Merhabalar canlaaaaar!
Bu sefer uzun olduğunu düşündüğüm bir bölümle karşınızdayım. Boş vakit buldum hemen yazıverdim. Ay umarım beğenirsiniz ya! Yorumlarınızı merakla bekliyoruuuum! ^^
Ayağını masanın altında şiddetle sallayan Onur'u biraz olsun sakinleştirebilmek için masanın üzerindeki elini kavradım yavaşça. "Sevgilim..." diye mırıldandım sevimli bir tonda. Bu şekilde konuştuğum zamanlar hemen yumuşayıp sakinleşirdi Onur. Ama bu sefer işler hiçte umduğum gibi ilerlemiyordu.
Onur benden yana bile bakmamış, aksine iki bacağını birden sallamaya başlamıştı. Bu da yetmezmiş gibi bir de masanın diğer ucunda duran elinin parmaklarını masaya ritmik bir şekilde vurmaya başlamıştı. "Onurcum birazcık sakinleşsen olmaz mı? Hı?" dedim onun az biraz olsun yumuşamasını umarak.
Onur cümlemi bitirmemle beraber hızla bana döndü. "Kim bu hocan?" diye öfkeyle sorduğunda yutkunmaktan geri alamadım kendimi. Onur'u daha önce hiç sinirli görmemiştim ve şu an ne yapacağımı kestiremiyordum bir türlü. Allah'ım yardım et!
"Hocayı niye soruyorsun ki?" dedim aklından geçeni tahmin etmeye çalışarak. "Gidip konuşacağım." dedi aniden. Alnımı kaşıdım istemsizce. "Ne diyeceksin? Hem neyi değiştirecek konuşman?"
Onur sinirle elini biraz daha uzamış saçlarının arasından geçirdi. Bu hareketi nefesimi kesmişti. Düşünme yetimi kaybetmiştim sanırım. Allah'ım bu çocuk her geçen gün daha bir çekici oluyordu ve ben bu konuda son derece savunmasızdım. Bu yüzden her defasında ölümle burun buruna geliyordum. Allah aşkına şu nefesimi kesmediği tek bir anım olabilecek miydi acaba benim?
Hafif uzayan saçlarından ayıramadım gözlerimi birkaç saniye. Demek şu an aldığı kemoterapi ilacı saçları üzerinde etkili değildi... Hım... Bu durumda saçları yakın bir zamanda daha da uzayacaktı ve elini bu şekilde geçirdiği zamanlarda Onur daha bir çekici olacaktı... Hım... Kendime bir savunma kalkanı hazırlamalıydım. Yoksa bir dahaki sefere kalpten gidecektim.
"Dilara beni dinliyor musun?" Gözlerimin önünde sallanan elle kendime geldim bir an. "Efendim? Dalmışım özür dilerim. Ne dedin?" Onur gözlerini kıstı bir an. "Neye daldın? Hem ne düşünüyorsun sen? Eğer bu işi böylece kapatacağımı sanıyorsan yanılı-"
"Senin yüzüne dalıp gitmişim... Saçların uzuyor ve bir sonraki sefere elini saçlarının arasından geçirdiğinde kalp krizinden öleceğimi düşünüyorum. Ve sana doyamadan ölmemek için -ki sana doyabileceğimi hiç sanmıyorum- bu konuda nasıl kendimi canlı tutmaya devam edebileceğimi düşünüyordum."
Onur bir an afallayıp bana baktı. "Bir daha söyle." dediğinde robotmuşcasına aynı şeyi tekrarladım ve sonunda derin bir nefes alıp "Ya ben seni çok seviyorum Onur..." dedim. Onursa donakalmış bir edayla beni süzdü ve ardından elini yanağıma yerleştirip yavaşça okşadı. Yüz kasları gevşemiş, bakışı yumuşamıştı. Bunları söylerken ki planım tam olarak bu değildi ama anlaşılan tek taşla iki kuş vurmuştum. Aferin bana!
"Bende seni çok seviyorum Dilara'm..." dedi o bayıldığım ses tonuyla ardından kaşları çatıldı. "Ama bu o hergeleden nefret ettiğim gerçeğini bana unutturmuyor. O yüzden dikkatimi dağıtma. Şu an ondan kurtulma planları yapıyorum."
"Ne planı?" diye sordum biraz çekinerek. Zira şu an ki düşüncelerini duymayı pek istediğim söylenemezdi.
"Aslında ilk planım onu evine kadar takip etmek ve yarın onu okula giderken kaçırmak. Sonra onu karanlık bir yere atıp on gün aç ve susuz bırakmak. Ardından onun her bir uzuvunu kesip ülkenin dört bir yanına dağıtmak." Ağzım beş karış onu açık dinlerken Onur aniden kahkaha attı. "Deli kız. Ciddi olduğumu mu düşünüyorsun?" dediğinde rahatlayıp güldüm. Tam o anda Onur aniden gülmeyi kesip "Tabiki de ciddiyim!" dediğinde ürperdim. Allah'ım sen bu çocuğu kıskançlıkla sınama yarabbim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getirdi (Özel)
RomanceOnur ve Dilara artık mutlu olmayı hak etmiyor mu sizce de? Not; Kapak için Sinem_Ekin isimli okuyucuma çok teşekkür ederiiim <3<3 (Kapak gönderirseniz seve seve kullanırııım ^^ )