Bölüm 6*

39 2 0
                                    

Arkadaşlar uzun bir aradan sonra bölüm yazdım. Beklediğim ilgiyi görmediği için hikayeye devam etmeyi düşünmüyordum ama okuyan bir kişi bile olsa benim için önemli açıkçası. İyi veya kötü yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkürler.

Multimedia ;Giray

Sabah 9 gibi çekiç ve matkap olduğunu tahmin ettiğim seslere uyandım. Önceki gün alarm için konuştuğumuz adamların gelmiş olabileceğini tahmin ederek önce odada işlerimi halledip üzerime kot ve bir tişört geçirip odadan çıktım.
Koridora döndüğümde ustanın eğilmiş bağlantı kablosunu takmaya çalıştığını Giray'ın da yanında dikilip bir şeyler söylediğini gördüm. İkisine  de ithafen
'Günaydın, kolay gelsin.' dedim.
Onlar da günaydın diye cevap verince kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim. Yirmi dakika sonra çayın altını kısıp tekrar koridora çıktım. O sırada ustanın çantasını topladığını fark ettim. Tahminimden kısa sürmüştü.
'Kahvaltı hazır. Buyrun.' diye seslendim.
İkisi de bana dönerken usta 'Yok yenge ben kaçayım. Başka bir yere de uğramam gerekiyor.' dedi.
Yenge lafını duymazdan gelerek peki anlamında başımı sallayıp mutfağa döndüm. Adama açıklama yapacak halim yoktu. Her şey zaten garipti. İnsan sanırım bir yerden sonra umursamıyor bunları diye düşünürken çayları doldurdum.
Giray da gelip oturunca kahvaltımızı sessizce yaptık.
'Akşamki yemek için alışveriş yapmam gerek.' diyerek sessizliği böldüm tabakları makineye yerleştirirken. Giray telefonuyla oyalanıyordu o sırada. Kafasını tamam anlamında sallayıp işine döndü.
İşimi bitirip Ece'yi aradım ve akşam yemeğine beklediğimi söyledim o da muhtemelen bu fırsatı bekliyordu hemen tamam dedi. Daha sonra dışarı çıkmak için hazırlandım. Portmantodan ceketimi alırken içeriye 'Ben çıkıyorum.' diye seslendim. Ben onay cümlesi beklerken Giray'ı karşımda buldum.
'Ben çıkıyorum mu? '
' Evet. Artık böyle söylenmiyor mu? '
Cevap vermeden Portmantodan ceketini alıp telefonunu cebine attı.
'Senin gelmene gerek yok zaten yakın market. Hem gündüz vakti her yer kalabalık.'
'Sus da yürü be kızım.' diyerek kapıyı açtı. Geçmem için kenara çekildi.
'Keyfin bilir. Poşetleri taşırsın.' diye mırıldanarak geçtim aralıktan.
Açıkçası bu her yere beraber gidelim olayından hoşlanmamıştım. Yıllardır yalnız yaşayan biri için zaten kolay değildi bir de onu sürekli benimle gezmek zorunda bırakmak kötü hissettiriyordu. Bunu çok da takmamaya karar verdim marketten içeriye girerken.
Ben sebze alışverişi yaparken Giray birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakınsam da tehlikede olanın o değil ben olduğumu kendime hatırlatıp sebze seçmeye devam ettim. Gerekli her şeyi market arabasına atıp ilerledim. Bir yandan da cebimden telefonumu çıkartıp Giray'ı aramaya karar verdim. Ekrana bakarken arabanın aniden durmasıyla ben de arabaya toslayıp durdum. Kafamı kaldırınca Giray'ı elinde muhtemelen hayatım boyunca görmediğim çok abur cuburla dururken gördüm. Hepsini market arabasına atmasını izlerken konuşmaya başladım.
'Giray bunlar ne? Yemeklerimi protesto ediyorsan çok kırılırım bak.' diyerek elimi yalandan kalbime götürdüm. Giray bana 'çok komik' temalı olduğunu düşündüğüm bir bakış atıp arabayı önüne çekip ilerlemeye başladı. Ben de mecbur telefonu cebime atıp onu takip ettim. Gerekli her şeyi aldığımızı düşünüp kasaya ilerlerken Giray bir iki saniyeliğine yine kaybolup elinde iki  tane kupayla geri geldi. Bir yandan malzemeleri kasaya koyarken elindekini anlamlandırmaya çalıştım. En son pes edip 'Bunlar ne?' diye sordum.
'Ece sevgili olduğumuza inansın diye' deyip omuz silkti ve kupaları kasaya koydu. Kasiyer kız konuştuğumuzu duymadığından olsa gerek kupaları çok sevimli bulduğunu belli eden bir gülümsemeyle ikimize baktı.
Kupalar bende de gülme isteği yaratmıştı ama sevimli oldukları için değil çok komik oldukları için. Beyaz kupaların üzerinde iki tane karakter vardı ve aşırı saçma görünüyorlardı. Gülüşümü zor tutarak Giray'a kısık sesle 'Ece bunları kendi rızamla aldığıma inanırsa muhtemelen evi senin üzerine yaptığıma da inanır.' diyerek fikrimi belirttim. Giray biraz bozulsa da omuz silip aldıklarımızı poşetlemeye başladı. En azından bir çaba göstermişti hakkını yememek lazımdı. Beni tanımadığı için bu tarz şeylerden hoşlanan bir kız olduğumu düşünüyor olabilirdi. Bunun için onu suçlayacak değildim. Beraber market poşetleriyle marketten çıktık. Arabayı almama taraftarı olsam da şu an Giray'a ısrar edip arabayı aldığı için minnettardım.
Eve geldikten sonra salonda birer kahve içip televizyondaki saçma programı izledik. Giray'ın gündüz kuşağıyla alakalı söylediklerine hak veriyorken üzerimde bakışlarını hissettim. Ona dönüp ne var? anlamında tek kaşımı kaldırdım.
'Dün sabah arkadaşınla alakalı mevzu patladığı için konuşamadık. Nasıl hissediyorsun?'
Neden bahsettiğini anlamıştım cümlenin bu kadarıyla. Aslında kendime de çok açmadığım bir konuydu bu. Konuşmak istediğimden emin değildim. Daha önce ölüm korkusunu bu kadar net hissetmemiştim sanırım. Ölümden ziyade ölmeden önce yaşayabileceklerimdi sanırım beni korkutan. Yaşadıklarım çok fazlaydı bir yandan isyan etmek istiyordum. Yeterince çekmemiş miydim? Bedel ödememiş miydim? Aklıma abisine sarılıp anne diye ağlayan 12 yaşındaki kız geldi. Sonra eniştesinden dayak yediği için yastığa sarılıp sessizce ağlayan kız geldi gözlerimin önüne. Haksız olduğu halde babasına onu korumadığı için öfke duyan kız geldi.
Ne için savaşıyordum? Kim için hayatta kalmak istiyordum? Kendim için belki ama yaşadığım hayatta o kadar yalnızdım ki. Değer mi? diye sormaya cesaretim yoktu. Çünkü kendime vereceğim cevaptan korkuyordum. Savaşacak gücüm yoktu ki zaten. Umudum da yoktu keza. Biraz daha izlemediğim televizyona bakarsam ağlayacağıma emindim. Bundan da sıkılmıştım artık. Giray'ı ne kadar tanıyordum ki onun tesellisi bana iyi gelecekti.
'Ben yemek hazırlamaya gidiyorum.' diyerek Giray'ı sorusuyla başbaşa bırakıp kalktım ve bir şey söylemesine fırsat vermeden mutfağa geçtim. Peşimden gelmemesini umuyordum. O da anlayış gösterip gelmedi. Düşünmemek için telefonumdan bulabildiğim en sert rock parçasını açıp yemeği hazırlamaya koyuldum.

2 saatlik bir süre sonunda fırında et yemeğimin pişmesine az kalmıştı pilavın altını kısıp demlenmeye bıraktım. Kol saatimi kontrol edip Ece'nin gelirim dediği saate 15 dakika kaldığını fark ettim. Son kez her şeyi kontrol edip koridordan odama geçtim. Üzerime şık sayılabilecek siyah kısa kollu bir elbise giyip saçlarımı tepeden dağınık topladım. Aslında makyajlık bir durum yoktu gelen çocukluk arkadaşım Ece'ydi ama bu yemeğe önem vermiş görünmek iyi bir izlenim bırakır diye düşünüyordum. Bir de kendimi daha iyi hissedeceğimi düşünüp hafif bir makyaj yaptım. Kapıdan çıkınca koridorda odasından çıkan Giray'ı fark ettim. Eş zamanlı olarak birbirimizi süzdük. Altına koyu renk bir kot pantolon üzerine de açık mavi bir kot gömlek giymiş dağınık saçlarını elleriyle düzeltiyordu. Onun da benim kadar bu akşama önem verdiğini bilmek iyi hissettirdi. Sonuçta onun arkadaşı değildi gelen.
'Güzel olmuşsun.' dedi. Tebessüm edip cevap verdim.
'Sen de öyle. Yani güzel değil de.. ' diye açıklamaya girişirken kapının zili ötmeye başladı. Giray'ı ve sırıtan ifadesini geride bırakıp kapıya ilerledim. Açmak için uzandığım anda Giray da elime uzanıp avucunun içine aldı. Kafamı çevirip ona baktım ama sanki yaptığı dünyanın en normal işiymiş gibi rahat göründü. Derin bir nefes alıp durmadan öten kapıyı açtım. Ece'nin gülümseyen yüzünü görünce bir nebze daha rahatlamıştım ki konuşmaya başlayınca tekrar eski halime döndüm. Bir insana kapıyı açtığınızda ilk söyleyeceği şeyin
'Derin bu kapı neden bir saatte açıldı. Bir şeyi bölüyorum umarım.' olmasını beklemesiniz. Üzerine birkaç imalı bakış atıp içeri girdi Ece. Bana sıkıca sarılıp Giray'la da selamlaştıktan sonra elindeki şarabı elime tutuşturp salona geçti. Giray'ın bana 'Bu kız deli dimi? Doğru söyle.' diye fısıldamasını onu dirseğimle dürtüp salona gönderip böldüm. Mutfağa gidip herşeyin hazır olduğunu teyit ettikten sonra salona geçip Giray'ın yanına Ece'nin karşısına oturdum.
'Nalan Teyzem nasıl?'
'Valla çok kırgın ve kızgın Derin'ciğim. Gelmiyor aramıyor diye hayıflanıp duruyor. E ben de dedim kendisi meşgul diye.' dedi eğlendiğini belli eden bir tonda.
'Ece!' dedim uyarıcı tonumla ama pek etkili olmadı.
'Derin güldüğüme bakma ben cidden çok kırgınım sana. Bu fasulye sırığını basmasam Allah bilir ne zaman haberim olacaktı.' Dedi Giray'ı işaret edip. 'Pardon enişte.' diye de ekleyip bana döndü. Giray muhtemelen Ece'nin deli olduğuna tamamen inanmış olacak ki kafasını sağa sola sallamak dışında tepki vermedi.
'E affettireceğiz kendimizi kızım. Fırında mantarlı et yaptım sen seviyorsun diye.'
Ece ne kadar yelkenleri suya indirmemek için uğraşsa da gözlerindeki pırıltılı yakalamıştım bir kere. Giray da fark etmiş olacak ki
'Artık sofraya geçelim mi? Ben kurt gibi açım.' diyerek ayaklandı.

Yemekleri servis ettikten sonra birer kadeh de şarap doldurdum. Muhtemelen benim ilk ve son kadehimdi. İçki konusunda güvendiğim son insan kendimdim. Ayıkken ne kadar akıllı ve sakinsem içince tam tersi oluyordum.
Sohbetle geçen yemek sırasında Ece'nin Giray'a giderek alıştığını fark etmiştim. Aile işini yaptığını öğrendiğinde gözleri parlamış bana 'iyi yere kapak attın zilli' bakışı atmıştı. Kadehimin bittiğini fark etmeden Giray ikinciyi doldurdu.
Ece 'Enişte sen ne yapıyorsun. Uyuyan devi uyandırma bence.' deyince ne kadar kaş göz etsem de çenesini kapatmadığı için Giray bana döndü anlamak istercesine.
'Ece işte ehehe' diyerek geçiştirdim. Yemeğin sonunda oldukça keyifli geçtiği için mutluydum. Bir kısmı da ikinci kadehten olabilirdi emin değildim.
Ece 'Ben kalkayım Nalan Sultan pencereye kamp kurmuştur.' diyerek ayaklandı.
Onunla beraber biz de ayaklandık başım dönse de çaktırmadan kapıya kadar Ece'ye eşlik edebildim. Kalması için ısrar etsem de okulu bahane edip kalmadı. Bunun doğru olmadığını ikimiz de biliyorduk halbuki daha önce burda ne kadar kaldığını sayamazdım bile. Yine de sesimi çıkarmadım. Kapıyı kapattıktan sonra sırtımı kapıya yaslayıp arkamı döndüğümde ev daha bir renkli geldi gözüme. Derin bir nefes verirken Giray'la gözgöze geldim. Şüpheli bakışıyla karşılaşırken ağzımdan çıkan bir hıçkırığa engel olamadım.

Hayatta KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin