Zengin bir iş adamının evine babam ve annemin yatılı çalışmasıyla zaten berbat olan hayatım dahada alt üst oldu.Üç gündür bu evdeyim ve hala alışamadım.Başkasının evinde her zaman diken üstünde yaşamaktan ölesiye nefret ediyordum.Babam şoför,annem ise ev işlerini yapan bir temizlikçiydi.Eski kaldıgımız willanın sahibi Faruk Bey iflas edince babam yeni iş arayışında burayı seçmişti.Daha eski yaşantıma bile yeni yeni alışıyorken buraya nasıl alışacaktım.Kendimi reklamlarda ki beş kavanoz yüz tl reklamında gibi hissediyordum,öylece degersiz,ucuz ve sıradan.Kendi evim hiç bir zaman olmayacakmıydı,kendi odam. Herzaman yabancı insanların çatıları altında yaşayan hizmetçi sıfatındamı yaşayacaktık.Evet bu benim kaderimdi sanırım.
Tek çocuk olmakta işin ayrı acı tarafı.Bir ablam veya abim olsaydı hiç fena olmazdı.En azından ordan oraya sürüklenirken dertleşecegim,bana destek olan birisi olurdu,fakat ne yazık ki yalnızdım.Adım İmer,on yedi yaşındayım.Babama göre uzun bir süre burada çalıştıktan sonra kendimize ait bir evimiz olabilirmiş.Taşındıgımız evin sahibi yüklü bir miktarda ücret verince bu imkan dahada inandırıcı geliyordu açıkcası,ama defalarca böyle söylenildigi için heyecanlanıp,umut edip sonunda yere çakılmak istemiyordum.Başkalarına muhtaç yaşamak bir zorunluluktu benim için artık.
Annemin seslenişiyle uzandıgım yataktan kalkıp mutfaga dogru ilerledim.Tahmin ettigim gibi yemek yapıyordu,annemin başkaları için çalışması beni deli ediyordu ama belli edip onu dahada fazla üzmeye gerekte yoktu.
"Efendim anne?"dedim bitkin sesimle.
"Kızım evin sahibinin oğlu almanyadan geliyormuş hazırlık yapıyorum."
"Ee"dedim devam etmesini beklerken
"Pasta yapıcam ama malzeme eksik iki dakika gidip alır mısın?"
Evden dışarı dahi çıkmak istemiyorken elalemin oğluna hizmet etmek yapacagım en son şey olmalıydı.
"Babam arabayla gitse alsa olmaz mı?"dedim sızlanarak.Ama hüsran!
"Baban Sedat Beyi şirketine götürmeye gitti kızım.Bende malum çalışıyorum hem market çokta uzakta degil."demesiyle nefesimi dışarıya üfleyip
"Tamam gidiyorum."deyip odama üstümü degişmeye gittim.Tabi odam diye sahiplenmem de dogrumuydu bilemiyorum.Mavi jeans altıma çekip üstüne beyaz t-shirt giyip aynanın karşısına geçtim.Solmuştum adeta ama özen göstermeye takatim yoktu hafif bir makyaj yapıp,convercelerimi giyip yola koyuldum.Dakikalardır nalet olası marketi
arıyordum ama hala hiçbir iz yoktu.Zenginlik kokan evler arasındaki sokaklarda nereye gittigimi bilmeden ilerliyordum.Yolda geçen yaşlı adama seslenerek
"Amca buralarda market varmış nerde biliyormusun?"
Yaşlı adamın tarifiyle sonunda bulabilmiştim.Sepetin içine gerekli malzemeleri yerleştirirken son olarak vanilya kalmıştı,oldugu bölüme ilerlerken son bir paket kaldıgını gördüm.Elimi uzatıp alacakken aynı anda bir elinde uzanmasıyla paket iki tarafındanda tutulmuştu.Önce paketi tutan ele sonra yüze dönünce gözlerim,benim yaşlarımda uzun boylu,açık teniyle uyumlu siyah saçları,gür kaşları altında koyu mavi renkte göz rengi etrafı uzun kirpiklerle çevrelenmiş,erkeksi sert yüz hatlarıyla oldukça kusursuz gözüküyordu.Elimdeki paketi çekmesiyle düşüncelerden uzaklaştım.Yüzüm sert bir ifadeye bürünürken
"Versene şunu!"dedim kızgınlıkla.İlk ben tuttum sonradan tutmasına rağmen kendisine verecegimimi sanıyordu.
Gözleri,gözlerim arasında gidip gelirken kaşlarını çattı.
"Bana bak zaten canım burnumda birde seninle uğraşmayayım"diye yanıtladı öfkeli ses tonuyla.Ardından arkasına dönüp ücreti ödedikten sonra çıkıp gitti.Ben ardından afallamış bakarken elimi sertçe alnıma vurup
"Lanet olsun!Ne biçim insanlar var hayvan herif!"diye yakındım.Şuan ona o paketi verdigim için aşırı derecede kendine kızgındım.
"O paketi napacaksın acaba bir yerlerine tövbe tövbe"diye söylene söylene kasiyer kıza ilerledim.
"Ya hadi alıyorsun biraz nazik olsana"
Kasiyer kızın "45 tl efendim"demesiyle düşüncelerimden uzaklaşıp cüzdanımdan ücreti çıkartıp ödedikten sonra evin yolunu tuttum.Mutfağa girip aldıklarım poşetleri sertçe tezgaha bırakıp
"Anne vanilya dışında herşey tamam."dedim.
"Tamam kızım zaten vanilyada varmış da noldu sana?"
Yüzüme sahte bir gülüş yerleştirip
"Bir şey olmadı anne.Yardıma ihtiyacın var mı?"dedim daha fazla üstelememesi için.Annemi tanıyordum bir şeyden şüphelenirse ögrenmeyene kadar içi rahat etmez.
"Yok kuzum sen geç içeri derslerine çalış yarın yeni okuluna başlıyorsun."bide o vardı öyle degil mi?Babamla dün yeni okuluma kayıt yaptırmıştım.Ne yalan söyleyeyim eski okulumdan çok daha güzeldi zaten nerde görülmüş devlet okulunun özelden iyi oldugu ama arkadaşlarımı şimdiden özlemiştim.Babamın tüm ısrarlarına ragmen beni özel okula kaydetmişti evin sahibi,benimde onun artık kızı oldugumu söylemişti.Aslında benimde pek gönlüm oldugu söylenemez ama babamın alın teriyle karşılıgını kat kat ödeyeceginden kuşkusuz emindim.Yeni okul,yeni hayat of of.Bir şey demeden odama girip yataga sırt üstü uzandım.Sabah göz kapaklarımı zorla aralayarak yataktan kalkıp banyoya ilerledim.Ellerimi yüzümü yıkayıp,mavi şort altıma üstünede salaş siyah bir t-shirt ile kombinledikten sonra aynanın karşısına geçtim.İnce bir eyeliner çekip gözlerime kalem sürdügümde mavi gözlerim dahada belirginleşmişti dudaklarımı renklendiricek kırmızı rujumuda hafif sürdükten sonra ayaga kalkıp boydan baktım kendime.Hazır oldugumu düşünerek sırt çantamı alıp dışarı çıktım.Babam beni bekliyordu arabaya binip yeni okuluma ilerledik.
"Evet geldik kızım."babamın sesiyle başımı dayadıgım camdan alıp yanagına öpücük kondurup
"görüşürüz baba."dedim.Mutlumuydum bilmiyordum.Heyecanlımıydım belki biraz.Arabadan inip yeni okuluma baktım.Merhaba yeni okulum!
Müdürün odasında sınıfımı ögrenip boş koridorlarda ilerliyordum.11/A yazısını görmemle kapıyı açıp içeri girdim.Ders hala başlamamış bir kaç ögrenci dışında digerleri kızlı,erkekli sıralara oturmuş kahkahalarla sohbet ediyorlardı.Devlet okullarını anımsatıyorlardı bana.Benim geldigimi önemsemiyor bırak görmemişlerdi bile.Boş gördügüm bir sıraya çantamı koyup oturdum.Kapının açılma sesiyle herkes yerlerine dagılırken içeri siyah kalem dizaltı etek,beyaz gömlek,kırmızı saçlarıyla yaptıgı topuz,orta yaşlarda biri girdi.Hoca oldugunu anlamamak için aptal olmak gerekiyordu.Başımda dikilen kıza bakınca sarı saçlı,beyaz teni üzerindeki çillerle tatlı bir yüz siması vardı.Kollarını çaprazlamış ayagıyla ritim tutarken
"Hey!orası benim yerim."demesiyle oflayıp bir şey demeden çantamı alıp kalktım sıradan.Erkekler yanlarına oturmam için boş yer ayarlasalarda aldırış etmeden son sırada yanlız oturan kıza dogru ilerledim.Sıraya oturup
"Merhaba"dedim içtenlikle.gülümseyerek
"Merhaba"dedi.Uzun sarı saçları açık ten rengi,deniz mavisi gözleri,kalın seksi dudaklarıyla ile çok güzel bir kızdı.Oturmuş pozisyonda olmasına ragmen Fizigi düşman çatlatacak kadar güzeldi.
"Ben kumsal."dedi gülümseyerek.
"İmer."dedim uzattıgı eli sıkarak.
"İmer,pek duydugum bir isim degil."dedi düşünceli ses tonuyla.
Omuz silkip"Hep öyle derler."
"Ama güzelmiş."dedi gülümseyerek.Samimi bir kıza benziyordu.Kapının sert açılma sesiyle tüm gözler gelen kişiye dönerken.Ben gördügüm kişiyle agzım iki büklüm olmuş gözlerim irileşmiş ona bakıyordum.
Bu oydu?burada ne işi vardı?aynı okuldamıydık yani.Markette tartıştıgım çocuk.
Gözleri sıralar arasında gidip gelirken beni görmesiyle şaşırmış bir vaziyette bana bakıyordu.Kaşlarını çatıp bana dogru ilerleyince görmemezlikten gelip başımı egip ilgilenmemeye çalıştım.Belkide benim kuruntumdu beni hatırlamamış bile olabilirdi.Ama hissediyordum bana dogru geliyordu.Sıramın başında durup iki elini masaya koydu.Başımı kaldırdıgım da gözlerim gözlerini bulunca,saatlerce bakılası o gözleri öfkeden koyulaşmış,yakıp geçiyordu.Neydi onu bu kadar sinirlendirip,öfkelendiren.
Bana dogru egilip
"Eger birinden duyarsam elimden kimse alamaz seni!"diye fısıldamasıyla yutkundum.Buda neydi şimdi??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sosyopat Manyak
Teen Fiction"Karanlığa Hapsolmuş Ruhun,Aşk'la Başlayan Aydınlığın Hikayesi." İmer,henüz onyedinci yaşında devlet okulunda okurken,babasının lüks içinde yaşayan yeni patronunun yanında çalışmasıyla,hayatı tam anlamıyla sil baştan yazıldı. İmer okuma hayatını öze...