Merhabalaaar!!!
Yeni bir bölümle karşınızdayım arkadaşlar. Bunu biraz daha uzun tutmaya çalıştım. Hatta öyle ki iki kısımdan oluşacak bölüm ama ikinci kısım henüz yazılmadı. Ne zaman yazabilirim bilmiyorum ama üç gün içinde o da gelir. Ve o bölüm Onur'un ağzından olacak. Öyle planlıyorum. Ve arkadaşlar bildiğiniz gibi bölümler özel. Yani böyle yakın tarihleri yazdığım, dğer hikaye gibi konu bütünlüğü olan bir hikaye değil. Kafama göre konu ve zaman dilimi belirliyorum. Haliyle bölüm sonu merakta kalmanız normal. Ben sadece olabilecek olayları yazıyorum, devamı hayal gücünüze kalmış. Ve diğer bir sorun sanırım kısa yazmam. PEKİ BEN NEDEN KISA YAZIYORUM???
Öncelikle ben bölümler bir oturuşta yazıyorum. Öncesinde uzun bir süre hayal kuruyorum. Kafamda olabilecek senaryoları kurguluyorum. Ardından yazıya döküyorum. Ve bir oturuşta yazıveriyorum. Eğer bir oturuşta yazamazsam, sonraya kalırsa aklımdaki konu dağılıyor ve duygu kayboluyor gibi geliyor. Bu yüzden bölümler genelde kısa oluyor. Çünkü uzatacak pek vaktim olmuyor. Önceden okul engeldi. Şimdi ise ramazandayız. Biliyorsunuz ramazanda insan daha bir çok ibadet etmeye çalışır. Haliyle bilgisayara ayıracak pek vaktim olmuyor. Bu yüzden kısa.
Diğer bir sorun. Okuyucu sayımız cidden arttı. Bu sorun değil, beni çok mutlu ediyor. Sorun şu ki sayı arttıkça olumlu yorum yanında olumsuz yorumda geliyor. Şu anlık bunlar bir elin parmağını geçmez. Yani kafama takmamaya çalışıyorum ama insan yinede birazcık üzülüyor. Benim istediğim şey ilgisinizi çekmiyorsa, beğenmiyorsanız okumayın! Bu kadar. Ama o mini minnacık kötü yorumların yanında sayısız iyi, harika, şahane yorum alıyorum! Çok mutlu oluyorum. Özel olarak mesaj atan ve duygularını kelimelere döken çok okurum var. Hepsine koccamaaan teşekkür ediyorum!
Neyse çok konuştum! Hadi size keyifli okumalaaar!!! ^^
Ayaklarımı sürüye sürüye klinikten çıkarken diğer klinikten çıkan Eda "Kız bu ne hal?" dediğinde zoraki bir şekilde gülümsedim. "Sorumlu öğrenciydim bugün. Acayip yoruldum ya!" Yüzünü ekşitti. "O kadar zor mu ya? Bende yarın sorumlu öğrenci olacağım. Korktum bak şimdi." Cebimden çalan telefonu çıkarırken "Yok ya, o kadar zor olmaz. Bizim hemşiremiz birazcık... Ihm... tuhaf!" dedikten sonra arayan kişiye baktım.
Olmazsa olmazım...
Onur...
Hemen yüzüme bir gülümseme oturuverdi. Allah'ım şu çocuk!
Aramayı açıp telefonu kulağıma koyarken Eda'ya el sallıyordum. "Geldin mi sevgilim?" diye hevesle sordum. "Yoldayım güzelim hoca biraz uzattı dersi." derken sıkıntılı çıkıyordu sesi. "Imm sorun değil ki hayatım sıkma canını ben kapıda seni bekliyorum. Acele etme, dikkatli bir şekilde gel." dedikten sonra Onur'un gülümsediğini hissettim. Allah'ım görmeden, duymadan onun gülümsediğini hissedebiliyordum... Bu bile onu ne kadar çok sevdiğimin ispatı olamaz mıydı?
"Seni seviyorum..." diyen Onurla beraber gülümsedim. "Seni seviyorum!" dedikten sonra kapadım telefonu.
Onur'un sesi bana iyi gelmişti. Daha şimdiden canlanmış hissediyordum resmen. Bekleyeceğimi bilsem de hızlandırdım adımlarımı. E enerji dolmuştu vücudum, nasıl aheste aheste yürüyebilirdim ki?
Hastanenin giriş kapısından çıkıp sağ tarafa ilerledim ve köşede Onur'u beklemeye başladım. Bu arada da kulaklığımı takmış, müzik dinliyordum. Şarkı yeni olmasa da, benim yeni keşfettiğim Ceceli'ye ait bir şarkıyı dinliyordum sürekli. Ama bağımlılık yapıcı bir şeydi canım bu!
Zillerime basıp kaçıyor o çocuksu hallerin
Hatta hala doluyor o gün baktığın gözlerim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getirdi (Özel)
RomanceOnur ve Dilara artık mutlu olmayı hak etmiyor mu sizce de? Not; Kapak için Sinem_Ekin isimli okuyucuma çok teşekkür ederiiim <3<3 (Kapak gönderirseniz seve seve kullanırııım ^^ )