11.Bölüm-Tek arkadaşım

2.1K 93 12
                                    

ÇOK İHMAL ETTİM BİLİYORUM ÇOKÇA ÖZÜR DİLERİM YENİ BÖLÜMÜ EN KISA ZAMANA KADAR YAZIP PAYLAŞACAĞIM.

İTHAFLARI ÖBÜR BÖLMÜ VERECEĞİM ŞİMDİ ÇIKMAM LAZIM.

HER ŞEY İÇİN TEŞEKKÜRLER

Okulun kapısında Grace'n kızarmış yüzüne bakarak duruyordum. İlk dersi kaçırmıştım. Pek önemsediğim söylenemez. İdare zar zor Grace'e eve gitmek için izin vermişti. Zaten annesine onla birlikte bir dilekçe kağıdı yollanıyordu. Bunun için üzülmüş gibi değildi. Ne için üzüldüğünü bilmiyordum ama Wade'n dedikleri onun gururuna dokunduğunu biliyordum. Sanırım bir de şimdi bunla alakalı sorunu çözmemiz gerekecekti. En azından ne dediğini öğrenmeliydim. Belki Wade'le konuşabilirdim.

'Okul çıkışı sana uğrarım.' dedim stresle. Ah! Gelme ya da yalnız kalmak istiyorum derse ne diyeceğimi bilmiyordum.

Başını salladı.

Gözyaşlarını yine akmaya başladığında ellerimi yüzüne gitti 'Söz ver ağlamayacaksın.' dedim omuz silkip hayır anlamında başını salladı.

Ah! Bare yalandan olsada kabul etseydi! İçim rahat olmayacaktı. Daha girmem gereken 6,5 ders vardı. İkinci dersin ilk on dakikası gitmişti.

'O zaman görüşürüz.' dedim ve son kez gözyaşlarını silip elimi geri çektim.

Aramızdaki boşluğu doldurup bana sıkıca sarıldı 'Ha-harry?' dedi.

'Efendim?'

'Benimle sevişmek için arkadaş değilsin değil mi?'

Sinirle sınıfa girdim. Bayan Watson'dan özür dileyip yerime oturdum. Tahtada birkaç şiirden başka bişey yoktu. Steven beni görünce cam kenara doğru kaydı. Bende oturdum. Stresli gibi gözüktüğüme eminim. Çantamdan edebiyat kitaplarını çıkardım ve sıraya koydum. Ah! Grace nasıl olurda böyle düşünürdü? Deli oluyordum! Ah! Kibarlığım bile yok olmuş gibiydi. Terbiyesiz biri olup küfür etmek istiyordum. Böyle şeyleri Wade aklına sokmuştu eminim. Grace gözlerimi kocaman açıp 'Hayır!' dedim. Tabi ki de öyle diyecektim. Bana yakınlaşmasından bile rahatsızlık duyuyordum. O ise bana nasıl bir soru soruyordu.

Önüme bir kağıt geldi. Steven onu tombik parmaklarıyla önüme iteledi. 'Wade Grace'e fena benzetti :D' yazıyordu. Ona kızgınlıkla baktım. Normalde derste böyle şeylere karşıyımdır ama dayanamayıp.

'Grace ne dediğini biliyor musun?' yazdım.

'Ona annesinin ve kendisinin sürtük olduğunu babasının bu yüzden onları terk ettiğini söyledi. Zaten bunları bilmeyen yoktu. Gay!'

Gözlerimi devirip kağıdı elime hapsettim ve cebime sıkıştırdım. Ben Grace'e hiç tanımıyordum. Babası onu terk ettiğini bile bilmiyordum ama Steven biliyordu. Onla hiç ailemiz hakkında konuşmamıştık. Arkadaşlar böyle değildi ki. Ah! Ne yapacağımı bile bilmiyordum. Grace'n bunu bana neden söylemediğini anlayabilmiştim ama Wade'n nasıl ona bunu söylediğini anlayamamıştım. Onunla özel şeyler yaşadıktan sonra ona nasıl böyle söyleyebilirdi? Sanırım artık bazı şeylerin hesabı sorulması gerekiyordu.

Öğlen teneffüsü sonunda geldiğinde sınıftan çabuk çıkın kalabalığın içine yerleştim. Sadece Wade ona ne dediğini soracaktım. O cevap verince kaba olduğu ondan özür dilemesi gerektiğini söyleyecektim. Kimse kimseyi ağlatamazdı. Ah! Özellikle yakınımdaki insanları ağlatmasalar daha iyi olacaktı!

Kantine geldiğimde gözlerim Wade buldu. Matt ve Wade bir masaya yerleşmiş. Bişeyler konuşuyorlardı. Wade pek dalga geçermiş gibi değildi. Onunda gergin gözüküyordu. Sonunda kendime defalarca kibar olacaksın dedikten sonra yanına adımladım. Matt beni görüp Wade gösterdi. Wade sandalyesine yaslandı ve kollarını dolayıp alayla gülümsedi.

Şansın Kötü Tarafı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin