Bölüm7*

19 1 0
                                    

Giray'dan;

Arkadaşını uğurlamak için ayağa kalktığında şüphelenmiştim ama artık emindim. Kırmızı yanakları, gözlerime odaklanamayan gözleri her an her an kahkaha atacakmış gibi seğiren dudaklarıyla kesinlikle sarhoş olmuştu. Hıçkırışı kesinlikle keyifliydi. Gözlerimi kısarak sarhoşluk derecesini değerlendirdim çünkü umuyordum ki onu yatağa taşımak zorunda kalmazdım. Ne yaptığımı anlamış gibi suçlu bir ifadeyle başını yere eğdi sonra hiç beklemediğim bir şey yapıp kahkahalara boğuldu. Kahkahası müzik gibi geliyordu kulağa ama şuh bir kahkaha değildi. Bunu bilerek yapmıyordu. Emindim çünkü yapacak durumda değildi bir. İkincisi de öyle bir kız değildi.
"Ne bakıyorsun öyle yiyecekmiş gibi be."  deyip ifadesini sertleştirmeye çalıştı. Beceremeyince omuz silkip salona yürüdü. Hiç ses çıkartmadan peşinden gittim. Yere hiç de sağlam basmıyordu keza.

Beni şaşırtarak kendini salondaki koltuğa atabildi. Karşısındaki kanepeye geçtim. Bir şey demememin nedeni şaşkınlıktı sanırım. Açıkçası Ceren gibi bir kızdan daha yeni tanıdığı biri evinde kalırken sarhoş olmasını beklemezdim. Ne düşündüğümü anlamış gibi ayaklarını bana defalarca yapmamamı tembihlediği şekilde masaya uzatıp konuşmaya başladı.
"Ben aslında pek içki içmem. Yani pek dayanıklı değilim ama neden yaptım bilmiyorum."
Bunu söylerken parmaklarıyla oynuyordu. Utanınca bunu yaptığını fark ettim. Sinirlenince de saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıyordu.

"Sanırım biraz benim de hatam ikinci kadehi ben doldurdum." dedim.
Kafasını kaldırıp bana odaklandı. Suçlu hissetmesine gerek yoktu. Ama gözlerinden hüzün geçti bunun yerine.
"Seninle alakası yok sadece her şey gerçek gibiydi masada. Gülüşmeler, sohbetler. Bir an böyle bir sahnenin gerçeğini yaşayabilecek miyim? diye düşündüm." Gözlerini tekrar ellerine indirdi. Çaktırmamaya çalışsa da gözlerinin sadece ağladığı zamanlarda ya da güneşte olduğu gibi açık bir kahveye döndüğünü ve üzerlerinin parladığını gördüm.

Ne yaptığımı çok düşünmeden yanına oturdum. Yüzüme bakmadı. Gözlerini odak noktasından uzaklaştırdığı an ağlayacağını biliyordu. Çenesinden tutup yavaşça kendime çevirdim. Bu sefer gözlerini kapattı. Kapattığı anda sol gözünden bir damla özgürlüğüne kavuştu. Baş parmağımla gözyaşını sildim. En son kız kardeşimin göz yaşlarını sildiğimi hatırladım o anda. Yine de kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.
"Sen de bana hiç güvenmiyormuşsun be kızım. Ne kadar sürer bilmiyorum ama o masada arkadaşlarınla oturup güleceksin. Hem de yanında gerçek bir sevgiliyle."
Kafasını kaldırıp akşam üzerini andıran gözleriyle bana bakınca doğru yolda olduğumu anladım.
"Gerçi senin bu sümüklü halini gören kimse seninle olmaz ama olsun."

Önce yalandan gücenmiş görünse de gözlerinden muzip pırıltılar geçti. Sonra kendini tutamayıp kıkırdadı. Ben rahat bir nefes alırken başını geri çekip çenesini elimden kurtardı.
"Sensin sümüklü. Beni sevecek kişi de sümüğümle sevsin ayrıca." diyerek burnunu çekti. Ellerimi teslim olurcasına kaldırıp "Tamam değilsin sümüklü. Sarhoşsun ama biraz."
"Öyleyim dimi? " dedi ciddi ciddi sorarcasına. Sonra cevap beklemeden, "Tatlı yiyelim mi Giray?" dedi. Aaları uzatarak. Yanında ben olduğum için cidden şanslıydı. Kafama "Ceren'in dışarda sarhoş olmasına izin verme." notunu aldım. Sonra o kadar uzun süre beraber olmamıza gerek kalmayacağı geldi. Kaşlarım çatılırken Ceren'in tekrar adımı-aynı şekilde- seslenmesiyle kendime geldim. Daha fazla Giray demesine fırsat vermeden "Ben mutfaktan bir şeyler ayarlarım."  gibi bir şeyler mırıldandıp kalktım. Mutfağa varınca önce bir bardak su içtim. Kendime anlam veremedim sonuçta burda kızın hayatını kurtarmaktı olay. Hayatını kurtardıktan sonrasını düşünmek ne anlama geliyordu? Dolaptan gündüz marketten aldığımız hazır tatlılardan bir paket çıkartıp bir tatlı kaşığıyla beraber salona geçtim.

Tatlıyla kaşığı Ceren'e uzattım  ama o almak yerine ellerini arkasına saklayıp "Sen yedir." dedi. Bir elimle burun kemerimi sıkarak sakin kalmaya çalıştım. Zaten oturuşuna dikkat etmediği için yukarı sıyrılarak baldırlarını açıkta bırakan eteğine  bakmamak için kendimle savaşıyordum. Tatlıyla kaşığı masaya koyup baba edasıyla başında dikildim.
"Önce üzerini değiştirmen gerek." dedim. Yine bacaklarına bakmamak için kendimi zorlayarak. Oysa üzerinde ne olduğunun yeni farkına varmış gibi kendini süzdü. Sonra önemi yokmuş gibi omuzlarını silkip ayağa kalktı. Oturduğundan beri alkol daha fazla kanına karışmış olmalı ki ayakta dahi duramıyordu. En başta onu yatırmadığım için kendime kızıp odaya kadar yürümesine yardım ettim. Odaya girdiği gibi elbisesinin fermuarını açmaya başlayınca kendimi dışarı zor attım.

Ayıkken nasıl biriyse sarhoşken tam tersi olmuştu sanki. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalışırken içerden bir yuvarlanma sesi geldi. Benim seslenmeme kalmadan içerden "İyiyim." diye seslendi nefes nefese. Düşenin o olduğunu anlamamak için salak olmak lazımdı. Neredeyse 10 dakika boyunca kapıda bekledim. Artık çıkması gerektiğini düşünürken o da kapıyı açtı. Tam bu da aradan çıktı derken. Üzerine baktım. Pijamanın önünü arkaya giymişti. Üstelik "Bunun önünde tavşan yok muydu?" diyerek önüne bakıyordu. "10 dakikadır tavşanı mı arıyorsun odada."
Bakışını görünce öyle yaptığını anlayıp sorduğuma da pişman oldum. İki kolunun ucundan tutunca o da kollarını içeri çekip işimi kolaylaştırdı. Mümkün olduğunca az temas ederek pijamayı üzerinde döndürdüm. Lanet tavşanı görünce öyle bir gülümseme oluştu ki dudaklarında tavşanı ayağını denk al diye uyarmak istedim. Giray kendine gel oğlum zaten işler karışık diye kendimi ikaz edip kollarını pijamanın kollarından çıkarmasına yardım ettim. Tamam diyerek derin bir nefes verdim. Kazasız belasız atlatmıştık. Tavşan bile mutluydu anasını satayım.

Salondaki koltuklara oturduktan sonra belki yedirme mevzusunu unutmuştur diye ümit ederken Ceren tatlıyla kaşığı elime tutuşturup yanımda bağdaş kurup bana döndü. Saçları üzerini değiştirirken açılmış ve dağılmıştı. Sarhoşluğun güzel kırmızılığı yanaklarında duruyordu. Yavaşça tatlı paketini açtım. "Yedikten sonra uyuyacaksın." diyerek önceden şartımı koydum. O da yalandan esneyerek kabul etti bunu. Şu an ne kadar sevimli ve güzel olduğunun farkında mıydı acaba? Gerçi hiçbir zaman farkında değil gibiydi. Başımı sağa sola sallayarak bu düşünceleri silkeledim. Kaşığa mümkün olduğunca çok tatlı alıp-bu iş ne kadar çabuk bitse o kadar iyiydi- uzattım. Tatlıyı yediği anda yine güzel gülümsemelerinden biriyle ödüllendirdi beni. Dudağının kenarında kalan çikolatalı pudingi de  yalayarak temizledi. Bu sırada gözlerinin kapalı olması o an iyi olan tek şeydi sanırım çünkü bir kaç saniye şaşkınlık ve şehvetin yüzümden okunabileceğine hayatım üzerine bahse girerdim. Tatlının geri kalanını yedirmek bir nebze daha kolaydı çünkü dersimi almıştım. Kaşıkla ağzını bulacak kadar bakıyordum sadece çünkü devamında bakmam akıl sağlığım için pek yararlı değildi. Beğendiğini belli eden birkaç mırıltıya da katlanınca kendime bir madalya yaptırmaya karar verdim. Allahtan konuşmuyordu çünkü konuşurken ona bakardım. Tatlı bittikten sonra boş paketi ve kaşığı masaya bırakıp hızla yerimden kalktım.

"Tamam. Artık uyku vakti."
İtiraz edecekse de cesaret edemedi. Birkaç düşme tehlikesi atlatsa da yardımımla yatağa varabildi. Sanırım bu odasına ikinci girişimdi. İlkinde kabus görüp astım krizi geçirmişti. Onu yatağa yaptırdıktan sonra üzerini örttüm. Doğrulmadan geçen 2 saniyede bir şekilde yanağımı öptü yavaşça. "Ah be kızım ne kadar tehlikeli sularda yüzüğünü bilsen." diye homurdanarak doğruldum. Oysa beni duymamış gibi
"Ölmeme izin verme." dedi. Kaşlarım refleks olarak çalışırken. "Vermeyeceğim." dedim kararlılıkla. Vermeyecektim. Tavşan da şahidimdi artık. Teşekkürler diye mırıldanarak arkasını döndü ve gözlerini kapattı. Sessizce ışığı söndürüp çıktım odasından.

Aynı anda 5 kişiyle kavga etsem anca bu kadar yorulabilirdim sanırım. Konrtolümün sınırlarını görmüştüm adeta. Şimdi asıl sorun bunları hatırlayıp hatırlamayacağıydı. Bunun yarının sorunu olduğuna karar verip evin alarm sistemini aktif hale getirdim. Uykum vardı ama soğuk bir duş önceliğimdi. O adam bu kıza elini süremeyecekti ama bu kız bir adamı delirtebilirdi. Nazik karakterinin altında daha neler saklı merak ediyordum. Sarhoş hali bile başka biri gibiydi. Düşüncelerimin yine ona kaydığını farkedince vakit kaybetmeden kendimi duşa attım.

Bölüm biraz kısa oldu ama Giray'ın ağzından yazdığım şeyleri çok sevdiğim için kısa da olsa yayınlamak istedim. Yorumlarınızı bekliyorum.

Hayatta KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin