Biraz bekledikten sonra görmüştüm. Yürüyüşü bile harikaydı. Yanıma gelince hala gözümü ondan alamıyordum. "Beni izlemeyi bırakıp beni dinleyecek misin?" dedi. "Özür dilerim kusura bakma. Evet seni dinliyorum"dedim. Elini yumruk yapıp ağzına götürdü ve boğazını temizledi. Kendini konuşmaya hazırlayan konuşmacılar gibi. Bende ona hayranlıkla bakıyordum tabi. "Meleğim desem uçar gidersin, çiçeğim desem solar gidesin,sevgilim desem ne dersin?"diye sorunca şoka uğramıştım. Önceden onun da beni sevdiğini hissetmiştim.Ama şimdi yapacağı aklıma gelmezdi. Bana meraklı gözlerle bakıyordu. Benim acilen cevap vermem gerekiyordu. -Evet. Seni çok seviyorum- demeyi ister-diye içimden geçirirken "İşte bu süper. Yarın benimsin!,itiraz yok"demişti. Yarın ne yapacaktık kii?? Ben bunları düşünürken "yarın saat 11'de SERMEN MARKET'in önünde ol."demişti. Bana emir vermemişti çünkü lütfen der gibi bakmıştı bunları söylerken. "Tamam"demiştim. Hala aklıma takılan ise ben yine heyecandan içimden geçeni dıştan söylemiştim. Bunun için ne yapabilirdim ki? Aslïnda bir yönden iyiydi ki söyleyemediğimi söyleyebiliyordum. Bizimkilerin yanına gittiğimde bahçedeki kamelyada oturuyorlardı. Kamelyaların sahipleri yoktu ama bizim grubun oturma şekilleri hep aynı olurdu. Gittiğimde Can Gizem'in yerine oturmuştu. Gizem ise benim yerime 😡 Can gelince yerler karışmıştı. Yerlerimiz hiçbir zaman değişmezdi. Neyse şimdilik göz yumabilirdim. Yarını iple çekiyordum. Günün hızlıca geçmemesi için yalvarınca çabuk geçerdi. Hızlıca geçsin deyince de bir türlü geçmiyordu. Beklemekle geçtiği günüm sıkıcı bir şekilde ilerliyordu. Akşam olunca yemeklerimizi yedik ve mutfağa geçtim. Mısır patlattım sonrasında televizyonun karşısına kuruldum. Yine Ghajini yi izleyecektim. İzlemekten bıkmadığım filmlerden birisiydi. Annemler yanıma gelip izlerlerdi ama bugün evde yoktular. Annenlerden sonra değer verdiğim insan Emine Teyze. Ben de onunla beraber izlemiştim. Nasıl geçtiğini bilemeden saat 12:30 olmuştu. Yatağıma gömüldüm ve gözlerimi kapattım.
Sabah Emine Teyze beni dürtüyordu. Gözümü açamıyordum kii. "Kuzum kalksana saat 11 oldu"dedi Emine Teyze. "Ne!!"diye bağırmıştım. Yastığın altına koyduğum telefonu aldım. İnanamıyorum 11:20.... Telefonun kilidini açınca 5 cevapsız arama 10 mesaj vardı.
*
Nasıl kalktığımı hatırlamıyorum. Koşarak dolabımdan en sevdiğim elbisemi giydim. Üstü beyaz dantelli, altı lacivert tüllüydü. Ayağıma da beyaz babetlerimi giymiştim. Şansımdan dün beyaz ojemi sürmüştüm. Saçımı da salaş bir şekilde topuz yapmıştım. Babamın şoförü beni bırakmıştı. Berk'i görünce acil iniş yaptığım için kaldırımın kenarına takılıp düşecektim ki kahramanım beni kurtardı. Gülememek için kendini zor tuttuğu belliydi. Gıcık şeyy. Dediği gibi Sermen Market'in önündeydik. Fakat burada ne yapacaktık ki? Önce bana sarıldı sonra ise gözümü kapattı. Hissettiğim kadarıyla biraz yürüdükten sonra "burada duralım"dedi. Sonrasında " 1-2 veeee 3" dedi. Gözlerimi açtığında ilk başta tam göremiyordum. Önümde duran kıyafet mağazasına baktım. "Tabelası??"dedi bakmamı bekleyerek. Tabelaya baktığımda ÇAĞBERK yazıyordu. İnanmıyorum ya. Onunla hep bir hatıramız olacaktı. Belki burayı ünlü bir mağaza haline getirirdik. "Te-teşekkür ederim"diyiverdim kekeleyerek. Sonra da boynuna atladım. Kendisi de elini belime koydu. "Burası bizim"dedi.
*
Sonunda Ece'nin sevdiği Mustafa'yı öğrenmeye gelmiştim. Ayarlama işlerii
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçilmeyen EsmeR
RomanceFırtınanın şiddeti ne olursa olsun; Martı sevdiği denizden vazgeçmezmiş... Çağla, kendi halinde genç ve güzel bir kızdır. Kalbi saf , temizdir. Kimseyle arasının kötü olmasını istemez. Çağla, olmadık bir zamanda aşık olur. İlk görüşte aşk. Hiç bir...