14.BÖLÜM

47 2 0
                                    

Emre

"Kendinize çok dikkat edin, tamam mı? Bak Tuğçe, eğer her gün beni aramazsan kulahlari degisiriz, ona göre"
Dedi Selin yapmacık bir sinirle. Ben ve Tuğçe gülmeye başlarken bir süre sonra da Selin bize eşlik etti. Ardından kızların gözleri doldu ve ikisi de uzun bir süre sarıldılar. Gözüm Ali'ye takıldı. Garip bir ifade vardı, gözlerinde.

"Ali?"
Dedim, dikkatini üzerimde toplayarak. Bana bakti ve burukca gülümsedi. Yanına gittim ve sarildim. O da bana karşılık verdi.

"Lütfen, Emre"
Dedi ve durdu. Benden ayrıldı ve fisildamaya başladı.

"Tuğçe'ye bu sefer iyi bak. Yalvaririm, iyi olun"

"Ant içiyorum, kardeşim"
Dedim, elimle omzuna vurarak. O da aynı şeyi bana uyguladı. Tebessüm ettim. Tuğçe, Selin'den ayrıldı ve önümden geçerek Ali ile vedalaşmaya başladı. Bende Ali'nin yanında duran Selin'e döndüm. Kollarımı açıp muzip bir şekilde beklemeye başladım. Güldü ve gelip bana sarıldı.

"Ona iyi bak, Emre. Ikinizde. Dikkatli olun"

"Meraklanma"
Diyerek Selin'den de ayrıldım ve yerde duran valizleri elime aldim. Selin, Ali'ye sarıldı ve bizi izlemeye koyuldular. Tuğçe, eline küçük çantasını ve arabanın anahtarını aldı. Arabanın kilidini açtı ve son kez Ali ile Selin'e bakarak el salladı. Elimdeki valizleri bagaja yerleştirdikten sonra kendi yerime geçmek için harekete geçtim. Kapıyı açtım ve hala kapının önünde duran Ali, Selin ikilisine baktim. Gulumsedim ve el salladim. Ardından arabaya bindim ve çalıştırdım. Bir süre sessiz kaldık. Yandan Tuğçe'ye baktim. Camdan dışarıyı izlediği için yüzünü görmem pek mümkün olmuyordu.

"Tuğçe?"

Hızla bana döndü. Yeşil gözleri hafif kizarmisti. Kaşlarımı çatarak önüme bakmaya devam ettim.

"Ne oldu?"

"Yok bir şey. Birden işte,"

Ne olduğunu anladığım zaman tek elimi Tuğçe'nin elinin üstüne koydum. Bir ellerimize bir de bana baktı.

"Yanında sevdigin adam var ve sen ağlayacak mısın? Hem her gün konusursun abin ve Selin'le"
Dedim şaka ile. Tuğçe, başını öne eğdi ve sesli bir şekilde gülmeye başladı. Kırmızı ışıkta durdugum an Tuğçe'ye döndüm.

"Sana bir şey söyleyim mi?"

Tuğçe, merakla dolan gözlerini bana çevirdi ve beklemeye başladı.

"Gulmek sana çok yakışıyor."

Selin

Elimdeki kupaları sehpaya bıraktım ve koltuğa oturdum. Ali, dirseklerini bacaklarına koymuş ve başını da elleri arasına almıştı. Bir süre gözlerimi kapattım ve sessizliği dinledim. Aslında, güzeldi. Ardından derin bir nefes alıp verdim. Sağ elimi Ali'nin dizine koydum. Yavaşça başını kaldırdı ve mavilerini benim gözlerimle buluşturdu. Dizine koyduğum elimi çektim ve yanağına götürdüm. Anında yanağıma, yasladi, yüzünü. Gözlerini kapattı ve yine sessiz kaldı. Buruk bir şekilde gülümsedim. Kız kardeşi için çok fazla endişeleniyordu. Ona fazlasıyla değer veriyordu, bu her halinden anlaşılıyordu. Ve en önemlisi yine korkuyordu, eskisi gibi bir olay yasanmasindan. Sonuç olarak Tuğçe, hapisten kaçmıştı ve her an her şey olabilirdi.

"Ali,"
Dedim kısık sesimle. Gözlerini açtı ve bana bakmaya başladı. Halsiz olduğu belliydi. Gözleri de yorgunlukla bakiyordu.

"Bak kahve yaptim. Içte kendine gel, biraz"

Bakışlarını benden çekti ve az önce sehpaya koymuş olduğum kahveye bakti. Bıyık altından gülümsedi, yorgunca. Elini uzattı ve kahve kupasini aldı. Bende gülümseyerek aynı onun gibi kendi kupami aldim. Tamamen Ali'ye karşı döndüm ve ayaklarımı altima alarak koltuğa yaslandim.

İSTEMSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin