Bölüm 20-Beni bırakma

28 4 0
                                    

         Dünkü olay akşam aklıma takıldı. Tabi ki öküz gibi uyudum yine ama çok düşündüm.Ben zaten mutluyum.Hem Alev'le Rüzgar'ı ayarlarsak Alev Uzay'ın peşini bırakır.Umarım bırakır.Neyse sabah yine okula gitmek için kalktım.Üzerimi filan değiştirdim.Motoruma bindim ve okula gittim.Sınıfa girdiğimde kızlar ben ve Uzay hakkında konuşuyorlardı.Ben içeriye girdiğimde sustular birden. Cansu'nun arkası dönük olduğu için benim içeriye girdiğimi fark etmedi ve,

-Bence söylemeliyiz.dedi umutsuzca.Ben kaşlarımı çatarak;

-Neyi?dedim.Bir den hepsi bana döndü.Ben tekrar,

-Neyi?dediğimde Ahu;

-Hiiiç.dedi.

-Birine bir şey mi oldu?Yoksa Uzay'a bir şey mi oldu?dedim telaşlıca. Kızlar birbirlerine baktılar.Bu sırada Can girdi içeriye.Nefes nefeseydi bir şeyler söylemeye çalışıyordu.Kızlara baktım. Can'a kaş göz işareti yapıyorlardı. Can'a tekrar bakıp;

-Artık biri burada ne olduğunu anlatacak mı?dediğimde hepsi başını öne eğdi.Sonra Cansu;

-Söylerdik ama kendine bir şey yapmandan korkuyoruz.dedi. Cansu'yu ilk defa böyle korkmuş, böyle ciddi görüyordum.

-Tamam, söz veriyorum.Hiçbir şey yapmayacağım.Hatta çantamı da bırakıyorum.deyip çantamı kızların yanına koydum ve geri çekildim.Ahu;

-Uzay yurt dışına gitmiş.Bir daha dönmemek üzere.dediğinde gözlerim yaşardı.Hemen kendimi sınıftan dışarıya attım.Ağlamamak için ağzımı elimle kapatıyordum.Telefonumun çaldığını fak ettim.Cebimdeki telefonu çıkartırken yere oturdum.Babam arıyordu.TTelefonu açmadan once gözlerimi silip yüzümü yelledim.Telefonu açıp;

-Efendim babacığım.dedim.Sanırım sesimin ağlamaktan titrediğini fark etti.

-Kızım sen iyi misin?

-Evet baba.Neden ki?

-Sesin ağlamış gibi geliyor da, ondan sordum.dediğinde ağlamamı tutmak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

-Yok ya, sen yanlış duymuşsundur.

-Peki kızım.

-Ha baba sen niye aradın?

-Şey ,senin şu arkadaşın vardı ya. Adı neydi? Ha Uzay.Buraya geldi.

-Bizim eve mi geldi? Neden gelmiş?

-Veda filan dedi ama ben o çoktan okula varmıştır dedim. Bunun için aramıştım.

-Tamam baba teşekkürler aradığın için. deyip telefonu kapattım. Demek ki beni bırakıp gitmeyecekti,benimle vedalaşmaya geldi. Allah kahretsin ya. Ne olurdu biraz geç gelseydim okula. Salağım ben ya. Dümdüz salak!!diye kendimle dalaşırken telefona bir mesaj geldi.

GELEN MESAJ;

BİLİNMEYEN  NUMARA:

Hatırlıyor musun? Sen benim rüzgarımsın demiştim.O günü asla unutmadan yaşa sevgilim.Sakın başkasına esme,kaptırma kalbini.Sevme başkasını asla.Çünkü sen benim keşkelerimsin. Ben keşkelerimdenden asla vazgeçmedim,vazgeçmiyorum,vazgeçmeyeceğim.

Gördüğüm mesaj sonrasında ne kadar şaşkına dönsem de bende bir mesaj yazdım.

GİDEN MESAJ;

BİLİNMEYEN NUMARA:

Benden o kadar kolay kurtulamazsınız Uzay bey.Ayrıca gideceksen de ben ömrüm boyunca seni bekleyemem!!!

Sinirle yazdığım mesaja bakıp telefonu kapadım.Derse filanda girmedim.Asalak gibi dolandım. Uzay'ın babasının evine geldim sonra.Haberleri olup olmadığını öğrenmek için.Kapıyı tam tıklayacakken annesi kapıyı açtı elinde çöp poşetiyle.

-Seni tanıyorum.Neydi adın?Ha Nazlı.

-Merhaba Asiye hanım.Ben Uzay hakkında konuşmak için gelmiştim.

-Kötü bir şey yok,öyle değil mi?

-Yo hayır.Yani aslında kötü olup olmadığını bilmiyorum.Ben sadece haberiniz olup olmadığını öğrenmeye geldim.

-Öğrenmek istediğin nedir?dedi annesi tek kaşını kaldırarak.Derin bir nefes alıp;

-Uzay yurt dışına gitti.Bundan haberiniz var mıydı?dedim ve bir nefes daha aldım.

-Ne?!!!!! diyen Asiye hanım Fikri beyi çağırmaya başladı.

-Fikriiii. Hemen buraya geliyorsun! Hemen!! diye bağırırken Fikri bey;

-Ne var be, ne? diyerek içeriye girdi. Beni görünce yüzünde bir gülümseme belirdi.Sonra Asiye hanıma dönüp;

-Efendim.dedi.İlk başta şaşırdım ama sonra aldırmadım ve durumu Fikri beye anlattık.Fikri bey;

-Eee yani?

-Ne yanisi Fikri? çocuk yurt dışına gitmiş.

-Ben gönderdim.Bundan sonra orada yaşayacak.dediğinde başımdan aşağıya kaynar sular indi resmen. Onlar tartışmaya devam ederken evden sessizce çıktım. Sonra düşünmeye başladım.  Ne yani ben bir daha göremeyecek miyim onu? Bir daha sarılamayacak mıyım? Öpemeyecek miyim? Omuzunda uyuya kalıp, dert anlatamayacak mıyım bir daha?.... Ama ben çok özlerim. O benim ayıcığım. O benim en sevdiğim...Tamam kendine gel Nazlı.Ağlamak yok.Zayıf görünmek yok.Ya ama çok özleyeceğim.Hemen Uzay'ı aramalıyım diye düşünürken telefonu çıkarttım ve Uzay'ı aradım.Telefonu açar açmaz;

-Sen oraya temelli gitmişsin. Bi de bana bekle dedin. Ben seni nasıl bekleyeyim.Benim de bir hayatım var Uzay, benim de bir hayatım var. ne diyeceğini bilemedi sanırım.Bir  süre sessiz kaldı.Sonra;

-Ne? Ne diyorsun sen ya? Ben bir kaç aya geleceğim.

-Ne? Ama baban bana öyle söylemedi.dediğimde derin bir nefes aldı.Ardından da;

-Babamdan habersiz geleceğim.Ona söylemezsen sevinirim.dedi ukalaca.

-Merak etme söylemem. dedim ben de aynı tavırla.Tam telefonu  kapatacakken;

-Nazlı.dedi sakince.

-Seni özledim.Ses tonuna kadar hem de.

-Ben de ve şu an yanımda olmanı isterdim.Ama değilsin.Sen oradasın; Ve orası ne kadar şanslı olduğunu bilmiyor.dediğimde güldü sakince.

-Sana söylediklerimi hatırlıyor musun?

-Hangilerini?

-Başkasının sana dokunamayacığı konusu.

-Haa şu "saçma" muhabbet.dedikten sonra güldüm.

-Saçma olabilir ama önemli bence.

-Önemli mi? Güldürme beni. derken güldüm.

-Sana başkası dokunduğunda adımı hatırla o zaman.

-Vayyysss.Nerden duydun lan bu sözü?

-Demek ki ne kadar ilham veriyorsan bana sayende şair oldum.

-Yaa Uzay.dedim cilvelice.Sonra birden sustum.

-Ne oldu? dedi.

-Peki ya sen bana kendini affetirebilecek misin? Hiç düşündün mü bunu? Sonçta beni bırakıp kısa süreliğine de olsa yurt dışına gittin.

-Sen bana kıyamazsın ki.dedi şakayla karışık.

-Bir kelebeğin canını yaktığında, ertesi gün özür dileyebilir misin? Hayır hiç sanmıyorum, dileyemezsin. Bu da aynı hesap Uzay.Seni kolay kolay affedeceğimi sanmıyorum. Ayrıca gelme bence yakıştı sana oralar.dedim ve telefonu kapattım.

Aşkın Karanlık Yüzü#Wattsy2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin