefeseydim? Yaptığı bu hareket beni niye nefes nefese bırakmıştı ve neden kasıklarımda karıncalanma hissediyordum.
'G-grace.' dedim elimi beline koydum ve uzaklaştırmaya çalıştım 'Yapma. Lütfen.'
Kıkırdadı ve kollarını bana daha çok dolayıp bana sürtünmeye devam etti. Onu durdurmamın tek yolu bacaklarından tutmamdı ve bunu yapamayacağımı biliyordu. Ah! Bu kız nasıl biriydi böyle? Bir daha onla asla yalnız kalamayacaktım. Bu an aklımdan bile silinebileceğini bilmiyordum.
'Grace!' dedim ve pes edip bacaklarından tutup onu durdurdum.
Gülümsemeye devam ederken elini yanağıma getirdi 'Daha önce hiçbir kızla bunu yapmadın değil mi?'
Boş anında yararlanıp onu kucağımdan indirdim ve ayağı kalktım. Pantolonumun önüne bakmaya korkuyordum ama Grace benim yerime bakıp gülümsüyordu. Bir kız bu kadar arsız ve kaba olabilirdi. Tanrım! Yaptıklarına da bakın! Onla arkadaş olmayı kabul etmem koca bir hataydı. Bunu biliyordum ama Bay Leen'a yenilmemek için kabul etmiştim.
Başımı iki yana salladım. Yapmamıştım ve bir daha yapacağımı sanmıyordum.
'Yanii. Bakirsin?'
Derin bir nefes bıraktım 'Evet. Lütfen ş-şu konuyu k-kapat!'
O kıkırdamaya devam ederken odanın kapısı çaldı. Grace hızla yatağın kenarına oturdu ve bende sandalyeye geri döndüm.
Kapının dışından Gemma'nın 'Şu kapıyı açın elim dolu.' sesini duyduk.
Hızla kalkıp kapıyı açtım.
'Size tatlı getirdim.' dedi ve balkona doğru yürüdü. Bende peşine takıldım. Arkadan Grace'nde ayak sesleri duyuluyordu. Tatlıları balkondaki masaya bıraktı.
Bizde sandalyeye yerleştik. 'Afiyet olsun.' dedi Gemma. Grace kibar kıza dönüşüp teşekkür etti. Keşke hep böyle olsaydı.
Gemma tam gideceği sıra 'Gemma.' dedim 'Sende tatlını alıp gelsene.'
Onla yalnız kalmayı bir daha göze alabileceğimi düşünmüyordum.

Gecenin geri kalanında sürekli Gemma konuştu. Grace'n biraz bozuk olduğunu gördüm ama yapabileceğim başka seçenek kalmamıştı.


Bugün yaptığım istoplardan sonra arabayı sakince park ettim. Olan rezil olaylardan sonra tüm gece o ikisinin konuşmasını dinlemiştim. Tabi arada masanın altından bacağıma değen ayağı atlarsak. Beni kıpkırmızı yapmayı nasılda beceriyordu? Neden böyle davrandığını bile bilmiyordum. Bir kızdan şuana kadar ürkmediğim kadar ondan ürküyordum. Onu eve bırakacağım zaman Gemma'yıda davet etmiştim ama saçma bir nedenden dolayı gelemeyeceğini söyledi. Tabi Grace somurttu. Ona somurtmanın hiç yakışmadığını biliyor muydu? Emin değili ama gülümseyince çok hoş gözüküyor.

'Geldik.' dedim gülümserken.
Oda gülümsedi ama arabadan inmek için bir hareket sergilemedi. Şimdi acaba ağzından ne bakla vardı. Ah! Ondan her şey beklerdim. Bana tecavüz bile edebilirdi. Tamam sadece abartıyorum. O çok güzel olabilir ama onla kesinlikle seks yapmayacağım.

'Değişmek istemiyor musun?'
Aniden sorduğu soruyla afalladım. Yüzüne baktım. Dikkatle bana bakıyordu.
'Hayır.' dedim.
'İstesen okulda herkes tarafından tanınırsın, tüm kızlar peşinden koşar. Tanrım! Bu pasif davranışlarında bile tonca kızın arkandan ne kadar yakışıklı olduğunu söylediklerini duydum-'
Hayatım da birkaç kez yaptığım davranışı bir kez daha yapıp ilklerimin arasına girdim. Sözünü kestim 'Lütfen Grace.'
'Onlar sadece ezik olduğunu düşündükleri için sana yanaşmıyorlar. Ama sen ezik falan değilsin.' Sesi gittikçe kısıldı ve başını öne eğdi 'Çok değişiksin. Bu halina bayıldığımı itiraf etmeliyim.'
'Teşekkürler.' diye fısıldadım. 'Sende garip bir kızsın.'
Kıkırdadı 'Sakın bozma!' dedi aniden ne olduğunu anlamadım 'Artık kekelemiyorsun sanırım bana alıştın.'
Ah! O samimi anlardan sonra tabiki de alışmış olmalıydım. Gülümsedim.
'İstersen tonlarca arkadaşın olabilir.'
Tonca yalan arkadaşım olmasını istiyor muydum? Hiç sanmıyorum.
Başımı iki yana salladım. 'Harry?' dedi ilk kez adımı düzgün telaffuz etmişti. Başımı ona çevirdim. 'Sana yardım etmeme izin ver.'
'Tonlarca arkadaşımın olmasını istem-miyorum. İnsanlar sürekli yalan söylüyor çevremde barınmalarını istemiyorum.'
'Peki o zaman ikimiz sıkı arkadaş oluruz ama diğerleri sadece öylesine olur. Onlara sır vermek ya da güvenmek yok. Anlaştık mı?'
Bana masum bakışlarını attı. Gözleri çok güzeldi. İtiraf etmeliyim.
Aslında fena fikir gelmiyordu hem artık insanlar beni ezik ya da sünefe olarak görmekten vazgeçebilirlerdi. Bay Leen'le saçma kurallarım olmazdı. Artık bir sürü arkadaşım olduğu için insanlar beni asosyal gibi görmezlerdi. Artık normal olabilirdim ve derslerime yine çalışırdım.
'Peki.'
Grace kıkırdadı ve birden üstüme atlayıp sarıldı.
'Seni baştan yaratacağız Harry Styles. Yarın ilk dersimizi sana vereceğim.'
Geri çekilde ve arabanın kapısını açtı 'İlk ders mi?' dedim birden. Kıkırdadı 'Evet artık öğretmeninim nedersem o!'


'Ders burada bitmiştir çocuklar.' dedi Bay Forrest.
Herkes büyük bir gürültü ile dışarı çıkmaya başladı. Bense kafamı sıraya koydum. Öğretmen dersi erken bitirmişti. Teneffüs zili bile çalmamıştı. Sıkılıyordum. Dersler dışındaki süre zarfım sıkılmakla geçiyordu. Steven yanımdan kalkmamıştı. Hissediyordum ama hiç ona tarafa bakmadım. Zaten sınıfta benim gibi çalışkanlar dışında o ve bir arkadaşı kalmıştı. Sınıflandırmak yapmak en son isteğimdi ama Steven'a sınıflandırma yapmak gerekiyordu. İnsanlar ve hayvanlar gibi. Ah! Annem bu düşüncelerimi bilse sanırım beni çok fena azarlardı. Tamam, tamam bir daha böyle şeyler söylemeyeceğim. Düşüncelerimde bile kibar olacağım.

Fizik çok eğlenceli geçmesine rağmen ben mutlu değildim. Vücudumda bir gerilim vardı. Sanki her an bişey olabilecekmiş gibi. Gözlerimi sıkıca kapattım. Dün akşamki olayları ve son kararı unutmak istedim. Sorun buydu işte! Beynimi kurcalayan buydu. Ben değişmek istemiyordum. Çevremde zilyonca insan olması ya da okulda tanınan çocuk olmak istemiyordum. Tek istediğim iyi bir gelecekti.

Kitapları çantama koydum ve çantamdan okumak için kitap çıkardım. Gözlerim kitabın satırlarında akıp gidiyordu ama beynime tek bir kelime girmiyordu. Hepsi Grace yüzündendi. Her seferinde aklıma karıştırıp istemediğim fikirleri beynime enjekte ediyordu. Onu tersliyemiyordum. Ona git demem gerekti. Onunla arkadaşlık kurmamam gerekti. Ama kendime engel olamıyordum. Bir insanı tersleyemiyordum. Bir kızı hiç tersleyemezdim tabi Grace ise hiç hiç tersleyemezdim.
Ah! Beynimi dolduran sadece dersler olmalıydı ama ben boktan bir konuyu düşünüp duruyordum. Ne diyorum ben? Ne zaman böyle kelimeler kullanmaya başladım ki? Ah! İstemesem bile değişiyordum. Bunu engellemeliydim.

'Harry?'

Başımı kapıya doğru çevirdiğimde Bay Leen ile karşılaştım. Ona gülümsedim. Bana gelmemi işaret etti. Steven dememe bırakmadan ayağı kalktı ve bende çantama kitabı koyup ayağı kalktım. Bay Leen'ın yanına gittiğimde elini omzuma koydu.

'Nasılsın demek için gelmiştim.'

Başımı salladım 'İ-iyim siz?'
'İyiyim.' dedi gülümseyerek ve koridorda yürümeye başladık. 'Toplam kaç arkadaşın oldu Harry?'
'İki.' dedim.

İşte yine aynı konuya geri dönüş yapmıştık. Aslında Grace'n dediği değişmek konusu bu yüzden fazlada saçma gelmiyordu çünkü Bay Leen dahil kimse artık beni ezik gibi biri olarak görmeyecekti. Kızların peşinden koştuğu okulun tanınan çocuğu olmak garip geliyordu ama şu vardı. Olabilecek miydim? Grace'i büyük ihtimal okulun çoğu tanıyordu ve onla takıldığım zaman zaten bende havalı çocuk olacaktım ya da kötü çocuk. Sorun şu ki kalbim ve beynim havalı ve kötü çocuk olmak istemiyordu.
'Bu hafta bu sayı artacak mı?' diye sordu.
'İki ha-hafta da bir demiştik.' dedim.
Gülümsedi ve durdu 'Not ortalaman çok iyi, her zamanki gibi ve kekelemen bana karşı biraz daha azaldı. Bunlara seviniyorum.'
Başımı salladım ve nazikçe teşekkür ettim.Bay Leen sonra işinin olduğunu söyleyip gitti ve ben koridorun ortasında kendimi bir kargaşanın içinde buldum. Zil çalmıştı. Ah! Neden şu sıralar sürekli başıma bişeyler geliyordu.

Kargaşanın içinde sınıfıma ilerlemeye çalışıyordum. Şuan Grace görmek istediğimden emin bile değildim. Büyük ihtimal beni kendi arkadaş gurubunun arasına çekmeye çalışacaktı ve ben sanırım hazır değildim. Yürümeye devam ederken aniden kolumdan çekildi ve temizlik odası altında adlandırılmış odaya sokuldum. Ne olduğunu anlamadım ve sonra ışıklar açıldı. Grace bana gülerken kapıyı kapattı. Neden buradaydık?

'Bana öyle bakma.' dedi yine kızmıştım sanırım. Kaşlarını çattı ve benim taklidimi yaptı. Kaba.
'Neden burad-dayız?'
Kıkırdadı 'Bugün ilk dersimiz.'
Başımı salladım.
İstemiyordum, ilk ders falan istemiyordum.Sanırım tek istediğim sıramda oturup kitap okumaktı. Yani şuanlık.
Dudakları açıldı ve kıkırdadı. Her zamanki Grace'di. Durmadan kıkırdayan Grace.Bende gülümsedim ve diyeceklerini beklediğimi ifade eden bir bakış attım.

'Bugün benle takılıyorsun.'
Dudaklarımı ıslattım. Neden kuruduklarını bile bilmiyordum bu başıma sık gelen bişey değildi.
'Grace ben... İstemiyorum.'

Kaşları çatıldı ve bir adım geri gidip yüzümü inceledi. 'Hayır.' dedi 'İstiyorsun!'

Başımı iki yana salladım. İstemiyordum, istemeyecektim. İsteyemiyordum. Ah! Ben buydum işte! Ben ezik çocuktum! Lise hayatı herkese gülümsemiyordu ve banada gülümsememişti.

'Harold! Bana dün dediklerini unuttun sanırım.'
Başımı iki yana salladım 'Unu-nutmadım.'
'Sözlerini tuttuğunu düşünmüştüm.' dedi hayalkırıklığı ile.
Gözlerimi ona sabitledim. Hayır! Hayır! Ben zaten sözlerimi tutarım. Dudakları büzüşmüştü. Ah! Onu hayal kırıklığına uğratmıştım. Ben şuana kadar hiçbir insanı hayal kırıklığına uğratmamıştım ama Grace dudaklarını büzüştürmüş bana bakıyordu.

Yavaşça bana bir adım attı. Çatık kaşlarlar bana bakıyordu ve ben nediyeceğimi bilmiyordum. Omuzlarım düştü.

'Ben özür dilerim. K-kabul ediyo-yorum.' dedim hızlı bir şekilde.

Çatılan kaşları yukarı kalktı ve büzüşen dudakları yukarı kıvrıldı. Gülümsedi. Sonra kollarımın arasına sıvıştı.

'İlk ders.' dedi 'Benle takılmanı istiyorum!'

Şansın Kötü Tarafı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin