Bölümcüklerden Devam...

35.6K 2.3K 90
                                    

Sevgili okurlarııım! Büyük ihtimal 3-4 bölümcük sonrası kocaman bir final bölümü gelecek ve bizimkilere tamamen veda edeceğiz... Sizi şimdiden bilgilendirmek istedim. Finali görünce şok olmayın dedim...


Ay bu arada bu kapağı yapan sevgili Seren_Kya isimli okuyucuma çoook teşekkür ederim. Yayınlamakta geciktim. Lütfen kusura bakmaaa... :( Telefondan indiremedim... Bilgisayardan yaparım dedim. Wattpad sorun yarattı. Ancak yayınlayabildim... Ellerine sağlık bayıldım ben bunaaa!!! <3 <3 <3 <3



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Esneyerek evin kapısını açtım. Nöbetlerim eskiye göre daha az olsa da beni baya yoruyordu. İşimi seviyordum. Yorucu olması beni işimden soğutmamıştı ama beni yıprattığını da söylemeden edemeyecektim. Hele bir de dört çocuklu olunca... Allah'tan Onur kadar harika bir eşe sahiptim!

Kapı açılır açılmaz Onur'un sesi duyuldu kocaman oturma odasından. "Hoşgeldin güzelim!" Anahtarı vestiyere bırakırken gülümsedim. "Hoşbuldum hayatım. Çocuklar nerede? Ev sessiz sakin..." 

Oturma odasına doğru yürürken mutfağa filan da göz atıyordum. Şu kocaman evde onları kaybetmek cidden çok kolay oluyordu. 

Bu eve taşınalı dört yıl oluyordu neredeyse. Ve evin çizimi, mimarisi, tamamen Onur'a aitti. Mezun olur olmaz bu evin çizimine başlamış benim biricik kocacığım. Ama henüz yeterli paramız olmadığı için bana söylememiş. Hande'ye hamile kaldığım sıralarda bir haber gelmişti. Onur'un babasının bir arazisi varmış memleketinde. Ama bu araziden kimsenin haberi yokmuş. Babası Onur daha doğduğunda araziyi onun üzerine yapmış ama on sekize gelene kadar annesinin üzerinde görünecekmiş. Adam sanki hissetmiş gibi onların hayatını garantiye almak istemiş... Ve bu arazi yeni yeni sanayileşen bir bölgedeymiş. Bir fabrikatör yakınlarındaki tüm arazileri almış ama oranın sahibini bulamamış. Tabi aramış, taramış sonra da Onur'a ulaşmış. Araziyi kesin alabilmek içinde ederinden fazla söylemiş. Yoktan varolan arazi Onur için resmen bu evin habercisi olmuş. Hemen satmış ve bu evin inşa edileceği boş arsayı almış. Tabi bize sürpriz yapmıştı. Sonra çizimlerinden bahsetti. Ardından evin inşası başladı. Tabi evin inşası için ve evin içindeki eşyalar için bir miktar kredi çekmemiz gerekmişti. Şimdi de her ay yavaş yavaş ödüyorduk. 

Oturma odasına girdiğimde Onur'u yere çökmüş vaziyette buldum. Elinde ise iğne ile iplik...

"Hayatım ne yapıyorsun sen?" diye merakla sorarken onun yanına yaklaşıyordum. Dudaklarını büzdü. "Prensesin Ayşeciği elbisesinden sıkılmış. Yeni elbise istiyormuş. Ama çilek desenli olacakmış! Sabahtan beri isterim de isterim diye ortalığı ayağa kaldırdı. El mecbur çıktım dışarı kumaş aradım, taradım. Bulamadım tabiki de! Sonra bir mağazanın önünden geçerken tam istediği kumaştan yapılmış bir çocuk elbisesi gördüm. Aldım hemen. Sonra Ayşeciğe göre kestim. Şimdi de dikmeye çalışıyorum." Ardından elindekileri sıkıntıyla yere bıraktı. "Ama dikilmiyor bu ya! Kaç saattir yapamadım bir türlü. Dilaram..." dedi yalvaran bakışlarıyla. "Yardım etsene bana!" 

Gülümseyerek yanına çöktüm. "Ver bakalım bir de ben deneyeyim!" Onur hevesle elime tutuşturdu bir parça kumaşı ve iğneyi. Annemden az biraz öğrendiğim şeylerle elbiseyi dikmeye çalışırken "Çocuklar odalarında mı?" diyerek muhabbet açtım. 

"Hıım..." dedi dikkatle beni izleyen Onur. "Ege her zamanki gibi ders çalışan Ali'yi izliyor. Anlamayacağını bildiği halde sorular sorup, cevaplar bekliyor. Ali ise sabırla anlatıyor ona. Cidden ona hayranım. Harika bir ağabey Ali Ömer." 

Gururla gülümsedim. "Alimiz öyledir bizim." Gülümsedi. "Ediz ise kendi odasında. Yeni öğrendiği parça üzerinde çalışıyor. Onu gitar kursuna yollamakla iyi mi ettik bilemiyorum. Hiç ders çalıştığı yok." Dudaklarımı büzdüm. "Öyle deme hayatım. Hepsi derslerinde başarılı olacak değil ya. Onun da eğilimi müziğe... Bırak nasıl mutluysa öyle yaşasın. Hem derslerinde başarısız sayılmaz ki... Hocaları çalışmasa da zeki olduğunu söylüyorlar. Merak etme sen." 

Derin bir nefes çekti. "Sen öyle diyorsan..." Başımla onayladım. "Öyle diyorum. Beş parmağın beşi de bir olur mu? Ali gibi derslerine asılmıyorsa onu suçlayamayız. Hem üzerine gidersek içine kapanık olabilir. Bizimle konuşmaktan çekinebilir. Biz onunla konuşarak anlatalım. O alacağını alır. Almadığını başına kakarak zorla yaptıramayız. Değil mi benim canım sevgilim?" 

Kabullenmiş bir şekilde başını eğdi. "Doğru. Haklısın. Öyle yapalım." derken tekrar gülümsemişti. "Ee Handem nerede benim?" 

Hande'nin adı geçer geçmez yüzü aydınlandı. Dört çocuğumuzu da resmen taparcasına seviyordu ama Hande'nin ondaki yeri bambaşkaydı resmen. Zaten daha cinsiyeti belli olduğunda başlamıştı ona olan aşkı. Doktor dahil herkesi mangala davet etmişti. Ve mutluluktan uyuyamadığı bile olmuştu. Sürekli onunla konuşuyordu. Gerçi bunu tüm hamileliklerimde yapmıştı. Tamam, bunu saymayalım. Neyse!

"Büyük ihtimal Ediz'in yanındadır. Biliyorsun resmen ona aşık!" derken sesindeki kıskançlığı hissetmemek imkansızdı. Bu haline güldüm.

"Ya kızların ilk aşkları babası olmaz mıydı? Hande niye bana değil de Ediz'e aşık? Aman be!" derken kollarını küskün çocuklar gibi göğsünde bağlamıştı. Onun bu hali beni daha fazla gülümsetmişti. 

Elimdeki iğne ipliği masanın üzerine bırakıp ona doğru döndüm. Kollarımı kocaman vücuduna sıkıca sardım. Yüzümü de boynuna gömdükten sonra "Benim aşkım size yetmiyor mu Onur Bey?" diyerek şımarıkça sordum. Onur hemen yumuşayıp kollarını bana sardı. "Valla şu an sizin tarafınızdan sevilmeye baya bir ihtiyacım var Dilara Hanım. Malum şu an kızı tarafından kalbi kırılmış zavallı bir babayım ben!"

Deli adam! Hiç değişmiyordu. 

"Annem nerede?" diye sordum hemencecik. Sırıttı. "Sudelerde. Bade henüz çok küçük ve annem Sude işteyken ona bakmaya gidiyor. Annemi bilirsin bakıcılara bir türlü güvenmiyor. Ee Sude'yi de Emre'yi de çocuğu gibi görüyor. Bade de dolaylı olarak torunu. Aman ya! Kısacası yok evde." 

"Hadi odamıza gidelim!" diye soluğuduğumda Onur ikiletmedi. Hemen ayağa kalkıp aldı beni kucağına. Gülüşerek odamıza giderken acaba çocuk sayısını beşlesek mi diye düşünmüyor değildim! 


25 Haziran 2016

Seni Bana Getirdi (Özel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin