Şeyda'nın Ağzından...
Bağrışı ile gözlerimi açtım. Oturarak uyuduğum için her yerim tutulmuştu. Başımı kaldırıp, baktığım an yanımdakinin Kürşat olduğunu gördüm.
Ne Kürşat mı!
" Ben , ben neden burdayım sana diyorum kalksana!"
" Şeyda sabah sabah bağırarak değil öperek uyandırılır. Biraz daha bağırmaya devam edersen, seni gerçekten döverim. Şimdi o sesini kes."
Kürşattan böyle kelimeler duymak gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Yutkundum ve daha önce kaldığım ev olduğu için gidip lavaboya gittim. Çok akmamış olan makyajımı düzelttim ve evden çıkmak için kapının kolunu indirdim. Kapı kilitli. Anahtar yok. Kürşat!
"Dışarı çıkacağım aç şu kapıyı!"
" Sana sesini kes dediğimi hatırlıyorum."
"Sen ne hakla beni buraya getirirsin aç su kapıyı. Benim bir sevgilim var kendini bana ait görmeyi bırak yeter artık! "
"Şeyda SANA SESİNİ KES DEDİM."diye kükremesi ile sesimi gerçekten kestim içeri gidip oturdum.
Odasından çıkıp içeri geldi, üstünü değişmiş ama dün omzunda uyuduğum adam bugün nefretle bakıyor gözlerime.." Şeyda seninle bir kere konuşacağım. Bak bana bak hala sevgilim diyerek koruduğun adam için bana yalan söylüyorsun. "
"Söylemiyorum."
" Şeyda hala söylüyorsun. Bak kızım dün buraya nasıl geldiğini dahi hatırlamıyorsun, dün bana neler söylediğini? Onları da hatırlamıyorsun. Seni bu hale içki yerine ne bok verdiği belli olmayan adam senden faydalanacaktı. Gerçekten onu bırakmaman için. O çok iğrenç bir adam."
" Ben sana ne anlattım Kürşat?"
"Beni korumak için yapmışsın. Beni öldürmek ile tehdit etmiş seni o yüzden yapmışsın. O yüzden sevgili olmayı kabul etmişsin. Benim için kendinden vazgeçmişsin."
"Ben seni kaybetmekten korktum ve sana bunları anlattığımı duyarsa sana zarar verecek."
"Veremez bebeğim inan veremez güzelim, bana hiç bir şey olmaz."
"Ben oyuna devam edeyim, sende bizi takip et onu en savunmasız anında yakala ve sonra senindir. Öldürmemek şartı ile dövebilirsin sevgilim."diyerek Kürşat'a sımsıkı sarıldım.
Belimi tutan elleri sıkılaşıp beni kendine çekti, bende ellerimi ensesine çıkardım. Eşsiz güzellikteki dudakları ile dudaklarımı örttü. O güzel tatlı dudakları ile dudaklarımı ayırınca alnını alnıma dayadı, hızlanmış nefeslerini kontrol altına alıp gözlerini açtı gözlerime baktı. Sımsıkı kemiklerimi kırar gibi sarıldı, bende aynı şekil onu sımsıkı sardım. Günlerin özlemi vardı dayanamayordum."Seni o adamla sevgili rolünde görmek beni deli edecek deli, sakın seni öpmesine izin verme."
"Asla vermem."diyerek arabaya yöneldik. Beni eve bırakıyorken karşı da Cem'in arabasını görmemle gözlerimi devirdim. Şüpheli gözlerle bize bakıyordu. Kürşat soğuk ifadesinden taviz vermemişti, bense ona tek kaşımı kaldırmış bakıyordum.
" Teşekkürler Kürşat, şimdi gidebilirsin."
"Sana meraklı değilim ufaklık. Metehan var diye arada sahip çıktım,bir daha olmasın. Gece hayatım var benim, çocukla uğraşamam."dediği an gerçekten sinirlenmiş Cem'e doğru yürümüştüm. Atışmamızdan keyif almış gibi gülüyordu.
"Sevgilim" diyerek bana sarılması ile tepkisiz kalıp daha sonra bende kollarımı ona doladım.
" Seni çok özledim" demesi ile " Bende seni çok özledim" diyerek sarıldım.
Ona gülümsedim. Arkama baktığım an, Kürşat'ın gitmemiş olduğunu gördüm." Sen bekle burada ben üstümü değişip geleyim, kahvaltı edelim?" Diyerek aslında Kürşat'a sormak istediğim soruyu Cem'e sormuştum.
" Olur " demişti. Bende hemen eve girmiştim. Pencereden ikisine baktığım da birbirlerini öldürecek gibi bakıyorlardı. Hemen üstümü değişmeye çıktım, bir kot pantolon ve lacivert düz bisiklet yaka tişört giymiş saçlarımı topuz yapmıştım. Hava çok sıcaktı ve makyaja gerek duymamıştım. Evden çıkmadan Kürşat'a mesaj attım.
" Sevgilim ne olur böyle yapma inan herşey daha zor oluyor. Seni çok seviyorum unutma bunu asla."yazıp göndermiş telefonumdan mesajı silip evden çıkmıştım.
Cem bana döndüğü an arabanın kenarına gelmiş açması ile binmiştim. Bizim gitmemiz ile Kürşat da gitmişti." O adam neden sen çıkana kadar bekledi, dün neredeydin?"
"Dün çok sarhoştum. Siz kürşatla kavga ettiniz ve o beni çekiştirerek çıkardı. Kusmaya başladım, sonra başım döndü ve uyumuşum. Metelerdeydik beraber sabah da erkenden çıktık , Metehan eve bırak dediği için benimle geldi."
" Afferim güzel kızıma, sen çok zekisin. Eğer birşey söylemiş olsaydın orada ayakta durup bana bakmak yerine şu an toprakta olurdu."diyen Cem'e sen dokunamazsın diye bağırmak istiyordum.
"Şeyda ben senden gerçekten hoşlanmaya başladım. Beni bırakıp ona gidersen ne seni, ne onu ne de değerli arkadaşlarınızı yaşatmam. Sen benimsin. Benimle bir ailen, çocukların olacak. Şeydagül Gençoğlu olmayacaksın. Sen Şeydagül Yıldırım olacaksın. "
"Bu bir oyun ve nereye kadar gidecek bilmiyorum. Sen beni sevsen de ben seni asla sevmeyeceğim Kürşat olmasa onun hayatı olmasa şurada seninle aynı havayı solumayı bırak sen bana bir kilometre yakın olamazsın. O yüzden şansını zorlama ve bir gelecek düşünmek senin aptallığın olur."
" Kes sesini."
" Doğruları söylüyorum sana. Asla seninle bir gelecek düşünmüyorum."
" Beni sevmek zorundasın, onu unutacaksın. Sana acıdan başka ne verdi lan o adam? Seni ağlattı durdu hala neden ısrarla o. Ben bir dediğini iki etmem senin, neden Kürşat hala neden lan! Nedennn!"
Sinirlendikçe hızlanmaya başlayan araba ile korkmaya başlamıştım. Kaza yapabilirdik 200 ile gittiği arabadan ikimiz de sağ çıkamazdık.
" Cem yavaşla beni korkutuyorsun. Gidelim kahvaltı edelim, orada konuşalım." Gerçekten çok uzak ve soğuk bir kahkaha attı.
" Gerçekten mi korkuyorsun? Bu arabayı bu hızla Kürşat denen herifin kullansa korkmazdın dimi? Sana seni sevdiğimi söylediğim halde neden benden korkuyorsun,neden bana güvenmiyorsun? "
" Hız yapma korkuyorum dedim, kendinde değilsin şu an hadi durdur arabayı dur. Bak ikimiz de sağ çıkamayız bu arabadan bu hızla. Hadi artık dur."
" Beni sevdiğini söyle duracağım."
" Seni sevmiyorum durdur şu arabayı."
"Beni sevdiğini söyle yoksa bu arabada ikimiz de ölürüz."
Sessiz kalmak daha mantıklıydı.Konuşursam herşey tehlikeye giriyordu. Allah kahretsin Kürşatı dinleyip hiç yanından ayrılmamalıydım. Telefonundan birini arayıp konuşmaya başladı ve onu dinlemeye başladım.
"1 saat sonra ya bir nikah ayarla hemen. Şeydagül ve Cem hemen bir saate oradayız."
"Nikah falan olmayacak durdur şu arabayı Cem! " Diye son gücümle bağırmış boğazlarım sızlamıştı. Durmaya niyeti olmayan ve nikah salonuna doğru yol alan Cem ile gözümü karartıp el frenine asıldık.
Acı bir fren sesi kulakları sağır edecek kadar öterken araba kayıp takla atmıştı. Emniyet kemerim takılı olduğu halde, kafamı ön cama çarpmıştım. Cem de emniyet kemeri takılı olduğu için henüz bayılmamıştı, araba ikinciye takla atarken Cem'in sözlerini duydum." Beraber öleceğiz güzelim, bu dünya da değil diğer dünya da beraber olacağız."diyerek gülüyordu. Kafamı yan cama çarpmış ön cam parçalara ayrılmış araba aralıksız takla atıp yokuş gibi bir yerden yuvarlanmaya başlamıştı. Kırılan camın karnımda bir yere saplandığını her araba taklasında daha fazla yardığını hissediyordum. Belki de bu sondu. Bugün son kez sevdiğimi görmüş ona sevdiğimi söylemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ ADAMIN KÜÇÜK KIZI (BİTTİ)
Jugendliteratur"BUZDAN KALBİ TEKRAR HAYATA DÖNDÜRDÜN KÜÇÜĞÜM." Yazım tarihi : 21.03.2016 Bölümler tamamen şahsıma aittir. Çalıntı yoktur. Kitabın bazı bölümlerinde ki yanlışlıklar vardır. Bazı bölümler düzenleniyor.