Bölüm 19 (Aşk dediğin )

26 5 0
                                    

Cevabım... Seninle maalesef ki çıkarım" dedim ve boynuna atladım. Sonra da yanağından öpmüştüm. Heyecandan ellerim, bacaklarım titriyordu. Aşk öyle güzel bir şey dir ki. Tarifsiz. Yanında ellerinin terlediği, kalbin yerinden çıkacakmış gibi olduğu histir aşk. Sizin de hiç aşık olmamış kankalarınız varsa. Onlara sesleniyorum. Aşk anlatılmaz, yaşanır. O kadar seviyordum ki. Dua etmeye başladım. 

-Allah'ım bana onu hayırlı kıl. O sadece benim olsun BENİM!!- diye dua ettim. Dışımdan da amin demişim.

"Hayırdır? Dua mı ettin, yoksa beddua mı?" diye sordu gülerek. Nasıl kıyabilirim kii!! Duygularımı sürekli söyleyip sıkmak istemiyorum ama... Sanki beni bırakacakmış gibi. Yine gidecekmiş gibi hissediyorum. Çok korkuyorum çok. Bunları anlatıp anlatıp ağlamak istiyorum. 

"Berk, ben seni çok seviyorum. Beni bırakıp gitme. Sensiz günlerim geçmesin, lütfen" diyerek ağlamaya başladım. 

"Bende seni çok seviyorum. Asla seni bırakmam bu yüzden bensiz günün geçmeyecek" dedi. Kendisi de ağlamak üzereydi. Ona sarıldım. O kadar çok ağlıyordum ki; salya sümük misali. 

Başımı kaldırdığımda kendisinin de ağladığını gördüm. Ağlayan erkek, benim için; mükemmeldir. Duyguları saftır. Gözyaşlarını silmek için elimi kaldırdığımda, Berk'de kaldırdı. O sırada, eller karıştı tabi. Güldük sonucunda da. Bir diğer aşk tanımı ise; beraber gülüp, beraber ağladığındır. Aşkın bir çok tanımı vardır. Herkese göre farklıdır. 

Tekrar göl kenarına döndük. Eşyaları topladıktan sonra, arabaya yerleştirdik. Sonra nereye gidecektik hiç bilmiyorum. 

Ta daaa. Geldik mi at çiftliğine.. 

BERK'DEN

Bugün ona teklif edecektim mutlaka. Lunaparkmış, piknikmiş derken; geldik zurnanın zırt dediği yere. Gölün ortasına doğru gittik sandalla. Durdum ve Çağla'ya döndüm. Çok heyecanlı olmalıydım ki; ne diyeceğimi unutmuştum. Ha hatırladım. Ona bir kaç şey söyledim ve teklif ettim. Maalesef ki deyince neredeyse ağlayacaktım. Onu çok seviyordum. Ne kadar hata yapsamda; kalbim saftır. Sevdiğini sever. Yeter bu kadar övgü. 

Çağla bana, beni bırakma gibisinden bir şey söyleyince; tutamadım kendimi. Kendi de ağlıyordu zaten. Onun gözlerine bakınca, kalbim durmuyordu yerinde. O pürüzsüz yüzü, sarı- kumral karışımı saçları👩, koyu kahverengi gözleri 👀, mascarasını sürdüğü uzun kirpikleri, hafif kırmızı ruj  sürdüğü tatlı dudakları 💄💋...Şaheser. Bayılıyorum bu kıza. 

Yeterr!!! Salyalarım akacak!!! 😂 🐕 

Şimdi de onu, at çiftliğine getirmiştim.  🐴 Arabadan indim ve kapısını açtım. Teşekkür ederek indi. Önce at çiftliğinin sahibiyle görüştük. At çiftliğinin sahibi, benim babamın arkadaşı Basri Amcaydı. Basri Amca'yı çok severim. Genelde ismini söyleyince; aklıma Rafadan Tayfa adlı çizgi filmi gelir ve gülerim. Bir kaç kere kanal değiştirirken, rastlamıştım.

Atlara bir göz attık. Ben kahverengi ve turuncu karışımı bir atı seçtim. Çağla, binmeyeceğini söylemişti. 

"Haydaaa. Oldu mu şimdi?? Bugün dediklerim olacaktı,unutma!" dedim.

"Ama... Neyse peki tamam." dedi sıkılarak.

Çağla da beyaz bir atı seçti. 

*

Bugünkü maceralar sona ermişti neyseki...

Akşam olmuştu. Ben mutfakta, meyvesuyu alırken; salondan televizyon sesi geliyordu. İki tane meyvesuyunu aldım ve salona geçtim. 🍹 Berk'in elinde CD ler vardı. 💿

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vazgeçilmeyen EsmeRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin