Bölüm 7

46.9K 2.9K 277
                                    

Aman Allah'ım 10 gündür bölüm yazamıyormuşum! Beklettiğim için çok üzgüünnüüüm!!! :( 

Ancak finalleri ver, odanı topla, diğer hikayeye bölüm yaz filan derken bu hikayem birazcık geride kalmış. Ama Onur ve Dilara bunu hak ediyor mu? Hayır! Bu yüzden karar verdim. Önce bu hikayeyi tamamlayacağım sonra diğerlerine geçeceğim! Bu yüzden üç günde bir bu hikayeye bölüm yazmaya çalışacağım. Olur mu bilmem... Çünkü ramazan benim için çok yoğun geçiyor. Ama elimden geleni yapmaya çalışacağım. Bu sürede umarım sabırla beni beklersiniz. Sizleri çook seviyorum canlarım! 

Ah ufak bir ipucu! Bir sonraki bölümde Dilara küçük bir sinir krizi geçirebilirrr! Acabaki neden?? Gıcıklık forever!!! :D


"Uyan hadi." diyen sese inat gözlerimi sıkı sıkı yumdum. "Kızım hadi kahvaltı hazırladık o kadar ya!" diyerek isyan etmeye başlayan Gizem'e yastığımı fırlattım. "Ya geç uyudum. Git başımdan." dediğimde "Demek yastık savaşı ha! Peki güzelim. Camoon!" demesiyle kafama yastık yemem bir oldu. 

Kafamdaki yastığı tutup hırsla yataktan kalkmam ve "Madem yastık savaşı istiyorsun... gel ve al hadi!" diyerek yastığı sağa sola savurdum. Gizem iki saniyeliğine gözden kaybolup elinde yastığıyla döndüğünde sırıtıyordum. "Hadi! Hadi!" diyerek savurdu havaya yastığı.

Onun üzerinde doğru abandığım sırada arkadan bir yastık yedi Gizem. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir gözü uykuda bir gözü açık Sude "Demek bensiz yastık savaşı ha! Yedim hepinizi!" diyerek yerdeki yastığa saldırıp üzerimize  doğru gelmeye başladı.

Devamı ise on dakika boyunca kıkırtılar eşliğinde birbirimize savurduğumuz yastıklar ve benim kırılan çalar saatimdi. Hatta yere düştüğü ilk an herkes taş gibi donakalmış yerdeki saate bakıyordu. Ardından panikle benim tepkimi bekliyorlardı. Tam öfkelenmiş gibi yaparken bir yastıkla ikisini de kafasından vurmuş ve kahkahalarla gülmeye başlamıştım. Sonuç? Kafama yediğim iki adet yastık!

Biz gülüşmeye devam ederken kapı çalmaya başladı. Kimdi ki sabahın bu saatte? 

Hepimiz birbirimize bakıyorduk. Ellerimi masumum der gibi havaya kaldırıp "Onur'un gelmesine daha üç saat var." dediğimde Gizem "Berat zaten okulda." demiş Sude ise merakla kaşlarını çatmıştı.

Üç kafadar aynı anda kapıya yönelmiştik.Önde Gizem olduğu için kapıyı açanda o olmuştu. Sude ve ben ise pijamalı olduğumuz için sadece alttan kafalarımızı uzatmıştık. Ve hepimiz karşımızdaki üçlüye şaşırarak bakıyorduk.

"Onur?" dedim şaşkınlıkla.

"Berat?" dedi Gizem.

"Emre?" dedi Sude.

Üçü aynı anda "Günaydın kızlar!" dediğinde biz onlara aval aval bakıyorduk. İlk kendine gelen Sude oldu. "Emre sabahın köründe ne işiniz var burada?" dediğinde üçü de pişmiş kelle gibi gülüyordu. Tabi ben gözlerimi biricik Onurcuğumdan ayıramıyordum. Aklım fikrimde ondaydı zaten.

Geçen yaz eve gitmeden önce doktora gitmiştik beraber her zamanki gibi. Ve uzun zamandır duymayı beklediğimiz cümleleri kurmuştu doktor. Onur kanseri tamamen yenmişti! O günkü mutluluğumu tarif bile edemem! Tabi doktor bizi bir konuda uyarmayı da ihmal etmedi. Kanser tekrarlayabilir... Ama biz bu düşüncenin bizi üzmesine izin vermedik. Onur'a göre, o hastalığı bir defa yenmişti. Ve tekrar yenebilirdi. Bana göre ise... o dünyanın en güçlü erkeğiydi. O hastalığı tabiki de tekrar yenebilirdi. Ama esas isteğim hastalığın bir daha tekrarlamamasıydı. 

Aklıma gelen düşüncelerle istemsizce iç çektim ve karşımdaki ışıl ışıl gözleriyle bana bakan Onur'a gülümsedim. Tabi bu arada ona hayranlığım kat be kat artıyordu. 

Seni Bana Getirdi (Özel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin