Beast:Herkes ölür!
Beast:Doğan her insanın ölme ihtimali yüzde yüzdür.
Beast:Ve bu du dünya adil olduğunu bildiğim tek şey var oda ölüm !
Brighteyes: Başladık yine,o telefonu hiç tamir ettirmemeliydim!
Beast :Yine seni bulurdum.
Brighteyes :Bu sefer ne istiyorsun?
Beast :Saçların yakışmış, yüzün gibi bembeyaz saçlar, ölmek sana yakışacak meleğim!
Brighteyes :Haha katilim söylediklerimi artık takmıyor bile, ne güzel.
Brighteyes: Ve cevapta vermiyor,sorun ne?
Beast:Beni merak mı ediyorsun?
Brighteyes :Hayır sadece tuhaf davranıyorsun?
Beast : Ellerimin arasında akan kanın kokusu beynimi mayıştırdığı için galiba...
Brighteyes : K..kan mı? Tanrım birini mi öldürdün?
Beast :Hatırlamıyorum ellerimde olan kimin kanı hatırlamıyorum.
Beast: Bu çatı da ne işim var onuda hatırlamıyorum.Kokuşmuş insanlar buradan ne kadar da kusursuz görünüyorlar. Onları böyle görmeye katlanamıyorum.Ölmeliler!!
Brighteyes : Tanrım ,tanrım tanrım şimdi o çatıdan in evine git, duş al ve bana msj at tamam mı?
....
Saat çoktan gece yarısını geçmişti ama düzen manyağı olan Luhan hala salonda adımlıyordu.
Bu bir dakika içinde yirmi keredir ekran ışığını açıp kapatıyordu.Ama Beast 'ten hiç bir haber yoktu.İçindeki nedensiz korku ve karanlık onu tüketirken neden böyle hissettiğini anlamıyordu.
Sadece o sinir bozucu bildirim sesini duymak istiyordu.Sabaha karşı tek katlı ailesinden kalan evdeki kanepede uyuya kalmışken o açma tuşunu bozma raddesine getirdiği telefonunun ışığı açılmış ve salonda kısık bir bildirim sesi yankılanmıştı.