Percabeth-10

742 27 0
                                    

Kıyı olayından sonra bir hafta geçmişti ve her şey düzenli gidiyordu. Percy ve beni kıskanan bir sürü melez olsa'da biz çok birdik. Birbirimizi tamamlıyorduk. Saat sabahın beşi idi ve ben uyanıktım. Gözüme uyku girmemişti. Aynaya gidip yüzüme baktım. Biraz uykusuzdum bunu belli eden ise göz altlarım'da olan mor mavi renklerdi. Yatağıma girip gözlerimi kapattım. 

***

İki saat uyuma vaktim olmuştu ve kendimi biraz toplamıştım. Bugün Arsenal ile çalışma yapacaktık ve Percy beni ondan kıskanmayı bırakmıştı. 

T-shirt ve short giyip kanımı taktım. Hançer ve kılıcımı geçirdim saçımı topladım. Ayakkabılarımı giyip kulübeden çıktım. Göz altlarım biraz geçmiş olsa bile hala  gözle görünür bir şekildeydi. 

Bir avuç melez'in büyük evin oraya toplandığını gördüm. 

''Onları birlikte istemiyoruz'' diyen sesler geliyordu. Merak etmemiştim ama sesler çok tanıdık geliyordu. Biraz yakınlaştım ve herkes yol açtı. Neden yol açarlar ki? Tanrıları görünce çok şaşırmıştım. 

Poseidon ve Athena çok sinirli bir şekilde birbirlerine bakıyordu. İkisinin'de gözleri beni bulduğunda yerime mıhlandım sanki. Ne geriye ne ileriye gidebiliyordum sadece gözlerim hareket ediyordu. Konuşamıyordum bile. 

''Sen!'' Poseidon bana doğru yürürken kendimi sıkmaya başladım. Görünmez bir kemer ile bağlanmıştım. Belki çözülürdü ve çözüldü'de, tam kılıcı beni buluyordu ki kılıcımı kılıcına geçirdim. 

''Bırak onu'' Annem sırtından tuttuğunda Poseidon geriye gitti ve elimde ki kılıç yere düştü. Bileğim o kadar çok acıyordu ki! 

''O benim oğlumun aklını çaldı'' Ben mi? ne yani bu bizim sevgili olmamızla mı alakalıydı?

''Senin oğlunda benim kızımın aklını çaldı'' Nereye böyle aklım. 

Percy'in elini elimde hissettiğimde yutkundum. 

''Sakin ol, biz seviyorsak onlara ne?'' Dudağımı ısırıp annemle babasına baktım. Gayet ciddi şekilde bizim ellerimize bakıyorlardı. 

''Yaşınız kaç sizin ha?'' Gözlerim ellerimize gittiğinde dayanamayıp elimi çektim. Percy gözlerini bana çektiğinde kafamı hayır anlamında salladım. 

''Annabeth bak umurumda değil'' gülümsedim. Benimde değildi ki. 

''Sadece bilmenizi isterim; Yaşımız küçük olsa bile biliyorsunuz ya sevgimiz sizden büyük o yüzden karşı çıkıyorsunuz. Sizin düşman olmanızı anlamıyorum o kadar yakışıyorsunuz ki!'' Percy'in elini tutup koşmaya başladım. Percy şaşmış olsa bile biraz koşuktan sonra kahkahasını dışarıya vurdu. 

''Ama süperdi be'' bende gülmeye başladığımda bir yere düştük ve mavi ışıklı bir yerdi burası, Percy'e baktığımda yüzünden gülümseme silinmişti. 

''Deme çok yakışıyoruz öyle mi?'' Annem'i ve Poseidon'u görünce gülmeye başladım. 

''Gülme!'' sesi çok sert çıkmış olsa bile gülmemi engelleyemiyordum. 

''Ama bizi buraya neden böle getirdiniz?'' Karnımda bir acı hissettiğimde iki büklüm oldum ve Poseidon'a baktım. O mu yapmıştı? 

''Ne oldu Annabeth!'' Percy yanıma eğildiğinde ağzımdan kan geldi. Annem ve Poseidon yanıma geldi. 

''Ben yapmadım'' 

''Bende yapmadım'' onlar yapmadıysa kim yaptı ki? Gözlerimi kapatıp nefes almaya çalıştım, olmuyordu ki! 

''Sanırım başka birisi var ne dersiniz?'' Percy'in kinayeli sesi sayesinde güldüm. 

''Percy sen bir sus'' Birden kendime geldim ve kanlar kayboldu. Annem ve Poseidon'un gözleri kapalıydı. 

''Ne yapıyorsunuz siz?'' Gözlerini açtıklarında kırmızı kırmızı yanıyordu. 

''Seni iyileştirdik'' aynı anda söyledikleri sözle güldüm. 

''Boşuna demiyorum yakışıyorsunuz diye'' Percy ve ben ongüldükçe onlar sinirleniyordu.

''Yosun beyinli'nin Yosun kafalı babasıyla ben mi? Güldürme, onlar'' Sözünü tamamlayamadan ayağa kalktı. 

''Görüşürüz melezler'' ve gitti. 

''Senin Annen sana yakın durmaktan kaçınıyor alışmaktan korktuğu için. Sağ tarafta kapı var. Görüşürüz'' Poseidon'da gitti 

''Sanırım yakışıyorlar'' tekrar güldük. 

***

Gece olmuştu ve uyku zamanı gelmişti. Annem benimle bir kaç kez konuşmuştu. Sanırım bugün fazla damarına basmıştım. Sürekli beni en ummadık zamanda rahatsız ediyordu.


PercabethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin