Yine denizlerimiz küçük canlar alıyor. Bu akşam spikerin başlığıydı "sekiz çocuk daha öldü..." Tüm bu olanları alışılmışın içine itiyordu sunucu bile tepkisiz bakışlarıyla.
Vicdanımız ateş altında ve biz o patikaya plastik kalkanlarla koşuyoruz, katlediliyoruz... Bir damla gözyaşı dökmeden defnediyoruz vicdanlarımızı.
(Biliyorum) Sabahleyin olay yerinde voleybol maçı oynanacak, sekiz küçük can unutulacak. Tüm bu kansızlığın sebebi kahrolası popülerlik duygularımız..! Ne zor bir imtihandır bu. Bilmediğini şu ki; hastalıktır bu aymazlığımız. Kötü olan şey ise haslalığımız sadece mülteciler için değil; insanlık sevgimiz, içimizde olması gereken masumane duygular yok sanki, ölüyoruz sanki...
"Ağaç yaş iken eğilir" mişş. Eğdiler bizi aslanım. Gençler, size sesleniyorum!
Aşk acınızdan daha mı hafifti tecavüze uğramış cocuk cesetleri... Sokaktaki kıyamete ısrarla sırtını dönüp televiyon koltuklarında sabahlayanlar, sizlere sesleniyorum bugün..! Tek bir silah ateslemeden insanlığımızı öldürdüler, bu düzeni kuranlara ve bizlere de yazıklar olsun..!
Yarın sokakta bir dilenci görseniz; hanginizin vicdani duygularını yerden yere çalabilir o insan? Bakın kim olduğundan, nereli olduğundan bahsetmedim bile. Bir insanın o halde olması ne kadar normal? Nereden geldiği ısrarla saklanılan bir bombayla sakat kalması ne kadar doğal! Elinizi vicdanınıza koyun diyeceğim güleceksiniz şimdi. Böyle bir devirde vicdandan bahsediyorum, haklısınız...
Ya da şöyle söyleyeyim; O insanı görünce göz ucuyla bile mi bakmazsın memur bey? Bakmazsın çünkü sen bu ay ki maaş kuyruğu yerini kapmanın telaşındasın. Sen bu ayki $ maaşının ince hesaplarını yaparken, insanlık inceden can çekişiyor farkında mısın!
Duymazsın o masum sesini çünkü sen kulaklığını takmış geçen gece sevgilinden gelmeyen "iyi geceler mesajı"nda kaldın hala genç liseli..!
Bizler ki; kendi elbisesi yokken komşusunun eksikleri için parçalanan ashabın torunlarıyız. Bizler ki; karnına iki tane taş bağlayıp yetimleri doyurma telaşı, duygusu olan bir peygamber ümmetiyiz... Bugün Peygamber efendimiz dünya sokaklarında dolaşacak olsa bizler için ne düşünürdü sizce? Ne yazık ki bu konuda iç açıcı seyler söyleyemeyeceğim.
"Bugün iç açıcı ne söyledin ki?" diye sitem edenler olacaktır. Ancak köselerden takip eden okurlarım bilirler, vicdani konularda vicdansızlar için katı metinler doğuyor dilimde...
Yine haberlerde gördüm; Ankara faciası için kendilerine hayli 'üzülmüş süsü' veren devlet büyükleri karanfil bırakıyordu patlama yerine. Böyle bir halde bile siyaset dolu cümleler döküldü ağızlarından... O an ekran başında gözyaşlarımı tutamadım. İçimizdeki 'dünya malı aşkı' korkunç derecelere yülselmiş. Ne hallere düştük ki biz solucan zihniyetli insanlar sınırlarımız içinde söz sahibi olabiliyorlar..! Sınırlarımız demişken; istemiyorum ben sınır falan. Haritalar üzerindeki tüm sınırları kaldırmak, "insanlık duygusu" dışındaki tüm rekabetleri kaldırmak... Metrobüs önlerinde, otobüs duraklarında, sokaklarda, kaldırımda kısacası heryerde gülen gözler görmek istiyorum. Ya da görmek istemiyorum küçük gözyaşları. Etrafımızdaki ruhsuz insanlar için ruh hastaneleri istiyorum, torba torba "vicdan" aşılansın istiyorum kibirli bendenlere.Ben sadece iyileşelim istiyorum...
.../03/2016
-ALİCE