Bugün mutlumuyum bilmiyorum, üzgünmüyüm bilmiyorum, sıkıldım desem sıkılmadım, uyumak istiyorum desem uyymakta istemiyorum. Kitap vb. Şeyler de yapmwk istemiyorum. Ruhum sıkılıyor. Telofonla uğraşıyorum ondan da sıkılıyorum. Gecenin körü, evet yanlış görmediniz benim için gecenin ve sabahın körü pahabiçilmez bir zaman. Gecenin körü saat olarak 2-4 arasıdır. İşte bu saatte dışarı çıksam desem nereye gideceğimi sorarlar. Offf erva !! Tam olarak ney istediğimide bilmiyorum. Şu camdan kafamı çıkartıp. ''Hayattan bıktım.'' diye bagırmak istiyorum. Onuda yapamıyorum. Telofondan bildirim kuşları öttü benim acaba bu saatte kim mesaj atarki. Aaaaa!! Erdem... Mesajında : canım pencereden bakar mısın ?." allah allah ne oldu acaba bir süprizimi var inşallah annemgil uyanmaz. Pencereden baktığımda ben şoka uğradım. Bide benim uyanık olduğumu nerden biliyor ki. Her neyse. Penceremin önündeki çimenlik bahçede büyük bir kalp şeklinde mumlar var. Hem mumlar yanıyor. Hem de kalbin içinde çimenleri kazarak Birtanem yazmış içinede mumlar koymuş. Hangi ara yaptı bunları. Kafamı pencerden çıkartıp. Ufak bir sesle ''sen ne yapıyorsun, delirdin mi?" derken kafamadan aşağı güller döküldü. Benim heyecandan ve korkudan dizlerim tutmuyordu. Bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Erdem bir anada bağırarak şiir söylemeye başladı. Nazım hikmetten- Aşk bağırarak söylerken annemgil duyacak diye ödüm koptu. Aşağıda birisi belirdi. Erdem şiirini bitirdikten sonra annem, babam, velent hepsi aşağıdaydı. Nasıl yani hepsi birliktemi ayarlamışlardı. Benim artık korkum kalmadığından dolayı heyecandan çığlığı bastım. Ayaklarım yerden kesilmişti. Koşar adımlarla aşağıya indim. Direk erdeme sarıldım. Kulağına yaklaşarak ''erdem sen çok iyi bir prenssin. İyiki sana aşık olmuşum. Ölene kadar sana aşık kalıcam.'' dedim. Beni kucağına alarak döndürdü. Annemgilde alkışladılar. Annemgile koşarak sarıldım. Biraz duygulu anlar yaşandı. Kafamı bir çevirdim. Çatıda serkan var. O orada ney yapıyor erdem. Düşecek çocuk.'' dedim herkes o yöne doğru baktı. Demek kafamdan aşağı gülleri döken serkanmış. Bana doğru yaklaşan birisi belirdi ağaçların arkasından geliyordu elindede kamera vardı. İnanamıyorum yoksa yoksa buda ilayka mı?!! İkimizde birbirimize doğru koşarak sarıldık. Beni fazlasıyla mutlu etmişlerdi. Ayaklarım yerden kesilmişti resmen. Hep birlikte birbirimize sarıldık. İnsan sabretmeliymiş o kötü günlerinde dua etmesini bilip iyin günlerindede şükür edersen her kötü günlerin ardında mutlu günler saklanır...
Ben odama çıkmak için merdivenler çıkıyordum. Karanlıktı sanki her çıkısimda daha yumuşak birşeye basiyordum. Ve papatya kokuları geliyordu. Bu ne acaba hemen aşağı inip ışığı yaktım. Bir baktım merdivenler papatyayla doldurulmuş. Ya ben bu çocuğa aşığım gerçekten aşıdğım. Yukarı doğru çıktım benim odama doğru. Papatya çiçekleri takip ediyordu. İçeri bi girdim benim odam hem mumlarla hem papatya çiçegiyle hemde küçük küçük kartlar vardı. Yatağımın üstünde büyük bir demet papatya çiçeği vardı. İçinde bir kart vardı. '' solum, soluğum, sonum sen...'' yazıyordu. Diğer kartlardada: '' ileride çocuğumun annesi, benim ilk ve son aşkım, evimin direği olacak kadın, dünyanın en güzel kadını bemim sevgilim...'' daha neler neler. Tabi bunların içinde şiirlerde vardı. Hepsini tek tek okudum yorulmuştum artık. Bütün kartları toplayıp kilitli kutumun içine koydum. Yatarksende şunları düşündüm. Acaba bunların hepsini nasil yaptılar. Ben aşağı inerken çiçek yoktu ben çıkana dek kim yaptı? Aşağı bahçeye birtanem yazısını sesiz sedasız nasil kazdılar? Serkan hiç ses çıkartmadan çatıya nasıl çıktı? Erdem benim uyanık olduğumu nerden biliyordu? Off erva kafaya takma şunları nasıl olsa yarın hepsini öğreniriz...Güzel, çok güzel, gittikçe güzelleşiyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇTİM...
RomanceBir insanın her şeyden geçmesi nedir bilir misin ? Yada bir insana bağlı kalıp sonra vazgeçmek zorunda kaldın mı sen hiç ? Ağlamak isteyip ağlayamadığın zamanlar oldumu hiç ? Ölene kadar ağladın mı canın çıkana dek ? Kaybetme korkusu yaşadın mı mese...