Merhaba arkadaşlar umarım hikayemi severek okuyorsunuzdur. Bu beni mutlu ediyor öyleyse. Artık hikayemin asıl bölümüne geliyoruz artık. Bölümlerim daha çok var. Yani finale çok uzun bir yol var. Şimdi biraz daha ekşın olacak umarım beğenirsiniz… Hikaye için önerileriniz varsa yorum atabilirsiniz.
Over Again – 13.Bölüm : İhanet
3 Yıl Sonra ( Günümüz ) :
Odama son bir kez baktım. Kıyafetlerim tamam, ayakkabılarımı aldım, CD çalarım yanımda… Ah fotoğraflar! Hemen komidinin çekmecesini açıp fotoğrafları elimde taşıyacağım küçük çantama attım. Bazıları da duvarımdaydı. Onları da alıp aşağı indim. Bütün eşyalarımı bir bavula sığdırmıştım. Gerçi pek fazla eşyam yoktu. Bavulumu kapının önüne bırakıp yukarı çıktım. Merdiven tırabzanında geçen haftaki 19. yaş günümden kalan süsler hala duruyordu. Ninem benim için özel olarak parti vermişti. Hiç arkadaşım olmadığı için sadece ikimiz kutlamıştık. Bu beni biraz üzse de bugün için çok heyecanlıydım ve moralim yerindeydi.
Aynanın karşısına geçip küçük çantamı karıştırdım. Bulduğum makyaj malzemelerini aynanın önüne dizdim. İlk gözlerime kalem çektim. Koyu kırmızı bir ruj sürdükten sonra hafif kırmızı bir far sürdüm göz kapaklarıma. Saçlarımı tarayıp odamda ki boy aynasının önüne geçtim. Ayağımda siyah platformlu topuklular, üstünde kırmızı dar ve kısa olan eteğim ve straplez, göbeği açık siyah bir tişört… Saçlarımı topuz yapıp perçemlerimi serbest bıraktım. Boynumda ninemin verdiği dört yapraklı yonca kolyem vardı. Harika görünüyordum. Harika göründüğüme kendimi ikna ettikten sonra tekrar aşağı indim.
Aşağıda gözleri yaşlı ninem beni bekliyordu. Ona sımsıkı sarıldım. Beni tam 19 yıl boyunca besleyip bakmıştı.
Mitchie: Her şey için çok teşekkür ederim ninem… Merak etme seni ziyarete geleceğim.
Gülümsedi.
Ninem: Her zaman beklerim burası senin evin…
Burayı bırakmak benim için kolay olmayacaktı. Bu yüzden etrafı gezmeye kadar verdim. Zaten sabah gezmiştim ama yine gezmek daha iyi gelecekti. Zaten gecenin karanlığında ne göreceksem. Amerikadan İngiltereye 12 saatte gidildiği için akşam yola çıkacaktım. İlk nehir kenarına gitti. Eski anılarım gözümde canlandı. Niall burada ‘‘Seni seviyorum’’ demiş ve öpmüştü. O anı asla unutmayacaktım. Çiçek bahçesine doğru yürüdüm. Çiçekler her zaman ki gibi renkli ve güzellerdi. Gece olsa bile ateş böcekleri ve ay etrafı aydınlatıyordu. Burada da Liam beni öpmüştü ve ilk öpücüğüm…
Saatime baktığımda vaktim dolmuştu. Uçağımı kaçırmak istemezdim. Artık alışkanlık yaptığım gizli yolumdan asfalt yola çıktım. Şanslıydım ki ileride ki tarlada çalışan amca beni havaalanına bırakabileceğini söylemişti. Aceleyle acabaya bindikten sonra havaalanına 1 saatte vardık. Amcaya teşekkür ettikten sonra içeri girdim.
Pasaport ve bilet kontrollerinden sonra uçağa bindim. Yolculuğumun bittiğini fark ettiğimde uyandım ve muhteşem Londraya bir de havadan izledim. Heyecanım git gide daha da artıyordu. Amerikadan aldığım bu akşam ki One Direction konseri biletime baktım. Onları üç yıl sonra nihayet görecektim. Uçak indiğinde bavulumu alıp dışarı attım kendimi. Bir taksi ile şehir merkezine gittim. İşte Londra! Big Ben Kulesi, Londra Köprüsü ve diğer şeyler.. Her şey öyle muhteşemdi ki… Yol boyunca uyuduğum için saat farkı etkilememişti. Konser 20.00’daydı. O zamana kadar biraz etrafı dolaşacaktım. Bavulumu sürükleyerek etrafa göz atmaya başladım. Yoldan geçen yakışıklı çocuklar sürekli göz kırpıyor ya da bana hareketler yapıyorlardı. Bu ne kadar hoşuma gidip gülmeme neden olsa da benim zaten bir sevgilim vardı.
Her yerde bizimkilerin resimleri vardı. Geçen üç yılda daha da şöhretleşmişlerdi. Değişmişlerdi de… Eski hallerinden daha bir olgun ve seksi görünüyorlardı. Tabi bu fotoğraflara göre ki değerlendirmemdi. Duyduğum haberlere göre Zayn nişanlanmıştı. Louis, Elenour diye bir kızla çıkıyordu. Harry ise Sally adında kumral bir kızla beraberdi. Liam, Danielle adındaki sevgilisinden 2 yıl önce ayrılmıştı. Bu biraz garibime gelmişti. Ardından Niall’ın yalnız olduğunu öğrendim. Tabi ki beni bekliyor olmalı J Bu bilgileri yolda gördüğüm One Direction tişörtlü bir kızdan öğrenmiştim. Bu kızlar neler biliyorlar böyle. Kendilerine ‘‘Directioner’’ diyorlarmış. Bunu bir köşeye not edeyim. ‘‘Directionerlar tehlikeli!’’
Saate baktığımda 19.30 olmuştu. Kızda konsere gideceğini söyledi ve onun peşine takıldım. Kocaman bir arenaya geldik. Biletim ortalarda bir yerlerdeydi. Kız ise V. İ. P. Almıştı. Kendi yerime geçip beklemeye başladım. Tüm arena sadece 10 dk içersinde dolmuştu. Bir anda ışıklar söndü ve sahne ışıkları açıldı. Bizimkiler yerden çıktılar. Biraz uzaktı ve bu görüşümü bozuyordu. Ama enazından onları görüyordum ve dinliyordum. Önemli olan buydu. Aslında yeni albümlerinin şarkılarını söylemeleri gerekiyordu ama bu özel bir konserdi. Sadece TMH albümündeki şarkıları söylüyorlardı. O albümün tüm şarkılarını bildiğim için şarkılara eşlik ettim. Konserin bitimine yakın Niall öne çıktı. Onu ne kadarda özlemişim. Gözleri sahne ışıkları altında parlıyordu.
Niall: Burada benim için gelmiş biri var. O benim için değerli. Lütfen ona kızmayın çünkü onu seviyorum.
Birden üstümde bir ışık yandı. Niall buraya geldiğimi biliyor muydu? Ama nasıl? Kalbim küt küt atıyordu. Birden önümdeki kız ayağa kalkıp kıkırdayarak Niall’a baktı. Ne oluyor burada?
Niall: İşte burada! Lucy’e merhaba diyin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Over Again [ Niall Horan & Liam Payne Fanfic ]
Fanfiction► KİTAP 1 ◄ ♛ 1DSA Watty'14 En İyi Multiple Hikayesi ♛Niall Horan and Liam Payne Fan Fiction ღ Multiple Hikayesi ♛ ❝ ''Sana artık inanmıyor ve güvenmiyorum! Sen bir yalancısın Horan! Lanet olsun ki seni hala seviyorum!'' -Mitchie ''Şunu asla unutm...