~~~
"Sana inanamıyorum. Bunu nasıl yaparsın? Ayrıca ne kazası bu?" dedi Cenk.
Şaşkınlığını gizleyemiyordu. Arkadaşı tanımadığı bir canavara dönüşmüştü 2 yıldır.
Demir Ateş, sıkılmış bir şekilde hamurdandı."Hayır, senin gibi gerizekalı birini niye yanımda tutuyorum, ben de anlamıyorum. Sen nasıl tıp fakültesini kazandın, hâlâ inanasım gelmiyor." diye mırıldandı Demir.
Cenk, arkadaşına çarpık bir şekilde gülümsedi ve tek gözünü kırptı.
"Seni şakacı şey. Beni sevdiğini bu kadar belli etme. Hem konuyu da değiştirme."
Demir, karşısındaki adama baktı ve son derece ciddi bir şekilde konuştu.
"Şuan seni burada, tam burada tek bir kurşunla öldürebilirim. Bunu yapabileceğimi çok iyi biliyorsun. Fakat tamamen senin iyiliğin için. Yoksa sana karşı aklımda fazlasıyla öldürme yöntemlerine sahibim Cenk."
Cenk'in yüz rengi attı. Evet, dostuydu Demir Ateş fakat yeri geldiğinde bu arkadaşlığı unutup birçok kere dövmüştü O'nu.
Nefretle dolup taşımıştı Demir Ateş'in ruhu.
Gözü karardığında karşısındakinin hangi sıfatta olduğu umurunda olmazdı.
Tabi yaklaşık iki yıldır öyle, diye düşündü Cenk.
Cenk ellerinin ikisini de kaldırdı. Teslim oluyorum der gibi.
"Tamam, sen kazandın. Öldürme fantezilerini kendine sakla lütfen."
Sonra ellerini indirdi ve bu sefer ciddi haline büründü. Çünkü bu huysuz kralı ne zaman iyi etmeye çalışsa, bir duvara tosluyordu ve sonunda zararlı çıkan yine Cenk oluyordu.
"Anlatacak mısın?"
Sonra eklemeyi ihmal etmedi.
"Gerçekten, en baştan."
Demir, ortamın ciddileşmesi ile rahatladığını belli etmeyerek arkasına yaslandı. Ne zaman Cenk, O'nu iyi etmeye çalışsa sinirleniyor ve sinirlerine hâkim olamıyordu. Çünkü zaten iyi bir durumdaydı ve yapması gerekenleri eninde sonunsa yapacaktı. Kimse O'nu engelleyemeyecekti.
"Ne anlatayım oğlum? İşte biriyle trafik kazası geçirmiş, yanındaki ölmüş. O da 5 gün komada kaldı. Bir kere mi, iki kere mi ne kalbi durmuş. Uyandığı günün akşamı da, yani dün akşam da kaçırdım hastenden. Öyle." diye umursamazca bitirdi konuşmasını.
Cenk, karşında bu kadar rahat ve umursamaz olan adama baktı. İnanamıyordu. Demir'in böylesine önemli olan konularda bu kadar vurdum duymaz olması O'nu çıldırttıyordu.
Rahat olduğu kadar da ruhu kararmıştı. Belkide artık hayattan bir beklentisi veya kaybedeceği bir şeyler olmadığını düşündüğü için böyle hareket ediyordu.
Aslında diye düşündü Cenk, Demir bir yerde haklıydı. Cenk de Ece Su'ya karşı bir nefret ve tiksinme hissediyordu. Çünkü bir insanın O'ndan nefret etmesi için birçok şey yapmıştı. Fakat Demir'in, Ece'ye yaptıkları, O'nu haklıyken haksız duruma düşürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN VURUŞ
Teen FictionHisler ulaşılmazdır ; duygular ise, her an insanla bir bütündür... (Mizgin K.) Yok olmaya yüz tutmuştu ruhum. Öldürüyordu beni. Yok ediyordu beni. Yemin etmişti sanki. Çıldırmıştı artık ruhum. Hiçbir şey mantıklı düşünemiyor...