Gençleeer geöçen bölüm kafalar biraz karışmış sanırım çocukların kalabalıklığı yüzünden. Şöyle özetleyeyim.
Sude ve Emre en erken evlenenler. Çünkü Berat ve Onur'un henüz üniversitesi vardı. Merve ve Bade, Sude ve Emrenin çocukları. Merve çocuklar arasındaki en büyüğü. Bade ise en küçükleri.
Gizem ve Berat'ın ise iki çocuğu var. Bunlar Kadir ise Ayça. Kadir Ediz'den ayca büyük sadece. Ayça ise Hande aynı yaşta. Onlarda da Hande ile Ayça aynı gün doğdular. Onu bir bölümde yazacaktım ama atlamışım. Yazmam büyük ihtimal. Ya da belki araya kısa olarak sıkıştırabilirim. Bilmiyorum.
Onur ile Dilaranın tam dört çocuğu var. Yaş sırasına göre; Ali Ömer, Ediz Alp, Devrim Ege, Hande Eylül. Hayaller bölümünde olduğu gibi.
Ediz, Ayça'ya yanık. Ayça doğdu doğalı ona aşık. Kadir ve Hande'de de durum aynı. Kadir, Handeye aşık. Kızlar içinde durum farklı değil. Onların durumunu sonraki bölümlerde açıklayacağım.
Sonraki bölümlerde planlarım her çocuk için ayrı bölüm yapmak. Yani Ediz Alp Doğan, Devrim Ege Doğan ve Hande Eylül Doğan olarak. Sonra da final bölümü yazıp bitireceğim. Bazıları devam etmemi istemiş ama arkadaşlar bu kadar yeter. Hikaye hepten sakız tadı vermesin. Zaten baya da uzattım. Ve çocuklar için ayrı kitaplar yazmak aklımda yok. Olacağını da sanmıyorum.
Sanırım duyuru gibi olacak şeyler bu kadardı. Neyse umarım bölümü beğenirsiniz. Keyiifli okumalaar!! ^^
Kapı tıklatıldığı esnada ben çizimin içinde kaybolmuştum adeta. Elimde emektar sayılabilecek kalemim, diğer elimde ise cetvelim... Aslında bilgisayardan da yapabilirdim pekala ama kalemle çizmek onu hissetmek gibiydi.
"Gel!" dediğim anda kapı açıldı. Gözlerimi saniyeliğine çizimimden ayırıp gelen kişiye baktım. "Ali Bey rahatsız etmeyin demiştiniz ama Bekir Bey geldi." İsmini duyar duymak gülümsedim. "Beklemtme hemen al içeriye." derken çizimimim üzerini kapatıyordum. Hediyeyi sahibine vaktinden önce vermek istemezdim.
"Tamam efendim." diyerek odadan çıkan Canan'dan saniyeler sonra içeri Bekir girdi.
"Ali! Koçum!"
"Bekir!"
İki koca adam birkaç adımda birbirimize ulaşmış ve sıkıca sarılmıştık. "Nerelerdesin sen oğlum? Bir göründün düğün dedin, sonra kayboldun! Neler oluyor? Anlat hele." Yüzünü sıkıntıyla buruşturduktan sonra kendini tekli koltuğa fırlattı.
"Sorma koçum sorma! Annem başıma ne belalar açtı anlatsam inanmazsın!"
"Zehra anne mi? O melek gibi kadın ne belası açabilir senin başına?"
Zehra anne, annem kadar olmasın, ama harika bir anneydi. Bekir bu şekilde sitem etse de ona resmen tapardı. Ne derse ikiletmezdi. Gerçi Zehra anne de asla onu zor durumda bırakacak bir istek istemezdi. Oğlu için yaşayan bir anneydi işte. Gerçi Bekir de annesi için yaşayan bir oğlandı.
Babasını küçük yaşta trafik kazasında kaybetmiş. Annesi ona bakabilmek için evlere temizliğe gitmeye başlamış. Onun o kadar yorulmasına ve ezilmesine dayanamamış küçük Bekir'in kalbi... Hemen küçük bir lokantada garson olarak işe girmiş. Tabi okumaya da devam etmiş. Biz onunla lise de arkadaş olmuştuk. Saçma bir kavga esnasında... Sonra da kopamamıştık. Birbirimizin can yoldaşı olmuştuk bir nevi... Gel zaman git zaman derken... lokantanın sahibi vefat etmiş ve lokantayı Bekir'e bırakmıştı. Buradan yürüdü Bekir. Birden on, ondan yüz yaptı... Yeniliğe açık ve girişimci olduğu için bu kadar başarılı olmuştu. Şansı da onu hiç yalnız bırakmamıştı bu esnada. Ama zekasını kesinlikle es geçmemek lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getirdi (Özel)
RomanceOnur ve Dilara artık mutlu olmayı hak etmiyor mu sizce de? Not; Kapak için Sinem_Ekin isimli okuyucuma çok teşekkür ederiiim <3<3 (Kapak gönderirseniz seve seve kullanırııım ^^ )