Alarm bugün bir başka kulak si..nirlendiriciydi.Evet kulak sinirlendirmek gayet normal bir kelime bence. Alarmı kapattım ve yatakta her zamanki gibi iki dakika saf saf etrafa bakındım.Aniden ayaklandığımda heryer kararmıştı. Hani herzaman olan şeyden işte. Bir anda vücudumu hissedemedim ve kendimi yere bıraktım. Evet lapadak diye bırakmıştım. Gözlerim kapalı biraz daha kestirirken geç kalacağımı anlamıştım ve dersimi aldığım için yavaşça yerden kalkıp tuvalete gittim. Aynaya baktığımda kendimi tanıyamamıştım. Uykudan şişen gözlerim,keçe gibi saçım ile harika(!)gözüküyordum. Yüzümü yıkayıp hemen saçlarıma şekil verdim. Kıyafetlerimi de giyip Emre'nin yanına indim.Aşağıda göremeyince odasına gittim. Uyanmamıştı tabi. Kapıdan girip nasıl uyandıracağımı düşünmeye başladım. Telefonuna baktım alarmını milyonlarca kere ertelemişti. Eğer daha fazla uyandırmazsam geç kalacaktık. Sırtından ittirip "Emre."diye seslendim. Ama bana mısın demedi. Hareket bile etmedi be. Yuh. "Emree!"diye daha şiddetli bağırdığımda sanki sağırmış gibi en ufak bir tepki bile vermedi. Yan bir şekilde yatıyordu ben de üzerine oturup yanağını dürtmeye ve kulağının dibinde "Emre uyan eğer uyanmazsan okula geç kalıcam okula geç kalırsam öğretmen kızıcak öğretmen kızarsa müdüre göndericek müdüre gönderince müdür babamı ariycak babamı arayınca dicek 'bu kız geç kaldı neden' babam dicek 'ben ne biliyim lan' sonra müdür dicek 'sen bana nasıl lan dersin lan' sonra babam da 'sanane lan' dicek sonra müdür 'lan deme lan'dicek sonra.."dememe kalmadan aniden kalkınca yere yapışmıştım. Şaşırmış bi şekilde bakarken köprücük kemiği gözüme battı. Kızlar şimdi duruşu anlatıyorum. Yatakta ayaklarını yandan sarkıtmış ellerini de iki yanına koyup omuzlarını öne doğru ittirip oturup anlamayan gözlerle bana bakıyordu. İkizim olduğunu bilmesem sanırım aşık olabilirdim. Yani kimin ikizi ama sonuçta. Hah. Neyse. Sakin olun şimdi. Devam ediyorum. Ben kalçamı tutarak ona bakarken Allah'tan sabır dilercesine yukarı bakıp gözlerini ovuşturdu. Tekrar aynı pozisyona geçip "Sen tam bir malsın."diyip gülünce ben de "Son tom bor molson nönönö."diye taklidini yaptım. "Birgün taklidimi bu yüzle yaptığın için çarpılacaksın."dedi. Ben de "Sen konuşmaya devam et geç kalıyoruz. Sen bunu önemsemiyor olabilirsin ama benim için önemli annem gitmiş zaten kahvaltıyı okulda etmek zorundayız. " diyince "Odadan çıkarsan üstümü değiştirip hazırlanacağım. "dedi.Oflayarak yerden kalktım ve odadan çıktım. Aşağıya inip gelmesini bekledim.
•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*
Derse geç kalmıştım. Hem de 10 dakika. Emre yüzünden. On saatte hazırlanmıştı. Gerizekalı. Kalktığım gibi uyanıp yürüsem daha çabuk gelirdim. En azından beş dakika geç kalırdım ama olsun. Öğretmenin geç kağıdı almam gerektiğini söyleyeceği için müdür yardımcısının odasına gittim. Odasında yoktu. Diğerinin yanına gittim ve odasında birileri vardı ve resmen kovdu. Ben de tek çare müdüre gitmeyi buldum ve üst kata çıkıp kapıyı tıklattım. Gir sesini beklemeden içeriye daldım. Ve şaşırmıştım. İçeride oturan yeni çocuk ve sanırım babasını görmeyi düşünmüyordum. Müdürün karşısında gayet rahat bir şekilde oturmuş kalemle oynuyordu. Sağ ayak bileği sol dizindeydi ve sallıyordu. Şaşırsamda belli etmedim tabiki. Bu sırada bana baktı ve tanımaya çalıştı sanırım. Ama ifadesiz bir şekilde bakıp önüne döndü. Müdür"Buyur kızım ne oldu. " diye sorunca "Şey ben geç kalmış kağıt alıcaktım."dediğimde ne dediğim anlamaya çalışarak hepsi bana bakmıştı. Ben de farketmiştim ve "Yani geç kaldım."dedim. Yeni çocuk adı her neyse güldü ve "Müdür bey geç kalmış kağıdınızdan istiyo yani tercüme ediyim. "dedi. Müdür de bu dediğine gülmüştü. Herkes neden benimle dalga geçmekle meşgul. Sinir olmuştum. Dilim şey olmuş olamaz mıydı. Müdür adımı sorunca söylemek için ağızımı açtığımda bana bakan yeni çocuğun sesi adımı söyledi. Ben ona bakarken "11 b"diye devam etti. Ben şok olmuştum ve o da sırıtarak bana bakıyordu. Ben onun adını bile bilmezken o benim neredeyse tc kimlik numaramı bilecekti. Kağıdı aldım ve hemen odadan çıktım. Çıktığım gibi koca bir oh çekip sınıfa ilerledim. Dersin bitmesine az kalmıştı hemen içeri girip kağıdı verip yerime geçtim. Dila'ya eğilip "Anlatacağım.."diye fısıldadım. O da gülerek karşılık verdi ve dersi dinlemeye koyuldum.
*•*•*•*•*•*•*•*•*•
Dila hemen kolumdan tutup çekmişti ama bu sefer Mete'yi bırakmamıştık. Biz bırakınca da hemen bir kız buluyordu ama olsun. Ben herşeyi anlattığımda Dila sevinç hareketleri yapıyordu. Ardından ikimiz de aynı anda gözlerimizi Mete'ye diktiğimizde Mete bize anlamaz gözlerle baktı. "Senin bi görevin vardı."dediğimde geri çekilip "Korkutuyorsunuz beni. Hatta sanırım...altıma yaptım. "diyince güldüm. O da "Bulduk heralde." dedi ve ikimiz de boynuna sarıldık. "Hadi söyle."dedim ve uzaklaştım. Kafalarımızı tutup sanki çok önemli bir sır söyleyecekmiş gibi gözlerimize baktı ve "Bu önemli bilgiyi sizlerle paylaşmak benim için bir onurdur. Hazırsanız isimi söylüyorum."dedi. Biz de ona meraklı gözlerle bakıyorduk. "Ve o isim...Güney. Güney Doğuanadolu. "dediğinde gözlerimizi açmış ona bakıyorduk ki "Derrrrmişim."diyince bir oh çektik. "Ee ne soy adı uzatma da söyle be. "diyince Dila'nın sinirlendiğini anladı ve uzatmadan "Yılmaz."dedi. "Çok klasik bi soy ad ya."diyince. Dila bana bakıp "Ne olmasını istiyodun Allah aşkına be manyak."dedi. Ben de omuz silkip yere bakarak "Ne biliyim. "dedim ve Mete'ye tekrar teşekkür edip sınıfımıza geçtik. Demek Güney Yılmaz.
*•*•*•*•*•*•*•*•*•
Bana bu sabah yaptığının acısını çıkartmalıydım. Yani sinir olmamıştım ama müdür de benimle oynamıştı resmen. Hepsi mal. Tek ben akıllıyım. O çocuğa bunu sormalıydım. İsmimi nerden bildiğini. Hem konuşmuş olurduk. Zil çalmıştı. Koridorda tek başına ilerlerken arkasından "Güney."diye bağırdım. Kim olduğumu anlamaya çalışmış olacak ki birkaç saniye durdu ve "Vay adımı öğrenmişiz. "dedi. Buna neden şaşırmıştı ki. "Normal bişey?"dedim soru soran bir ses tonuyla. "Evet tabi. "diyerek sırıttığında benden birşey beklermiş gibi baktı ben de seslenme amacıma dönüp "Sen benim adımı nereden biliyordun
?"dediğimde tekrar sırıttı ve "Normal bişey?"dedi. Beni taklit ettiğini biliyordum. Ben de onun taklidini yaparak "Normol borşoy?"dedim ve ne yaptığımı anlamaya çalıştım. Ben yeni tanıştığım ve taş gibi bir çocuğa iğrenç bir yüz ifadesiyle bu hareketi yapmış olamazdım. Ona bakarken bir kahkaha attı ve "Başka sormak istediğin birşey yoksa gidicem he birde taklidimi yapman bittiyse."diye ekleyip güldüğünde "Bitti."dedim ve topukları üzerinde dönüp elleri ceplerinde yürümeye devam etti. Ben bu hareketi yapsam ellerim cebimde heralde yere yapışırım. Bir de şanssızlığım ellerimi o heyecanla cebimden çıkaramam ve şabalak diye yapışırım. Dila'ya durum raporu vermek için yanına gittim ve herşeyi anlattım.
*•*•*•*•*•*•*•*•*•
Raporu teslim ettikten sonra okul herzamanki halinde geçip bitmişti. Şu an evde odamda oturuyordum. Telefonumu alıp whatsapp a girdim. Mete ve Dila konuşuyorlardı ve gruptan sadece ikisi sırf kavga ederek 275 mesaj yapmışlardı. En sonunda duruma el atmak istemiştim. Tartıştıkları şeyi anlayınca birkaç saniye ekrana baktım. Bu sebepten dolayı kim kavga eder Allah aşkına. Resmen Mete Dila'nın babasının isminin başka birşey olduğunu iddaa ediyordu ve kız resmen çıldırmıştı.
Ben:Eğer hemen susmazsanız ebemi ağzınıza sokucam
Dila:Eyvah Cemre geldi
Mete:Tamam Cemre ablam benim canım kankim kankişim
Ben:Susun ayrıca Mete çokkkk önemli bi soru geliyo
Mete:?
Ben:Mal mısın
Mete:Buna nasıl cevap vereceğimi bilemiyorum ama sanırım...sanırım...evet
Ben:Evet bu da kanıtıydı dimi seni dalak
Mete:DALAK SİSŞSMSLZNSKSNS
Dila:ŞSŞSŞSŞSJDODNSKSNSJSNSDALAK
Ben:Aman be iyi ki yanlış yazdık çıkıyorum ben öptüğmm
Ve telefonu kapattım.Canım sıkılmıştı ve yapacak şeyler kısıtlıydı. Ya gidip dizi izleyecektim yada uyuyacaktım. Bir şık daha gözüme gözüktü. Emreyle uğraşabilirdim. Odamdan çıkıp Emre'nin odasına gittim. Bilgisayarda bişeyler yapıyordu , yazılar falan vardı. Gidip sandalyenin arkasından eğilip ne yaptığına baktım. Kulağında kulaklık takılıydı ve müzik dinliyordu. Belli ki benim geldiğimi farketmemişti çünkü arkadan dokunduğumda ani bir hareketle bileğimi tuttu. Ben olduğumu görünce bir nefes verip "Sen miydin be. "dedi ve önüne döndü. "Beğenemedin mi. "diyince kulaklığı çıkarıp dönen sandaliyede arkasını döndü ve yayılıp dirseğini sandaliyenin kol koyma kısmına koyup elinin de üç parmağını şakaklarına koyup şöyle bir baktı. "Valla ikiz olduğumuza bile inanmıyorum. Hayır ben bu kadar mükemmelken.."diyemeden kafasına geçirmiştim birtane. "Odama sen geldin ve farkettiysen ODAMA benim odam yani ve benim kafam o da benim ve senin elin ona değdi hemde sert bir şekilde."dediğinde kaşlarımı çatıp anlamaya çalışmıştım. Ne dediğini bile unuttum lan de demişti şimdi bu. "Cümle kurma özürlüsü müsün herşey tipe gitmiş zaten.."diyip kafasına vurdum"bak ses geldi. "diye devam ettim. Sinir olduğu belliydi. "Yarın okula yürüyerek gitmek istemiyorsan odamdan çık. "diyince bir anda odadan çıkıp kapıyı kapattım. Bu kadar üşengeçken asla ve asla ve asla ve asla okula yürüyemezdim. Onun nasıl arabası vardı ya biz ikiziz. Odasının kapısını çaldım ama kulaklığı taktı heralde ki duymadı. Tekrar çalınca tekrar duymadı. Ben de içeri gitmekten başka çağre bulamadım. Ellerim önümde sanki çok büyük birinin makamına giriyormuşum gibi yere bakarak girmiştim. Kafasını çevirip kulaklığı çıkardı. Birşey söylemesine izin vermeden. "Efendim kıymetli dakikalarınızdan çalıyorum kusura bakmayın ama bir sualim olacaktı. Oturabilir miyim ?"dediğimde koca bir of çekip "Otur. "dedi bıkkın bir şekilde. Oturmaya yatağına giderken ona sırtımı döndüm ve gülmeye başladım. Sonra hemen toplarlayıp oturdum ve "Efendim kusura bakmayın bu soruma açıklama yapmak zorunda değilsiniz ne de olsa koskoca Emre Uçaner yani istemezseniz hatta şu an çık.."diyemeden sözümü kesti "Cemre uzatma beya. "dedi. Koskocaman bir kahkaha attım ve o da bunun bitmesini beklerken ifadesizdi. Biri benim karşımda böyle hunharca gülse neye güldüğünü bilmesem bile hayvan gibi anırırdım. Bu çocuk duygularını aldırmış olmalı. Bir anda konuya girdim "Senin neden araban var yaşın da tutmuyo. "diye sorduğumda sırıtmaya başladı. Ben ona anlamayarak bakınca kahkaha atmaya başladı dediğim gibi bu böyle yapınca ben de gülmeye başladım ve en sonunda toparlayıp "Neye gülüyoruz. "dedim. Gülmesini kesip sanki gözü yaşarmış gibi gözünü sildi ve "Salaklığına. "dedi. Gözlerimi devirip "Hadi cevap ver. "dedim. "Efendine böyle davranmamalısın cevap vermek istemezsem cevap vermem yani biliyosun. "dediğinde bana benim söylediklerimle laf soktuğunu anlamam uzun sürmüştü. Napiyim dediklerimi unutabiliyordum. "Ama istiyorsun."diyip şirince gülümsedim. O da düşünür gibi yaparak "Acaba istiyor muyum.."dediğinde oflayarak çıkmaya yeltenince "Tamam tamam."dedi ve yaklaşmam için işaret yaptı. Ben anlamayarak yaklaşırken "Daha çok."diyince daha çok yaklaştım. Kulağıma eğilip fısıldayarak "Şimdi sana söyleyeceğimi iyi dinle."dedi. Kafa salladım. "Sanane?"dedi ve gülerek uzaklaştı. "Eben Emre eben. "diyip yine kalkmaya yeltendim. Kolumdan tutup "Tamam tamam bu sefer harbi söylüyorum ama kızım çok safsın ya herşeye kanıyorsun. "dedi kahkalarının arasından. Ben yataktaki yerimi alırken o da "Baba parası ve biraz da torpil he bide belediyeden arkadaşı unutmayalım. "dediğinde anlamamıştım. Parayla ceza almasını mı engelliyordu yani. E yuh. "Nasıl ya."dedim. "Bak sen bi odana git kafanı dinlendir söylediklerimi ben sana not yazarım git bi odanda onları düşün ölç tart sonra hala anlayamıyosan benim yapabileceğim bişey yok direk intihar et. "dedi. Buraya ben gelmiştim ama sinirden kudurup gideceğim kesindi. "Of ya anlamadık işte baba parasıyla ehliyetin olmadan sürebiliyosun kaçak gibi yani mi?"dediğimde. Ayağa kalktı. Naptığına bakarken alkışlamaya başlayıp iki yandan kellemi tutup kafamın üstünden öptü. "Koçum be."diyip sırtıma vurdu ve kolumdan tutup kapının önüne attı .Kapıyı kapatınca içeri girip tekmeleyesim gelse de kendime hakim olup odama gittim ve teen wolftan bir bölüm açıp izlemeye başladım. Hayır yani jackson gitmese nolurdu. İsaac peki. Ya Derek. Stiles hala beni bırakmamıştı. Bunları düşünerek kaç bölüm izlediğimi hatırlamıyordum. Ama baya olmuştu. Saate baktığımda geç olduğunu farkettim ve yattım.
*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•
Sabah uyandığımda alarm ve şu rutinlerden bahsetmiyeceğim artık çünkü her sabah aynı şey. Zaten dizilerdeki bütün güzellikleriyle uyanan kızları hiçbir zaman anlamamıştım. Güzel uyanılır mı Allah aşkına. Kahvaltı için aşağıya indim. Ve babam ben gelmeden gitmişti. Lan adamla aynı evde yaşıyorduk ama ben yüzünü bile görmüyordum. Sesini sadece maç gecelerinde ve birileriyle telefonda kavga ederken yada içip geldiğinde duyuyordum. Okuldaki tanınmışlığım Emre sayesinde az da olsa artmıştı. Yeni gelen çocuk da arada aklıma geliyordu. Güney Yılmaz. Masaya oturdum ama Emre daha gelmemişti. Sofrada sadece annem vardı öpüp günaydın dedikten sonra "Ya anne Emre yüzünden dün geç kaldım bu gün de geç kalmak istemiyorum bişey söyler misin?"dediğimde güldü ve Emre'ye seslendi. Emre de homurtulu sesler çıkararak -yani ne dediğini anlamamıştım ama heralde böyleydi- geldi ve masaya oturdu. Oturduğu gibi başladı. Biz annemle ona bakarken lokması ağzında kalmıştı. Yemek doldurmaktan şişmiş yanaklarıyla bize bakarken annemle bir kahkaha patlatmıştık. O da bize gözünü devirip istifini bozmadan yemeye devam etti. Ve ben de yemeye başladım. Sosisleri bitirmesini izlemeye niyetim yoktu.
*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•
Okula geldiğimze arabadan inerken Emre'ye kısa bir bakış attım ama telefonuyla ilgileniyordu. "Sana da iyi dersler. "dedim iğneleyici bir sesle. Bana bakıp önüne döndü ve başını salladı. Katkısız halis bahçeden mal. Okula ilerlerken Güney'i gördüm. Ona bakıyordum ama bana bakmıyordu bile. Zaten neden bana baksın. Bide bakması gerekliymiş gibi söylüyorum. Kendime salak gibi sırıtırken Dila'nın camdan bana baktığını ve el salladığını gördüm. Ona sırıttım ve sınıfın diğer camına baktım. Mete de ordan hunharca cama vurarak ona bakmamı sağladı. Sonra eliyle 1 dakika işareti yapıp ben bakmaya devam ederken gömleğini kolunu sıyırıp kaslarını gösterip kaşlarını kaldırıp indirdi. Kendi kendime sırıtırken olduğum yerden Mete'ye vuran Dila ve Dila'nın kafasını göğsüne yapıştırıp kızı boğarken bana orta parmak gösteren Mete'yi izleyerek ilerlerken okula geldim ve okulun duvarına çarptım sanmıştım. Ama çarptığım şeyin kafası vardı ve bana sırtı dönüktü. Arkasını döndüğünde Güney olduğunu farkettim. Dudak parlatıcım okul formasına bulaşmıştı. Ama kafamda bundan daha önemli bir hasar olduğundan emindim. Hele burnum...O sadece arkasını döndü ve kaşları çatık bir şekilde bana bakmaya başladı. "Ya pardon çarptım yürürken. "dedikten sonra Mete ve Dila'ya göz ucuyla baktım. Kahkaha atmaktan kendilerini duvarlata vuruyorlardı. Ebeleriyle çok eğleneceğimi gösteren bir bakış atınca ikisi de içeri girdiler. Çocuk parlatıcımın dağıldığını görünce sırıttı ve "Sakın çarpma bahanesiyle sırtımı öptüğünü söyleme. "dediğinde sinirlenmiştim. Yumruğumu sıktım ve "O sırtın aynısından ben de dahil herkesde var. Öpmek istesem gidip başkasınınki öperim. Ayrıca sırt neden öpiyim. "dediğimde ufak bir kahkaha attı. Ağzımın açılmaması için çenemi alttan tutmam gerekiyordu. Ben onu izlerken. Bir anda bana bakarak sırıtmaya başladı ve küfür savurup geçip yürümeye başlayacaktım ki kolumdan koparacak derecede çekip dengemi kaybetmemi sağladı ve tökezleyerek yanına tekrar geldim. Arkadaşları da arkada bana sırıtarak bakıyordu. Piçler. "Napıyorsun ya kopardın kolumu. "dediğimde ufak bir kahkaha daha attı. Böyle yapmaya devam ederse karşısında nasıl sinirli kalacağım konusunu düşünmem lazımdı. Ben onu izlerken toparlandım ve birşey demesini bekledim. "O parlatıcıyı temizlemezsen kolunu birdaha geri alamazsın. "dedi. Sinirle ona bakmaya devam ediyordum. "Kolum benim olduğunu düşünürsek ben izin vermediğim sürece dokunamazsın. "dediğimde kolumu bırakması için çekiştiriyordum. Allahım yarabbim izbandut gibi olduğu için sadece kendi canımı acıtıp tepiniyordum. Dila ve Mete yüzünden başıma gelenlere bakın. Resmen belalar. "Ben de kolunu satın alırım. " dediğinde içimden 'tamam zenginsin ama bu kadar da yüze vurulmaz. 'Demek gelse de demedim. "Ben de kolumu senden geri satın alırım ve birdaha sana satmam. Ayrıca parlatıcıyı da kendin temizleyebilirsin. Dua et okuldaki diğer kızlar gibi kıpkırmızı ruj sürmüyorum. "dediğimde kolumu kurtarmaya çalışıyordum. Evet hala. Çocuk dediğini yapıp kolumu satın almazsa şaşırırım. Biraz önce aramızda geçen diyaloğun saçmalığını düşündüm. Resmen kol satın almaktan konuşmuştuk. Bir süre sonra oturup kol fiyatları hakkında tartışırsak hiç garipsemezdim. O da bunu düşünüyordu sanırım ki birkaç saniye sustu. Yanındaki izbandutlar da bişey demiyor ki bıraksın şu öküz kolumu. Ya ben bunu böyle beklemiyodum. Böyle mütevazi bişey falan. Bu bildiğin orangutan. Yakışıklı bir orangutan. "Bırakıcak mısın yoksa bütün gün böyle mi durucaz. "dedim. Bir kahkaha attınca bayılacaktım. Kahkaha atmayı kesinlikle bırakmalıydı. Bu şekilde tartışamazdım. "Valla şu sırtımdaki parlatıcı izi gitmezse bütün gün burda durabiliriz. Ayrıca elim hareket ettikçe göğsüne deyiyo. Bence çok fazla hareket etmeden sil şu izi ve git. "dediğinde ağzım açılmış bir şekilde ona bakıyordum. Yuh yani. Pis sapık. "Pis sapık."diye cırladım ama o sadece güldü. Hareket edemezdim hoş etsem de bırakmıyordu. Yanaklarım kırmızı ışık görevinde kullanılabilecek dereceye gelmişti. Yüzüme bakıp "Ceren bi gelsene bişey söylicem. "dedi ve eliyle yaklaş işareti yaptı. Ben yaklaştığımda kulağıma eğilip "Sana kırmızı çok yakışıyor. "diyip bir kahkaha daha attığında. Hangisine kızacağımı şaşırdım. "Ceren mi?Ya senin neydi..Doğu..Batı..Kuzey?"diye dalga geçercesine sorup ben de sırıtmıştım. "Güney."diye düzeltip kolumu tutmaya devam etti. "Ben de Cemre ha bu arada sana da mor çok yakışır hatta kolumu biraz daha tutarsan bunu buradaki herkes görecek. "dediğimde tekrar alay edercesine kahkaha attı. Bu kahkahası kulağa hiç hoş gelmemişti. "Parlatıcı?"diye hatırlattığında pes etmekten nefret etsemde arkasına doğru yeltenip elimle siliştirdim. Özenmemiştim tabiki. Sadece kolumu bırakması için yapmıştım. "Oldu işte Kuzey ay Doğ.. Neydi ya?"diyip sırıtınca alaylı yüz ifadesi ciddileşirken kolumdaki eli de gevşemişti. Ben de fırsat bu fırsat aniden çekip giderken arkamdan "Güney. "diye düzeltti. Tabiki biliyordum. O adımı bilerek mi yanlış söyledi anlamıyordum ama benim bilerek yaptığımı anlamıştı. Sinirimi bozmasına rağmen ben de onun sinirini bozduğum için mutluydum. Ama tahminlerim çok yanlış çıkmıştı. Bugün beden dersi olduğu için üzerimde tayt ve uzun tişört vardı. İlk iki ders beden olur mu ya. Hayır beden dersinden zevk alamamamız için yapmışlar resmen. Sınıfa çıktığımda çantamı sıraya koydum. Dila sırada oturuyordu. Mete de ben geldiğim gibi arkasını döndüğünde ikisi de bana bakmaya başladılar. Ben de anlatmam gereken şeyler olduğunu anlamıştım ve anlattım. Herşeyi anlattıktan sonra Mete sinir olmuştu Dila da sinir olmuştu ama yakışıklı olduğunu ve affedebileceğimi zırvalayıp durdu. Affedeceğim bişey yoktu ki. Birşey yapmamıştı. Yapmış mıydı? Hayır be abartmiyim kolum acımamıştı bile. Biri bana da böyle bişey yapsaydı ve ben bu kadar güçlü olsaydım aynı şeyi yapardım. Haklıydı. Ay neyse. Beden dersine çıktığımızda o hala dışarıdaydı. Bana bakıp sırtını işaret ediyordu. Tamamen çıkmadığını biliyordum. O da anlamış olacak ki sırtını gösteriyordu. Gözlerimi devirip önüme döndüm. O da önüne dönüp sınıfa girdi. Tayt giymekle iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilmiyorum ama şu abazaların kara çarşaf giysem de bakacağından emindim. Dila ile voleybol oynarken Mete basketbol oynuyordu. Ders bitiminde bir araya gelip su içmiştik. Ve derse girerken benim için de uyuma zamanıydı.
____________________
Okul bittiğinde eve gelmiştim ve baya uyumuştum. Tenefüslerde Güneyin kötü bakışlarına mahrus kalsam da güzel geçmişti. Ben de ona aynı bakışları atmıştım. Sırtında da pembelik vardı. Geçmemişti. Bunu her gördüğümde gülmüştüm. Çünkü komikti hatta baya. Eve geldiğimde bütün eşyalarımı atıp yatağıma uzanmamla kapının tıklatılması bir oldu. Emre içeri girmişti."Kalk babamdan haber var."dediğinde dikilip sorarca yüzünde baktım. "İş yemeğine çıkıyoruz baya şirketin sahibi aileleriyle katılacak büyük birşey olucak ve biraz da olsa güzel olmaya çalış tabi başarabilirsen."dedikten sonra "Bu tiple ne kadar mümkünse.."diye mırıldanınca kafasına yastık fırlattım ve kapıyı kapatıp çıktı. Şimdiden hazırlanmaya başlasam iyi olurdu. Üzerime tamamen yapışık dizimin bir karıl üstünde kalın askılı biraz göğüs dekolteli siyah bir elibise ve siyah ayakkabı giymiştim. Emre benden uzundu ve çok uzun olmayan stiletto (inşallah böyle yazılıyodur sşskxmsn)ayakkabılarımı giydikten sonra elime de çantamı aldım. Saçlarımı da düzleştirip eyeliner açık pembe ruj ve rimel ile akşam yemeği zamanına kadar hazırlanarak güzel olmuştum. Eh yemeğe uygundu en azından. Emre zamanı geldiğinde beni aşağıya çağırmak için kapıma geldiğinde 'ov'diye bir şeyler söylemişti. Güzel olmuşum ama daha iyi olabilirmişim yine de onun yanına layık değilmişim neden bu kadar kısaymış. Ve daha fazlası gelecek hafta..dermişim. Aşağıya indiğimizde babam yüzüme bile bakmadan evden çıkmıştı annem bana ağzını oynatarak 'çok güzel olmuşsun'dediğinde ona öpücük attım. Emrenin koluna girip evden çıktım. Babam sorun çıkarmadığı sürece bu gecenin kötü geçeceğini zannetmiyordum. Emrenin kolunda arabaya ilerlerken Emre ve ben Emre'nin arabasında babam ve annem de babamın arabasında gelecekti. Arabadayken Emre'ye kimlerin , hangi şirketlerin olacağını. Hepsinin aile mi olacağını. Babamın sorun çıkarıp çıkarmayacağını sormuştum. O da neredeyse hiçbirine cevap vermeden sadece 'gidince görürsün'dedi. Babam konusunda da 'Merak etme o kadar insan önünde rezil olacak birşey yapmaz ama sana nasıl davranır orasını bilemem'demişti. Artık bana hiçbir şekilde davranmasını istemiyordum. Yani görmezden gelse yeterdi. Kızıp dövmesindense.Ben bunları düşünürken lokantaya vardık.
--------------------
Hoovv uzuun bir bölüm oldu. En azından diğerlerine göre. Ama arkadaşlar vote sınırı koymayı sevmiyordum ve koymayacaktım da ama şu anda koymayı denemek istiyorum. Bölümü +3 votede yayınlayacağım eğer işe yararsa da gittikçe arttıracağım. Hikaye hakkında eleştirilerinizi beğenilerinizi ve önerilerinizi bana mesaj olarak yazabilirsiniz veya buraya yorum bırakabilirsiniz. Oy ve yorumlamayı unutmayın yavrularıım❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZ
Teen FictionBen Cemre.Cemre Uçaner.Babam Uçaner Holdingin sahibi.Lise 2 ye bu sene geçtim.Bana göre dünyanın en berbat şeyi ikizinin olması.Ondan da kötüsü erkek ikizinin olması.Ve en beteri de herkes tarafından tanınan ve babasının ününü kullanan bi' erkek iki...