Bölüm şarkısı: Model- Mey (dinleyerek okuyun)
İthaf edeceğime dair söz vermiştim ama unutmuştum. Aklıma geldi, @@Mor_Melekler 'e ithaf ettim.
Bu bölüm, mutlu olamayan insanlara ithafen yazılmıştır..
"Son, iki, üç, dört; tey tey tey tey!" Jale'nin elinden tutmuş, zorla halaya kaldırmıştım. Her ne kadar halay çekmek istemese de, benim mutluluğumu görünce, beni kırmamak için kabul etmişti. Sadece elimi tutmuş, isteksizce adımlarıma eşlik ediyordu. Bir bez bebek gibi sağa sola savuruyordum onu. En sonunda nefes alamayacak kadar yorulduğumda, sırt üstü yatağa atladım. Jale'yi de beraberimde çekmiştim.
Nefesimi düzene koymaya çalışırken, uzun zamandır ilk defa bu kadar mutlu olduğumu hatırladım. Mutlu olmak çok zordu. Sıradan bir espiriye gülünce mutlu olmuyordunuz.
Mutluluk, küçük bir şeyle içinizin kıpır kıpır olmasıydı. Ve bunun uzun bir süreye yayılmasıydı. Gerçek mutluluk zor elde edilen bir şeydi. Herkese düşen bir şey de değildi. Çok nadir rastlanılan bir şeydi.
"Jale, çok garip." dedim nefesim düzene girdiğinde, tavana bakarken. Asi bir tavırla yataktan kalktı. Eliyle saçlarını yukarı kaldırdı. Sırtını duvara yasladı, bacaklarını kendine çekti ve tek kaşını kaldırarak bana baktı. Bir kez daha Jale'nin ne kadar güzel olduğunu kendime itiraf ettim. Çok güzeldi. Diğer bütün kızlara göre farklı bir güzelliği vardı. Saçları, süt beyazı teni, gözleri, burnu... Kusursuzdu. En yakın arkadaşım olmasına rağmen kıskanıyordum. Bu çok kötü bir şeydi.
"Garip olan şey ne?" diye sonunda sorduğunda gülümsedim. Sırtımı ona döndüm. Yatağımın başlığına elimle daireler çizmeye başladım. Hayat çok adaletsizceydi. Jale ile on bir yıllık bir arkadaşlığımız vardı. Onu çok iyi bir şekilde tanıyordum. Hiçbir zaman güzel olmak istemezdi. Buna rağmen her kızı kıskandıracak bir güzelliği vardı. Üniversitede hiç sevgilim olmamıştı ya da beni seven biri. Bunun sebebi belki de hayalperest olmamdı, bilmiyorum. Belki de erkeklere göre güzel olmamam. Bilmiyordum.
Oysaki Jale'yi üniversite hayatı boyunca bir çok erkek sevmişti. Hiçbirine karşı en ufak bir şey hissetmeyen Jale, bir de çocukların ağızlarının ortasına yumruk çakmıştı.
Ben, ilgiye aç, sevilmek isteyen bir kızdım. Hiçbir zaman ailem dışında kimseden ilgi görmemiş, kimse tarafından sevilmemiştim. Bu da kaderin bir cilvesiydi.
Keşke, Jale yerine ben güzel olsaydım. O zaten güzel olmak istemiyordu. Bu, fazla adaletzice değil miydi?
"Yıllardır, ilk defa tam anlamıyla mutluyum, Jale. Bu çok garip. Çok yabancı bir his. Bünyeme aykırı," Sözlerim üzerine göz devirdi. Jale tam erkek kafasındaydı. Hiçbir şeyi kafaya takmaz, her şeyi boşverirdi. Sorumluluk sahibi de değildi. Benim saatlerce ağlayacağım bir olaya, o boş gözlerle bakardı. Kısacası kafası çok güzeldi.
"Hiçbir zaman gülmüyormuş gibi konuşma. Şu an sokakta aç, üşüyen, gidecek bir yeri olmayan insanlar var. Yaşadığın şeyleri çok büyütüyorsun. Bunu söyleyecek kişi sen değil, ebeveynleri olmayan çocuklar söylemeli." Kurduğu her cümle, dünyanın acımasılığını ve benim bencilliğimi somut hale getiriyordu.
"Peki, haklısın. Sadece, biraz abarttım." dedim. Bütün enerjim tuzla buz olmuştu. Haklı bir sebepten dolayı.
Gecenin ilerleyen saatlerine kahkahalarımız eşlik etti. Kaç saat konuştuk bilmiyorum ama oldukça keyif almıştım. Sonunda annem gelip uyumamızı söylediğinde, Jale için yer yatağı yapmaya koyulduk.
Sonunda bittiğinde yatağına uzandı. Ben de ışığı kapatmadan hemen önce yatağımın yerini, yolda basmam gereken yerleri hesapladıktan sonra ışığı kapattım ve yatağıma doğru dikkatli adımlarla ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Âdem'in Elmas'ı TAMAMLANDI
ComédieThe Wattys2016 Yeni Sesler Kazananı Adem'ini arayan Havva'nın trajikomik hikâyesi. Beni bu bilinmezlik öldürdü. Beni sen öldürdün. ***** "Bu arada yeni yılın kutlu olsun Elmas." Dedi ağzının içinde geveleyerek. Dudaklarım iki yana kıvrılırken...