DUYURU
Aslında hikayenin kurgusunu aşk olarak belirlemiştim ama işe fantastiklik katmayı düşündüm, bu bölümden sonra Arya'nın geçmişinin arkasındaki kapılar açılacak ve içeri girdiğinizde onun normal bir insan olmadığını Gökmen'den sonra ikinci bir kişiye gizem ve tutku içinde âşık olduğunu göreceksiniz keyifli okumalar....
MULTİMEDYA: ARYANilüfer'in odasına hızla daldığımda kapıya dönük olmayan vücudunu bana dönüp arkasına bir şeyler gizledi ve yüzüne sahte olan gülümsemesini yerleştirdikten sonra konuşmaya başladı.
"Bir şey mi oldu?" yüzündeki sahte gülümseme devam ederken cevap verdim
"Hayır sadece huzursuz hissettim ve kalktım, mutfağa gidecekken odadan tuhaf sesler geliyordu bakmak istedim" dedim ve kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Yok ya hayır sadece şey... Şarkı dinliyorum" tedirğinlikle bahaneler sunmaya çalışıyordu ama umursamaz bir şekilde omuz silktim ve kapıya doğru ilerleyip odadan çıktım.***
Saat 11.37'yi gösteriyordu ve gün ışığı nerdeyse iliklerime kadar ulaşıp uykumu kaçırmıştı. Doğruldum ve yataktan tek hamlede kalktım ve banyoya girip çıktıktan sonra mutfağa doğru ilerledim. Nilüfer çoktan kahvaltı hazırlamıştı, yanağıma kocaman bir öpücük kondurduktan sonra ağzı yemekle doluyken konuşmaya başladı."Karya ve Aras'la konuştum, gelmeyi kabul ettiler mükemmel bir hafta olacak." yüzündeki ifadenin samimiyetini araştırırken anlamasın diye hızla cevap verdim. "Harikaymış, o zaman ben biraz evde dinleneyim ne de olsa yarın yolculuğa çıkacağız." sözlerimi ona bakmadan idrak ederken aklımdaki planı anlamasın diye sevimli gözükmeye çalışıyordum İstanbul ve İzmit arası 1 saatten daha az olduğu için umarım bahanemi anlamamıştır diye düşündüm ve hızla kahvaltı yapmayı sürdürdüm. Yediklerimizi toplarken aklımda çeşitli plan yolları arıyordum.
Plan şuydu: Nilüfer'i herhangi bir bahaneyle evden uzaklaştıracaktım, dün geceki gözdüklerimden sonra odaya girip neler karıştırdığını araştıracaktım. Ama bir türlü evden nasıl uzaklaştıracağıma karar veremiyordum.
Yediklerimizi topladıktan sonra odama gittim yarın için kıyafetlerimi hazırlayacaktım ve aklıma dâhiyane bir fikir geldi. Hızlıca mutfağa koştum ve Nilüfer'in yanında durdum."Nilüfer bugün dışarı çıkacak mısın?" soruma şaşırırcasına bakıp olumsuzca kafasını salladı ve ardından "Neden ki bir şeye mi ihtiyacın var?" dedi. Yüzüme sevimli ifademi takınıp kafamı olumlu yönde salladıktan sonra konuşmaya başladım. "Biliyorsun ki yarın gideceğiz ama benim hiç giyecek bir şeyim yok, alışverişten nefret ettiğimi biliyorsun bu yüzden senden yardım istiyorum." dedim.
Nilüfer'i tam 12 sen vurdum alışverişe bayılırdı ve asla reddedemeyeceği bir şeydi. "Ya kızım tabiki kabul ediyorum şuraları topladıktan sonra çıkarım." dedi ve kocaman gülümsedi, "Vakit harcamaya gerek yok ben toplarım" dedim elindeki bulaşık süngerini alırken.***
Nilüfer çıktıktan sonra hızlıca odasına koştum. Olamaz! Odası kilitli! Bir kaç saniye beynimde dolaşan başaramamışlık hissini kafamdan atıp düşünmeye başladım ve sonunda bir çözüm bulabilmiştim, zafer çanları eteklerimde çalarken kendi odama koşup küçük siyah kutumdan tel toka alıp eski konumuma döndüm. Filmlerde gördüğüm gibi yapacaktım çünkü aklımda bildiğim herhangi bir teknik yoktu, işe direk doğaçlama girecektim. Tel tokayı çok az açtırıp anahtar deliğine soktuktan sonra sola doğru çevirdim, kilit açılma sesini duyunca kendimle gurur duyarcasına yanağıma vurup kapı kolunu çevirdim lakin kapı açılmamıştı. Tam vazgeçiyordum ki aklıma Nilüfer'le izlediğimiz bir yabancı dizi geldi, kız odasının kapısını bir defa kilitliyordu Nilüfer sinirli bir çıkış yaparak "Aptal iki hatta üç defa çevirsen hırsız daha çok oyalanacak bunu da ben mi söyliyim" demişti.
Bir kez daha çevirdiğim kapıyı sonunda açtım ve içeriye girdim. Kapıyı tekrar kapattım ve etrafa bakmaya başladım. Etrafta hiçbir şey tuhaf gözükmüyordu dikkatlice odaya göz gezdirirken yatağın altından gözüme bir şey çarptı, yatağın altına eğilerek kendime doğru çektiğim şeye baktım bu bir kitaptı ve oldukça eskiydi, son sayfalarına doğru bir kaç parça sayfanın kopup asılı durduğunu görmüştüm. Kitabın üstünü çevirdiğim kapağında değişik semboller ve bir kaç şey yazıyordu çok önemsemeden tam kitabı açıyordum ki kapı aniden açıldı elimdeki kitap panik yaptığım için yere düştüğünde kafamı yerden kaldırdım ve gelen kişiye baktı içeriye Nilüfer girmişti... Ben ona o bana bir kaç saniye boş gözlerle baktık, yanıma gelip kitabı yerden kaldırdı ve yanıma oturup konuşmaya başladı."Bunu yapacağını biliyordum, senden bunu sakladığım için üzgünüm" kafam karışmıştı ne saklıyordu benden lafı uzatmadan sordum herşeyi öğrenecektim.
"Benden ne saklıyorsun Nilüfer? Ben bu kitapta neyin nesi? Bana her şeyi anlatır mısın?" sorularımı ardı ardına sorduktan sonra nefes aldım ve konuşması için bekledim.
"Bu anlatacaklarımdan sonra hayatın değişebilir belki bana inanmamayı seçebilirsin ama çok iyi dinlemenin istiyorum" uzun bir iç çekti yüzüme bakmadan söze başladı."Hatırlıyor musun bilmiyorum, hani bir kaç ay önce ben okulda seni bırakıp eve gitmiştim ve seni arayıp hastalanıp eve geldim demiştim" kafamı evet anlamında salladıktan sonra devam etti. "İşte her şey o gün başladı. Ders arasıydı ve sınıfından seni almaya geliyordum koridordan geçerken boş bir sınıfın kapısının açık olduğunu ve birinin bana baktığını gördüm biraz ilerledikten sonra geri dönüp o sınıfa girdim. Öğretmen masasının üstünde bizim yaşlarımızda olduğunu tahmin ettiğim gri gözlü kumral bir çocuk oturuyordu ve yanına ilerledim, birbizimize anlamsız gözlerle bakarken bana yaklaşmaya başladı kapıya doğru geri geri gidiyordum birden kapı kapandı...koştum... Ama kapı açılmadı neler olduğunu anlamaya çalışırken yanıma gelmişti bana ''Arya'' dedi ben Arya değilim diyip ısrar ettiğimde kafası karıştı ve ''sen kimsin'' diye sordu " Benim adım Nilüfer " dediğimde umutsuzca kafasını yere eğdi. Kapıyı açmasını istedim ama açmadı bana bir çok şey anlattı seninle ve annenle ilgili ilk başta okuldan birilerinin yaptığı şaka sandım inanmadım ama haftalar önce sende olan değişikliklerden dolayı ona inandım biraz konuştuktan sonra bana hiçbir açıklama yapmadan bu kitabı verip gitti, o gerçekten iyi biri onu orda gördüğümden beri her ayın son salı günü orda buluşuyoruz ve seninle ilgili konuşuyoruz. Aklında bir sürü soru işaretlerinin kaldığını biliyorum ama daha fazla açıklama yapabileceğimi düşünmüyorum bu yüzden haftaya ayın son salı günü birlikte oraya gidip seni koruyucunla tanıştıracağım ve aklında ki soru işaretlerini silecek " ağzım açık bir şekilde dinledikten sonra şoka girmemden olsa gerek Nilüfer bana sert olmayan bir tokat attı. Koruyucu mu? Nilüfer'e tekrar soru sordum.
"Koruyucu da ne demek oluyor? Hem annem ne alaka? Nilüfer her şeyi tam olarak anlatmanı istedim ama sen benim aklıma daha çok soru oluşmasını sağladın. Salı gününü felan bekleyemem ben, onu hemen çağır!"
sesimin yükselmesinden rahatsız olmuşcasına bir bakış attı ve
"Onu buraya çağırmak kolay değil onu her istediğim de bulamam Arya, hem o buraya gelemeyecek kadar meşgul" anladığım tek şey beklemekten başka çaremin olmadığıydı. Aklımda bir çok soru varken nasıl günler geçecekti.
***
Nilüfer'lerde nerdeyse 6 gün kaldık pazartesi sabahı eve döndükten sonra soğuk bir duş aldım. Çok güzel geçmişti tatilimiz, Nilüfer'in şen şakrak ailesi bizi çok güzel ağırlamışlardı. Yarın tüm gerçeklerle yüzleşecektim. Şuan çok yorgundum ve hemen uyumalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Ve Gökyüzü
Fantasy"Zihnime bir dövme yapıyormuşcasına, kimsesiz bir nakışı işliyormuşcasına söylenen yalanlar... Annem bir Tanrıça... Babam ise bir Tanrı...kötülüğün maskesini indirdikleri sebebiyle çıkacak olan bir savaş... Ve ben okyanusun ortasında kalmış gökyüzün...