And the Day will be come (Ve Gün gelecek)
All the things will be done (Her şey sona erecek)
They will set the world on fire (Dünya ateşe verilecek)
And the darkness will rise higher (Ve karanlık yeniden yükselecek)
He will be a real father for the Child (Çocuk için gerçek bir baba olacak)
The Child, who have no heart (Sevgiyi bilmeyen Çocuk için)
And the darkness will rise higher (Ve karanlık yeniden yükselecek)
And then fall so much further (Ardından en derinlere düşecek)xxx
Suratımda büyük bir gülümsemeyle ilerliyorum Hogwarts'ın bahçesinde. Yıllar önce bana kapılarını bir ev olarak açan yer, şimdi bir düşman sığınağı gibi beni dışlıyor. Bunu hissedebiliyorum. Tüm gücüyle ilerlememi durdurmaya çalışıyor, ama nafile. Tüm korumaları yıkılmış bir şekilde, şimdi Hogwarts'ın kapıları bana boyun eğerek iki yana açılıyor. Kollarımı iki yana doğru açarak arkamdaki müritlerime sesleniyorum. "Hogwarts düştü!"
xxx
"Buraya tekrar dönmek istediğimi nereden çıkardı ki o bunak?"
Asam, Black'in ensesinde, onu tenine değdiriyorum ve ileri itiyorum. "Konuşmayı kes, Black. Burayı hepimizden iyi biliyorsun."
Black olduğu yerde duruyor ve bana dönüyor. Gözlerimin içine bakıyor. Siyah gözleri her zamanki gibi derin bakışlara sahip. Ah, hayır, eskisinden de derin. "Arkadaştık-"
"Arkadaştan fazlasıydık, Black!" diye bağırıyorum ona bir adım daha yaklaşıp, aramızdaki mesafeyi kapatarak. "James, Peter sen ve ben ve Lily! Biz arkadaş mıydık, ha?"
"Remus-"
"Bir daha adımı ağzına alırsan o dilini hiç çekinmeden koparırım." Diyorum kelimeleri tek tek vurgulayarak. Söylediğim şeyleri tam olarak anlaması için ona bakabileceğim en soğuk şekilde bakıyorum. "Sen bizi öldürdün, bunu sakın aklından çıkarma."
"Ruh Emiciler gelmeden önce sen de beni mi öldüreceksin yoksa?" diye soruyor, bir saniyelik bir duraklamanın arkasından. Suratında gereksiz bir gülümseme var. Yapamayacağımdan mı şüpheleniyor? Onu öldüremeyeceğimi mi sanıyor? "Yapma ama Remus," diyor, aramızdaki yarım adımlık mesafeyi kapatırken. "benden bahsediyoruz. Sen bana asla karşı koyamazsın."
Ve hissettiğim şey onun dudakları mı? Sirius her şeyi biliyor muydu?
xxx
Minerva endişeli bir şekilde bakıyor bana. Gözlerindeki endişe rahatça okunabiliyor. "Albus, daha ne kadar bekleyeceğiz? İçerideler!" O metanetli kadının böyle endişeli olduğunu görmek beni şaşırtıyor. "Yatakhanelere girerlerse eğer, o çocuklar-"
"Kimseye bir şey olmayacak." Diyorum, rahatça. Bugünün geleceğini çok önceden biliyordum. Buna hazırlıklıyım. Bugün, hiçbir şey mahvolmayacak. "Voldemort kendisine fazla güveniyor."
"İçerideler, Albus ve biz sadece üç kişiyiz."
Merdivenlerin en tepesinden aşağı doğru bakıyorum yavaşça. Voldemort, kafasını yukarı doğru kaldırıyor ve bana bakıp, el sallıyor. Çocuk, kendisini benim dengim sanıyor. Buharlaşarak tüm merdivenlerin tepesine geliyor. Tam olarak karşımda durduğunda, yanımdaki ikinci kişiyi görüyor ve suratındaki şaşkınlığı gizleyemiyor. "Gerçekten yaşıyormuş."
"Canını almak için." Diye cevaplıyor James ve ilk büyüyü yapan da kendisi oluyor.
Minerva endişeli bir şekilde adımı haykırdığında, onun yerde kıvrandığını fark ediyorum. Hangi ara? Nasıl? Kafamı biraz yukarı kaldırdığımda onu görüyorum. Çocuk, karşımda duruyor ve gülümsüyor. "Babamı mı yenecektin, ihtiyar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter: Eve Dönüş
FanficEtraftaki karanlığın son demleri de siliniyor yavaşça. Güneş yüzünü gösterirken ağır bir şekilde, artık dinlenme vaktinin geldiğini biliyorum. Derin bir nefes alıyorum boş sokakta ilerlerken. Düşüncelerimden sıyrılmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Ark...