"Çok yakında görüşeceğiz Arya."
Beynimin derinliklerine kadar duyduğum boğuk ve yabancı bir sesle gözlerimi açtım. Neler oluyordu bana? Tamam dün geceki rüyayı umursamamıştım ama bu kadarı da fazla! Sanki rüya benim içimdeymiş gibi değilde, ben rüyanın içindeymişim gibi.
Moira kokan yataktan kalktıktan sonra Atlas yine tepemdeydi. Sanırım bu duruma alışmam gerek. Yataktan kalktığım gibi sahte bir gülümsemeyle banyoya koştum, gördüğüm rüyadan sonra ağlamak istiyordum, artık korkuyordum ve daha kötüsü saçma bulurlar diye kimseye anlatmıyordum, zaten burda herşey yeterince saçmaydı. Odaya geri döndüğümde Atlas kapıya doğru ilerledi, ne yaptığını sorar gözlerle bakarken konuştu.
"Sanırım sen banyodan çıktıktan sonra bende odadan çıkıyordum." kafamı salladım ve o çıkarken alkışkadım.
Bavulumu açıp kıyafetlerimi annemin dolabına yerleştirecektim, dolabın kapağını açtığımda dolap boştu, o bir tanrıçaydı zaten dolu olmasını beklemek olmazdı. Kıyafetlerimi yerleştirdikten sonra altıma yüksek bel yıtıklı kot, üstüme önü v yaka beyaz, bol, sade bir tişört giydim. Saçlarımı salıp ellerimle şekil verdikten sonra odadan çıktım. Odanın kapısının önünde beyaz koridorda bekleyen Atlas'ın koluna girip mutlu gözükmeye çalışan yüzümle terasa gittik. Etrafta sadece çocular vardı, hepsi terasın dibinde oturuyor bazıları ayakta duruyordu. Atlas'la yanlarına giderken Atlas Zeus'un yanına gitmek için benden ayrıldı. Bir kaç metre yürüdükten sonra yanlarına vardım. Hepsi gülümsemeyle bana bakıyordu, tabi bir kişiyi hepsinin arasında tutmuyordum çünkü Rachel kafasını çevirip bile bakmıyordu. Simirna omzuma dokunup soru sordu.
"Bir sorun mu var, üzgün gözküyorsun." kafamı hemen hayır şeklinde salladım.
"Şey... Sanırım... Uykumu alamadım. Poseidon'u ve Moira'yı artık göremeyeceğim. Panionion'a yerleştiler o yüzdendir." Rachel'da dahil hepsi dalga geçer gibi gülünce pot kırdığımı anladım. Gülmelerin arasından Bulut konuşmaya başladı.
"Olympos'taki Tanrılar 1 dakika bile uyusa uykusuzluk çekmezler, açlık ve kirlilik gibi rutin şeylerde hissetmezler, dünyadan farklı bir yer burası saat farkı bile var." şaşırarak gülümsedim ve konuşmaya girdim."Aaa evet biliyorum 12 saniye kura-" sözümü Rachel şiddetle kesmişti. Ne olduğunu anlamadığım gözlerle bakarken aklıma 12 saniye kuralının gizli bir şifre olduğu geldi, sanırım o da biliyordu ama Atlas tanrı çocukları bunu bilmiyor demişti. Boş verip toparlamaya çalıştım.
"Yani 12 saniye boyunca uyusan bile mi uykusuzluk çekmiyorsun." sorumu şaşırırmışcasına ortaya söylediğimde onayladılar. Hepsi gülüp eğlence bittikten sonra Minevra, Bulut ve Lima üçlüsü yanımızdan ayrıldı. Terasta ben, Simirna, Rachel ve Jamie kaldık. Ayakta durmaktan yorulup Rachel ve Jamie'nin ortasına oturdum. Simirna ise karşımızda duruyordu, kendi aralarında bir kaç şeyden bahsediyorlardı. Bense Nilüfer'i düşünüyordum, acaba şimdi ne yapıyor? Evde nasıl yalnız kalacak, yada okulda kimle takılacak, çok üzülüyordum. Bensiz hayatları nasıl ilerleyecek merak ediyordum.
"Aryaaaa" kolumda hissettiğim dürtüyle ismimi seslenen yüze baktım, Simirna'ydı.
"Neler oluyor, dalgınsın, eğer bir sorun varsa bize anlatabilirsin." bir sorun vardı evet ama anlatmalımıydım bilmiyordum. Belkide birlikte bir çözüm yolu bulurduk.
"Aslında evet bir sorun var, ama dalga geçmeyeceğinize söz verin. Benim açımdan önemli bir sorun." cümlemi bitirir bitirmez benimle hiç ilgilenmeyen hatta yüzüme bakmayan Rachel kendisini dikleştirip beni dinledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Ve Gökyüzü
Fantasy"Zihnime bir dövme yapıyormuşcasına, kimsesiz bir nakışı işliyormuşcasına söylenen yalanlar... Annem bir Tanrıça... Babam ise bir Tanrı...kötülüğün maskesini indirdikleri sebebiyle çıkacak olan bir savaş... Ve ben okyanusun ortasında kalmış gökyüzün...