Nazlı
Furkan denen herif üzerime iyice çullanmisti. Ondan kurtulmaya çalışıyordum. Ne kadar bagirsamda fayda etmiyordu. Fakat beni en çok mahveden şey, telefonun açık olması ve benim yardım çigliklarimi duyan Savaş'ın kahroluşu. Telefon çok geçmeden kapanıyor. Furkan'ın elindeki bıçakla omuzuma bir iz bırakması neredeyse tüm gucumun bitmesine neden oluyor. Gözlerim kapanacakken kapı açılıyor. Furkan daha arkasını dönüp bakamadan bir kadın, elindeki vazoyu onun kafasına geçiriyor ve Furkan, bayılıyor. Nefes nefese, yaşlı gözlerle bakıyorum kadına. Yanima geliyor ve ipleri çözüyor. Yardım ederek ayağa kalkmami sağlıyor. Yutkunuyorum.
"Iyi misin?"
Başımı olayın şoku ile belli belirsiz salliyorum. Kadın, beni odadan çıkartıyor.
"Evden çıkınca sol tarafa doğru dümdüz yürü. Anayola cikacaksin. Birkaç araba geçer oradan"
"Siz,"
Diyorum konuşmaya çalışarak. Ayakta durabilir miyim, onu bile bilmiyorum."Kimsiniz?"
"Ben onun üvey annesiyim,"
Kadının söylediği şeyle gözlerim -artık ne kadar acilabilirse- kocaman açılıyor.
"Nasıl ya? Bi' yanlışlık olmasın. O ve siz-"
"Üvey oğlum benim. Maalesef ki,"
Başımı salliyorum aşağı yukarı. Kadın, birkaç saniye bakıyor bana.
"Çok geçmeden uyanır. Hadi git hemen,"
"Ama siz?"
"Hadi, hızlı ol, koş!"
Kadın'a teşekkür bile etmeye fırsat bulamadan evden çıktım. Ne kadar giderim, koşup yolu bulurum, bilmiyorum. Ama gidiyorum. Kadının tarif ettiği şekilde, o yere. Bir süre sonra anayola çıkıyorum. Tıpkı kadının söylediği gibi.
Bir süre olduğum yerde durup soluklaniyorum. Sonra minik adımlarla ilerliyorum yolda. Kendimi hayatımda hiç hissetmediğim kadar yorgun ve bitik hissediyorum. Gözlerim kapanmak için benimle büyük bir savaşın içerisine giriyor. Ayakta zor duruyorum. Fakat savaşı gözlerim yeniyor. Sanki son nefesimi verir gibi nefes veriyorum dışarı. Sonra dizlerimin bağı çözülüyor ve ben sıcak asfalt ile bulusuyorum.
Savaş
"Ne?!"
Az önce çalan telefonuma karşı bağırıyorum. Arayan kişi bir polis olunca endişe ediyorum. Sonra Nazlı'nın bulunduğunu ve şuan hastanede olduğunu söylüyor. Hastane, deyince korkum artıyor.
Telefonu kapattıktan sonra beni merakla izleyen kişilere dönüyorum.
"Nazlı, bulunmuş"
"Nerede?!"
Diye öne atıldı hemen Selin."Hastanede,"
Dedim durgunca."Gidelim hemen"
Ali'nin söylediği şeye kafa sallamakla yetindim. Hemen evden çıktık. Annem'de gelmek istedi ama ona evde kalmasını söyledik. Bizde Ali'nin arabasına bindik ve polisin bana söylediği hastaneye gittik.
*
"Nazlı Mertoğlu'nun yakınları?"
"Biziz"
Dedim hemen doktorun karşısına geçerek."Haberiniz vardır, hafıza kaybı geçirmişti"
"Evet,"
Gergin halimin farkına varan Selin, yanima gelip koluma sarıldı. Yandan bir bakış attim ona.