ON

85 3 0
                                    

ON

Kahvaltı verilmediği için hepsi büyük gri kapıdan girdiler. Tekrardan.  En son bu kapıdan girdiklerinde kollarına yeşil jöleler ve başlarını arkasına izleme cihazı takılmıştı. Hepsi adımlarını korkarak atıyordu. Hepsi çok korkuyordu ve bu korkuyu Kate bile anlıyordu çünkü havaya sinmişti. 

Hepsi ne yapacağını anladı ve parlak yatay koltuklara uzandılar.  Kimse onlara ne yaomasi gerektiklarini soylemedi. Ayni kapi, ayni rutin , ayni deneyler. Maskelilerin gelmelerini bekliyorlardı.  Herkes gozlerini kapatti. Kate Ingrid'in yanına gitti. Usulca kulağına eğildi. Ingrid aniden irkildi.

"Seni sevmedim alt sınıf. Liamdan da uzak dur. Yoksa olacaklardan sorumlu değilim." Dedi. Cesaret akan sözlerle.

" Ne demek şimdi Liamdan uzak dur? Benim onla.."

Ingrid tam konuşurken başının üstünden cam bir fanus indi . Camın arkasından konuşuyordu ama Kate onu duyamıyordu.  Kate bu durumdan mutlu bir sekilde gulumsedi. Birkaç dakika sonra Ingrid ve herkes parlak koltuklarda bayıldılar. Cam fanusun içinden gaz veriyorlardı.

" Kate, bekle Kate." Dedi Laim. Kat'in arkasından koşarken.

" Ne var Liam?"

"Seni az önce Ingrid ile konuşurken gördüm. Sen onunla ne konuşuyordun?" Merak içinde olan Liam düşündüğü şeyin olmasından korkuyordu.

"Kızlar arasında Liam. Öğrenmek istemezsin."

"Kate seni tanıyorum. Kardeşimsin sonuçta. Sen 'kölelerle' öyle konuşmazsın."
Bunun üstüne Liam'ı da korkutmaya karar veren Kate Liam'a anlatmaya başladı.

"Senden uzak durmasını söyledim. O kız iyi birine benzemiyor. Sende uzak dur. Sana yaklaşmasına izin verme."

"Kate bana lütfen bunu yapmadığını söyle."

"Ne var yani? Onunla mı takılmak istiyorsun. Yoksa küçük prens aşık mı oldu?" dedi Kate ve gülmeye başladı.

"Kate bu kızın bana hiçbir zararı yok. Kimseye yok. Ayrıca saçmalama." Dedi ve Kate'in omzuna hafifçe vurdu.

Bu iki kardeş şakalaşırken Ingrid baygın bir şekilde yatıyordu. Ingrid'in birkaç koltuk yanında oturan Jamie cam fanusa vurmaya başladı. Kate ve Liam beklenmedik bir durumla daha karşılaşmışlardı ve askerleri çağırdılar. Cam fanusa vuran Jamie acı içinde bağırıyordu.  Zor nefes alıyordu fanusta. Vurulan cam kırılacak kıvama geldi.  Askerler Jamie 'e verilen gazı durdurdular. Aniden kesilen gaz ilr Jamie rahat nefes almaya basladi. Aniden cigerlerine temiz hava dolan Jamie rahatladi. Fanusu açtılar ve Jamie ile konuşmaya başladılar. Sakın bir şekilde konuşmaya başlayan görevli askerler ne kadar sakin konuşurlar konuşsunlar hareketleri ile yapacaklarını belli ediyorlardı.

"Hiçbir şey yok Jamie sakin ol. Sadece sakin ol bir şeyin yok . iyi olman için seni odana götürücez." Dedi askerlerden biri.
Jamie etrafına yeni bir yerde uyanıyormuş gibi baktı. Şok içindeydi. Askerlerden biri silahını eline aldı ve Jamie'nin kafasına tuttu. Ne olduğuna anlam veremeden  Jamie birkaç saniye içinde parlak koltuklarda öldü. Jamie'nin kanı yerlerdeki beyaz parkeleri kirletmişti. Kirmizi kan ve beyaz fayans. Beyaz fayans ve bayiltici gaz. Jamie'nin cesedini oradan kaldırmaları lazımdı. Diğerleri görürse tepki gösterirlerdi. Askerler Jamie 'nin cesedini oradan kaldırırken temizlik görevlileri orayı kimyasallarla temizlediler. Ceset buraya ilk geldikleri kapının dışına atılmıştı. Gömülmek yok , yapılmak yok. Cesedin çöplükte çürüyecek.
Liam insanların buradan dışarı çıkılmasını pek uygun görmüyordu. Kimse hayvanlar ve böcekler tarafından yenerek ölmek istemez diye düşünürdü ama kral ne derse yapmak zorundaydı.

Bu olaylar olurken herkes ölü gibi baygındı.

Bayginlik anini firsat bilen Liam Ingrid'in karsisina gecti. Durdu ve bakti. Masum yuzune , gunes sarisi saclarina , tutulasi ellerine ve opulesi dudaklarina. Liam fanuslarim acilma sesi ile Ingrid ruyasindan uyandi. Herkesin gaz fanusları aynı anda ve aynı gürültü ile açıldı. Önce kimse uyanmadı. İlk uyanan Amy'di. Ardından herkes sırayla gözlerini açtı. Jamie 'nin yanında yatan çocuk Jamie 'nin orada olmadığını anladı ama bir şey demedi. Ryan her yerde Jamie' e baktı.  Kapının orada , pencerelerin yanında.  Hiç bir yerde göremeyince son çaresini kullandı.
Herkese sırayla dışarı çıkmalarını söyledi Kate. Herkes dışarı çıkarken Ryan Kate'in yanına gitti.

"Özür dilerim Kate. Yanımda Jamie yatıyordu. Uyandığımda yanımda değildi. Acaba nerede olduğunu biliyor musun?"

" Aaa ozur dilerim sana soylemedik.Sanırım biraz rahatsızlandı. Bizde sağlığını düşünerek onu çıkarttık. Umarım durumu iyidir."diye yanıtladı sorusunu Kate. Yalancı ve sinsi gülümseme ile tamamladı cevabını. Yalan ne çabuk söyleniyordu hem de ölü birinin ardından.

Ingrid olanları duymuştu. Kate'in yalan söylediğini anladı. Liam da ona önce demişti. Yalandan anlamıştı. Arkası sağlam olmayan bir yalan.  Aynı yalanı sürdürmeye devam ediyorlardı . Hemen Liam'ı bulması lazımdı.

Önce bahçeye çıktı ama bahçede yoktu. Onu yine aynı yerde bulmayı umut ediyordu ama beklediği gibi olmadı.  Ana koridordan başlayarak bütün koridorları gezdi. Çok hızlı yürüyordu. Birkaç koridor koştuktan sonra Liamı yavaş yavaş yürürken gördü. Islık çalarak yürüyordu.

" Yine hangi masumu , hangi saçma kral kuralından öldürttün ha ?" dedi ve onu itti. Çok Liam ondan iri olduğu için sadece biraz sarsıldı.

" Sana da merhaba küçük kız. Ben de iyiyim sağol."

"Şakanın zamanı değil Liam. Yine kimin için kimi mahvettiniz? Yine hangi yalanla devam edeceksiniz?" Bu soru üzerine ciddiyetini takındığı Liam.

" Neyden bahsediyorsun sen?"

"Ben yapmadım Ingrid cidden ben istemedim."

"Bu sefer Jamie hasta mı oldu? Herkese böyle mi söyleyeceksiniz?" Bunun üstüne Kate'in söylediği yalana şaşırdı Liam. Neden daha yaratıcı ya da daha az dikkat çeken bir şey bulamamıştı ki????

"Kate böyle mi söyledi?"

"Birde bilmiyor gibi davranıyorsun. Senden, Kateden ve kraldan.. Buradan gideceğim ve sen bana engel olamayacaksın." Ingrid buradan gitme fikrini kimseye anlatmamisken ağzından kaçırdı. Bir anda oldu. İstemeden.  Yanlış kişiye yanlış zamanda yanlış sözcükler. Ingrid cok ciddi söylemişti bunları. Liam bir an gideceğini düşündü.

"Ingrid buradan çıkamazsın. Çıksan bile başındaki izleme cihazı belli bir uzaklığa bittiğinde kendini patlatır. Buradan sağ çıkmana imkan yok." Liam bunu söylememesi gerektiğini fark etti ama artık çok geçti. Ingride bir şey söylerken kendini tutamıyor ve ağzından kaçıyordu kelimeler. Ona karşı çıkmak istiyordu ama  Ingrid' in bakislari daha güçlüydü elinden bir şey gelmedi. Baktı Ingrid. Kafasının arkasındaki şeyin patlaması.  Buradan çıkmanın yasak olması. Her şeyin bu kadar basit olması düşüncesi beynini yiyip bitiriyordu.  Ailesine kaçma isteği o kadar fazlaydı ki imkansızlıklar ve kralın hain planları isteklerini bir bıçak gibi kesiyordu. Liam'a baktı. Ne kızgın ve sevgiyle. Daha çok kafa karışıklığı ve kalp kırıklığı ile. Koştu. Yatakhaneye doğru yol aldı. Liam da arkasından baka kaldı.

Ingrid kızgın bir şekilde koridorları aşarak yatakhaneye girdi. Buradan çıkma yollarını düşünmeye başladı. Ne kadar düşünsene Liam' in anlattıkları aklından cikmiyordu.
"Izleme cihazi... uzaklaşmak.... patlamak..."
Başka bir koridordan Max Ingridin yanına koşuyordu. Ingrid yatakhaneden girdiğinde Max ona yetişmişti. Ona soylediklerini unutmadigi icin kizginlik devam ediyordu. Ilgilenmedi. Ingrid Max'i gördü ama konuşmadan yatakhanenin içine ilerledi

Denek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin