Multimedya Giray.
Hafif bir ürpertiyle uyandım başucumdaki lambayı açıp gözlerimi ovuştururken saate baktım. 05.56ydı. Hava henüz tam aydınlanmamıştı ama ilk baharda olduğumuzdan kapkaranlık da değildi. Gözümün önüne düşen birkaç saç tutamını elimle kulağımın arkasına sıkıştırıp yataktan kalktım. Son birkaç gündür ilaçların etkisiyle çok fazla uyuduğumdan olsa gerek uykulu hissetmiyordum.
Salona girdiğimde bir ürperti daha hissettim kafamı çevirip baktığımda balkon kapısının açık olduğunu gördüm, evim 3. kattaydı ve tırmanmak için fazlasıyla yüksekti. Bunu düşünürken bile içime yayılan panik duygusuna engel olamadım o anki telaşla nasıl fark ettim bilmiyorum ama mutfaktan gelen kahve kokusu beni kendime getirdi. Panik kendini geldiği hızla rahatlamaya bırakırken Ecenin geldiğini anladım, muhtemelen Kaan'la tartışmıştı eve dönemediğinden yine buraya gelmişti. Bunları düşünürken çoktan mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştım. Mutfağa girerken konuşmaya başladım.
'Ece neden uyandır....' Cümlemi tamamlamamı engelleyen bana bakan bir çift tanıdık, orman yeşili gözdü.
Yapabileceğim en olası şey sanırım çığlık atmaktı. Ama atmadım, neden bilmiyorum. Sadece mutfak kapısında dikilmiş ona bakıyordum. Yüzünü doğru düzgün hatırlamasam da bu gözleri unutmam mümkün değildi. İşin ilginç yanı bu saatte evime zorla girmiş katil olma ihtimali olan ve mutfağımda masama dayanmış gayet rahat şekilde en sevdiğim kupamdan kahve içmekte olan bu adam bende dehşet duygusu uyandırmamıştı tabi ki korkmuştum ama merak duygusu daha fazlaydı. Yine de bir yandan en yakındaki kesici alete kaç saniyede ulaşırım diye düşünüyordum. Dışardan bakan biri içinse sanki ben onun evine zorla girmişim izlenimi bırakabilecek kadar rahat görünüyordu.
Ortamdaki sessizlik gittikçe uzamaya ve zaten garip olan durumu daha da garip hale getirmeye başladı. Bir anda koridordan yeşil bir ışık eşliğinde dans eden uzaylılar gelse garipsemezdim. Sonunda sıkılmış olacak ki 'Konuşmamız lazım' dedi.
Masadaki oyunumuza devam ederken daha doğrusu kendi oyunuma devam ederken -kaç saniye göz kırpmadan birbirimize bakabileceğimizi sayıyorduk sanırım- ne olacaksa olsun deyip konuşmaya başladım. Ama geçen sürede ne kadar yakışıklı ve sert göründüğünü kavramıştım. Kumral saçları, derin yeşil gözleri, biçimli dudakları, köşeli sert çenesi vardı.
'kimsin sen ve evimde ne işin var'
'balkonu kontrol etmeliydin'
'ne' Tamam kafamda milyon tane cevap kurgulamıştım ama hiçbiri bu değildi.
'balkon kapısını kilitlemeden önce balkonu kontrol etmeliydin'
'y..yani sen hep ordamıydın?' Tamam bu sürpriz olmuştu.
'evet, merak etme sizi gözetlemedim'
'çok rahatladım, sen manyak mısın? Ne işin var evimde. Kapıdaki polislerin buraya gelmesini istemiyorsan git burdan.' Az önce dehşete düşmedim mi dedim. İşte şimdi düşmüştüm. Sesimin yükselmesini umursamadan konuştu.
'ordan kötü adam benmişim gibi mi gözüküyorum. Unutma seni ben kurtardım. Şimdi de seni korumak için burdayım ve takdir edersin ki yanında olmadan yapamam'
'Neden, kimsin sen bir çeşit ajan falan mı? Evime nasıl girdin?'
Biliyorum ajan fikri çok saçmaydı. Ama o kadar şaşkındım ki ben Ninja kaplumbağalardan Rafael dese 'pizza kalmıştı akşamdan getiriyim mi' derdim.
'Benim kim olduğumun bir önemi yok. Evine sen gelmeden önce girmiştim, sen uyuyunca da balkon kapısını açıp içeri girdim. İnan bana balkon kapını açmak hiç de zor değil. Asıl konumuz ben değilim'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatta Kal
Teen FictionYapabileceğim en olası şey sanırım çığlık atmaktı. Ama atmadım, neden bilmiyorum. Sadece mutfak kapısında dikilmiş ona bakıyordum. Yüzünü doğru düzgün hatırlamasam da bu gözleri unutmam mümkün değildi. İşin ilginç yanı bu saatte evime zorla girmiş k...