Ceren'den
Başımdaki ağırlığı henüz uyanmadan hissedebiliyordum. Gözümü açtığım anda midemdeki kasılma yüzünden yataktan fırladım ama bu hareketime iki saniye sonra pişman oldum. Kafamın içindeki sarkaç birkaç noktaya çarpmış gibi beynim zonkladı. Kendimi biraz toparlayınca banyoya daha yavaş hareketlerle ilerledim. Uzun sürmeden midemde ne varsa klozete boşaltmıştım. Ki pek bir şey yoktu. Biraz kendime gelmek için yüzümü yıkadım ama pek faydası olmadı.
Aynada kendime bakarken önceki akşamın bütün anıları beynime doldu. Kafamı lavabonun kenarına vurup oracıkta bu utancı bitirmek istiyordum ama hem başımdaki ağrı hem de ani bir harekette atağa geçeceğinden emin olduğum midem beni engelledi. Benim de lanetim buydu işte. Ne kadar içersem içeyim ertesi gün bütün rezilliklerimi hatırlıyordum. Lisedeyken Ece'nin gazına gelip gittiğim yıl sonu partisinde olay çıkarıp birilerini dövmem ardından sahneye çıkıp özür mahiyetinde dövdüğüm kızlara şarkı armağan etmem dün gibi aklımdaydı. O yüzden dün geceyi ölene kadar unutamayacağımı biliyordum.Utanmak için fazlaca zamanım olacağını bildiğimden bu kısmı erteleyip banyoya girdim. Duştan çıktıktan sonra bir nebze daha iyi hissediyordum ama acilen bir şeyler yiyip ağrı kesici içmem gerekiyordu. Giray'la karşılaşma fikri tüylerimi diken diken etse de ağrı katlanılacak gibi değildi. "En kötü ihtimal hatırlamıyorum derim ya." diye kendimi avutmaya çalışsam da içimdeki daha zeki olan Ceren "He o da salaktı." diye cevap verdi. "Of sus her şey senin yüzünden." diyerek ağzının payını verdim ve planıma sadık kalmaya karar verdim.
Üzerime bir eşofman takımı giyip usulca salona ilerledim. Giray'ı balkonda kahve ve sigara içerken görünce ne kadar geç olursa o kadar iyi diye düşünerek mutfağa geçtim. Kahvaltı hazırlayacak halim olmadığı için bir tabağa mısır gevreği ve süt koyup yemeye karar verdim.
Ben mutfak masasında gevreğimi yiyip kendi kendime söverken Giray temkinli adımlarla mutfağa girdi. Bir bakışta onun da hatırlayıp hatırlamayacağımı merak ettiğini anladım. Kendinden emin çıkarmaya çalıştığım ama aslında tedirgin çıkan sesimle
"Günaydın." dedim.
"Günaydın ayyaş nasıl hissediyorsun?" dedi gayet eğlenerek ve masada karşıma geçti. Hiç çaktırma kızım ne kadar uzun sürebilir ki?
"Evet biraz abartmışım sanırım hiç hatırlamıyorum gerçi."
Sakince gülümsedim.
"Hatırlamıyor musun?" dedi emin olamayarak.
Omuz silkip başımı iki yana salladım.
Gamzelerini gözüme sokar gibi gülümseyip masada duran meyve tabağından bir elma aldı.
"Hatırlamamana sevindim. Bu utançla nasıl yaşardın bilmiyorum."
Sözleriyle direk çatılan kaşlarıma bir durun be deyip sakince sordum.
"Ne yaptım ki bu kadar kötü?"
Ağzındaki elmayı çiğnerken cevap verdi.
"Nerden başlasam bilemiyorum. Beni öpmeye çalışmandan mı? 10 dakikada bir ağlayıp yine aynı sıklıkla kusmandan mı? Benim favorim ilanı aşk kısmıydı gerçi." dedi cidden favorisinin bu olduğunu düşünüyormuş gibi bakarak. Ağzım o şeklini alırken düşünmeden saydırmaya başladım.
"AA yalancıya bak. Gerçekten hatırlamıyor olsam süründüreceksin beni yani. Öpmekmiş, ilanı aşkmış. Dingil. Gülüyor bir de utanmadan. Gülme. Gülmesene ya." dayanamayıp omzuna vurdum.
Ağzında elma varken çılgınca gülmesinden mi yoksa benim vurmamdan mı bilmiyorum ama elma boğazına kaçmış olacak ki öksürmeye başladı. Bir kaç kez sırtına vurdum ama işe yaramayınca bi bardak su uzattım. Suyu içip sakinleşince bir iki saniye sessiz kaldı. Sonra aynı anda dünyanın en güzel ve en sinir bozucu kahkahasını attı. Kaşlarım direk çatılırken masadaki tabağımı alıp yıkamaya başladım. Bu sırada hala gülüyordu kendisi.
"Giray sen gülmeyi mi kesersin yoksa ben seni mi keseyim?"
"Tamam tamam sustum." dese de arada kıkırdamaya devam etti.
"Kızım sen de neden hatırlamıyorum diye yalan söylemeye kalktın ki?"
"Neden olabilir? Utandım herhalde." dedim lavaboya yaslanıp.
"O kadar da kötü değildi." dedi inanmayarak.
"PİJAMAMI TERS GİYDİM."
Yeniden gülmeye başlayınca onu mutfakta yalnız bırakıp salona geçtim.
Ecza dolabından bir ağrı kesici alıp içtikten sonra salona geçip televizyonu açtım. Kadın programlarından biri vardı ve normalde ilgimi çekemeyen şey aniden ilgi odağım oldu. Hatırlamamak istediğim şeyler vardı çünkü. Adama kendime tatlı yedirtmiştim yahu. Tabi ki Halime Teyze'nin eltisiyle kaçan kocası kadar kötü bir durum değildi bu ya da İsmail Amca'nın evlendiği kadının sonradan travertesti çıkmasıyla kıyaslanamazdı. Cidden mi İsmail Amca? İnsan sevdiğini evlenmeden tanıyamayabilir ama seninki biraz şov bence.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatta Kal
Teen FictionYapabileceğim en olası şey sanırım çığlık atmaktı. Ama atmadım, neden bilmiyorum. Sadece mutfak kapısında dikilmiş ona bakıyordum. Yüzünü doğru düzgün hatırlamasam da bu gözleri unutmam mümkün değildi. İşin ilginç yanı bu saatte evime zorla girmiş k...