Yukarı kata çıkarken merdivenlerden ağır ağır, iki yana asılı olan aile fotoğraflarına bakıyorum. Asamı elimde daha da sıkı tutuyorum. Aile olmak bana ne kadar uzak bir kavram. Düşüncesi ne denli farklı.
Elinde benim oğlumu taşıyan o Bulanık kadının gözlerine nefretle bakıyorum resimlerde. Oğlum. O çocuğa oğlum demek o kadar farklı ki. Ama yine de gerçeği değiştirmiyor. Benim varisim o çocuk.
***
Harry'yi korumak için Bulank'ın arkasına saklandığı kapıyı açıyorum hızla. Oğlumun üzerine eğilmiş, ona bir şey yapmamam için yalvarıyor. Kendi hayatından çok, oğlumun hayatı için yalvarırken, sanki çocuk onunmuş gibi ona oğlum diyor.
"Çocuk benim!" diyorum Bulanık'a bakmaksızın. Harry'nin gözleri benim üzerimde, sanki söylediğimi anlıyor gibi bakıyor gözlerimin içine.
"Kehanet-"
Kadının gereksiz konuşma çabasını sözsüz bir büyüyle kesiyorum. Elinde tuttuğu asası ondan metrelerce uzağa, odanın dışına fırlarken suratımı suratına iyicene yaklaştırıp yüzünü avucumun arasına alıyorum. "Kehanetin ne olduğunu biliyorum. O çocuk benim varisim. Sonu gelenlerse sizlersiniz."
Kadın çaresizce kafasını iki yana sallarken, gözlerimin içine bakıyor. Yapmamamiçin yalvarıyor. Asam ona olabildiğince yakın, ve bağırmama bilegerek yok. Yeşil ışık neredeyse görünmüyor bile. O kadar kısa bir sürede, kadın cansız bir şekilde yere düşüyor. Nefes almıyor. Ve artık oğlumu sahiplenmiyor.
Kadının üzerine basıp etrafa kahkahalar saçan oğluma doğru eğiliyorum ve onu kucağıma alıyorum. Yüzüme elini uzatıyor ve yanağımı tutmaya çalışıyor küçük parmaklarıyla. Neredeyse onu seveceğim bile. Elini yanağıma değdirmesine izin veriyorum, yavaşça ona doğru eğiliyorum, "Sen benim varisimsin." diye fısıldıyorum kulağına. "Bundan sonra benim oğlumsun, Harry."
xxx
Çocuğun büyümesi gerçekten inanılmaz. Böyle anlarda gerçekten iyilik denen şeyin olabileceğine inanasım geliyor. Ama hayır, onun kaderi belli. Benimle olacak, sonuna kadar. Benim varisim, benim oğlum olarak zirvede, benim yanımda duracak.
"Expelliarmus!" diye bağırıyor var gücüyle. Bu yaşta benimle savaşmaya çalışması bile bir hata. Ama savaşmayı en iyisinden öğreniyor. Yenilmezden, yenmeyi öğreniyor.
Büyüsünü savuşturmak çok kolay. Elimi kıpırdatmam bile gerekmiyor. Küçük büyülerle uğraşmak benim işim değil ama ona zarar vermek istemiyorum, hayır. On yaşında daha. Bana kafa tutacak kadar büyümedi. Sözsüz bir sersemletme büyüsü atıyorum üzerine.
Çocuk hiç beklenmedik bir şekilde kurtulmayı başarıyor büyüden. Asasından çıkan iplerin beni yakalamasına ramak kala kurtuluyorum ve hemen cisimlenip çocuğun arkasında beliriyorum. O şaşkınlıkla etrafına bakınırken, ufak bir asasız bırakma büyüsü işimi daha da kolaylaştırıyor. Onunla savaşmak fazla basit. O salak Seherbazlar'dan sonra. Hoş, çocuk onlardan daha da başarılı.
Asası onun eline geri dönerken hızla, ona bir sersemletme büyüsü yolluyorum. Çocuk hızla eğiliyor ve büyüden kurtuluyor. "Crucio!" diye bağırdığında, bunu yapacağını tahmin bile etmiyorum.
Acı derinlerden sızıyor vücuduma. Hareket etmekte zorlanıyorum, ama hayır, pes etmiyorum. Çocuğun gücü beni şaşırtıyor, bu güzel.
Nagini acımı hissedip kapıyı parçalayarak içeri girdiğinde çocuk bir an için dikkatini kaybediyor. O anda çocuğu duvara gönderiyorum. Sırtını çarpmanın acısıyla elindeki asasını düşürüyor. Hemen onun önüne cisimleniyorum ve asamı boğazına dayayarak "Sakın benimle bir daha bunu deneme." diyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/55689522-288-k458587.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter: Eve Dönüş
Hayran KurguEtraftaki karanlığın son demleri de siliniyor yavaşça. Güneş yüzünü gösterirken ağır bir şekilde, artık dinlenme vaktinin geldiğini biliyorum. Derin bir nefes alıyorum boş sokakta ilerlerken. Düşüncelerimden sıyrılmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Ark...