10.BÖLÜM

145 13 1
                                    

Nazlı

"Evet değiliz!.."

Gözümde birikmiş olan yaşlar tek tek düşmeye başlamıştı yerdeki boş zemine.

"Ben sana inandım"
Dedim benim bile duyamayacagim kadar kısık bi sesle.

"Bana yalan söyledin"
Diye ekledim.

"Benim aklıma bisey takıldı"
Dedim elimle gözyaşlarımı silerken.

"Neden Savaş? Bana sadece nedenini söyle. Biz neden ayrıldık"
Dedim sesli bir şekilde dışarıya nefes verirken.

"Nazli ben bagirdigim için üzgünüm"

"Savaş bana bagirman umrumda bile değil. Neden ayrıldığımız söyle"

"Nazli ben-Bak ben sana yalan söylediğim için-"

"Savas bak Selin herşeyi anlattı bana tamam mi? Biz önceden evliymisiz. Sonra ayrilmisiz. Şimdi ise yeniden bi araya gelmeye calisiyormusuz"

"Doğru söylemiş"
Dedi sonra rahatladığını belli etmemeye çalışarak.

"Ben neden ayrıldığımız merak ediyorum ama"

"Bak ben seni biriyle gördüm, Abarttim. Sende olayı anlatmaya calistin ama ben dinlemedim. Sinirlendim. Sende dayanamadin. Ani bir karar aldık sonra da ayrıldık. Bu"

"Savas ben ne yapacağımı bilmiyorum"

"Yeniden?"

"Ne?"

"Herşeye yeniden başlayalım"
Dedi ellerimi tutarak.

"Bak Savas ben hicbirsey hatırlamıyorum ve doğru mu değil mi çözemiyorum. Hatırlamak istiyorum ama olmuyo"

Savaşın yüzü düştü bianda. Değişik bir duygu aldı yerini. Sonra boğazını temizleyip kendine geldi.

"Sana bi daha asla yalan soylemiycem"
Dedi sonra gözleri kapalı bir şekilde.

"Bilmiyorum Savas"
Dedim ellerimi ondan ayırırken.

"Nazl-"

"Yalnız kaliyim biraz ben"
Diyerek onun yanından ayrıldım hızla. Merdivenlerden yukarı çıktığım an Selin karşıma çıktı.

"Nazli?"

"Selin bana odayı gösterir misin?"

"Gel,"
Dedi önden yürüyerek. Sonra bu kapının önüne gelip durdu.

"Burası"
Dedi ardından eliyle kapiyi göstererek.

"Sağol"
Diyerek kapiyi acip iceri girdim.

"Nazli bi şey mi oldu? Canın sıkkın gibi"
Dedi kaşları çatık bir şekilde o da odaya girerken.

"Off bilmiyorum"
Dedim yatağa oturup, basimi ellerimin arasına alarak.

"Abimle mi ilgili?"
Dedi yanima otururken.

"Ben ona nasıl inanicam artık bilmiyorum gerçekten Selin yani beni sevip sevmediginden bile emin degilim"
Dedim iç cekerek.

"Nasıl söz o Nazli,"
Dedi. Ardından eliyle sirtimi sivazladi.

"Gerçekten seviyor seni"

"Ya ben biraz yalnız mi kalsam?"

"Tamam. Kal"
Dedi ve ayaklanarak çıktı odadan. Bende ayaga kalktim ve kapiyi kilitledim. Tam geri gelip yatağa uzanicakken kapı çaldı.

"Nazli?"

Onun sesini duyduğumda olduğum yerde durdum öyle.

"Ben çok özür dilerim. Affet beni"

Cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki. Ayaklarım kapıya doğru ilerledi. Duramadim. Gozumdeki yaşlar yine akmıştı, durduramamistim yine...

"Affet beni lütfen..."

Selin

"Ali bisey var kandırma beni"

Suan odamda Ali'nin benden ne gizledigini öğrenme çabalarına girmiştim.

'Ne oldu?' Dediğimde bana,

'Yok bisey ya'

'Bişey olmadı'

'Hiccc'

'Boşver' Gibisinden laflarla beni geçiştirmeye calisiyordu. Ama bu sefer öğrenmeye kararlıydım.

"Selin bak bisey yo-"

"Ali artık yeter!,"
Dedim lafını yarıda bırakarak.

"Benden bisey sakliyosun işte söyle sende kurtul bende"
Diye de devamını getirdim ardından.

"Sorun Emre tamam mi?!"
Dedi bağırıp, hızla ayaga kalkarken.

"Tuğçe onun yüzünden hapiste!"

Bunu söylemesiyle ağzım bir karış açılmış, gözlerim yerinden çıkacak gibi büyümüştü.

"N-ne? N-a..sıl ya?"

"Ben Tugceyi ona emanet ettim ama o gitti bildiğin polisin eline teslim etti!"

"Emre bilerek yapmamıştır ama he?"

"Bilmiyorum Selin. Üzüldü. Bunu çok net gördüm. Ama emin olamıyorum. Bilmiyorum"
Dedi yerine geri oturarak.

Suan aklıma gerçekten öğrenmem gereken bir soru takılmıştı ama şimdiye uygun olmazdı. En iyisi sonra açmaktı bu konuyu.

"Ona bi şans daha versen"

"Offf"
Dedi ellerinin içiyle gözlerini ovusturarak.

"Bence o hicbiseyi tasıtlı olarak yapmadı. Bi şans sadece?"
Dedim ellerini gözünden alıp, tutarak.

"Tamam"
Dedi içindeki nefesi vererek.
Sonra cebinden telefonunu çıkardı. Biseyler yaptıktan sonra telefonu elinin üzerinde ikimize doğru tuttu.

"Alo Emre?"
Dedi boğazını temizleyerek. Benimde duymam için hoparlore almıştı telefonu.

"A-Ali"
Diye bir ses çıkardı karşıdan Emre. Şaşırmıştı sanki he?

"Yarın görüşme var"
Diye konuya bodoslama daldı Ali. E yuh yani Ali! Böyle direk girilir mi konuya?

"Gel istersen"
Diye de ardını getirdi konuşmasının.

"A-Ali"

"Emre-"

"Çıkabilir"
Dedi bianda Emre.

"Ne? Ne diyorsun Emre sen?!"
Dedi Ali kaşları çatık bir duyguya bürünerek.

"Tuğçe ordan çıkabilir diyorum Ali..."




YAZARDAN

(Zafer'in evinde)

Nazliyi isteyecek olan kişiler eve gelmişlerdi. Zafer gidip kapiyi acti. Karşısında onları görünce biraz tedirgin olmuştu ama belli etmemeye çalıştı.

"Ee sen niye açıyorsun kapiyi? Kız nerde?"
Dedi sözde Nazli ile evlenecek olan cocugun babası.

"Kız falan yok size yürüyün gidin işinize"
Diye karşılık verdi Zafer onlara. Tabi onlarda kendilerini çok ustlerde tuttuğu için bi artist havalarina burunmuslerdi bile.

"Nasıl yok lan!"

"Yok işte. Size kiz falan yok!"

Zafer onlara bağırınca gençinde sinirleri firlamisti. Cebindeki silahı çıkardı ve o sinirle Zafere üç el ateş etti. Zafer gözlerini büyütmüş nefes almaya calisiyordu. Sonra dizlerinin üzerine düştü.

"Naptin lan sen! Yürü! Gidelim burdan!"
Hepsi hızla uzaklasmisti ordan.
Ardından Zafer yere yığıldı. Artık nefesi gittikçe azalıyordu. Gözleri kapanmaya başlamıştı. Her yer karanlık olurken o sesi duydu.

"Baba,"

İSTEMSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin