Sabah alarm nasıldı , şöyleydi , böyleydi demiycem çünkü en beterinden ne küfürler ne hakaretler varsa hepsini yemişti. Şimdi dün o kadar yorgunken ve geç yatmışken sabah erkenden kalkmak resmen insana 'ölüm gibi bişey oldu ama kimse ölmedi' dedirtiyor.
Neyse sabah herzamanki iki dakika kuralı , el , yüz yıkama , tuvalet olayları falan filan derken hazırlanıp kahvaltı masasına inmiştim. Annem ve babam yoktu. Sadece Emre vardı. Hicmetçilerden birine "Annem nerde?"diye sordum. "Melek Hanım ve Semih Bey gece baya geç saatlerde geldiler. Bu gün ikisi de izin almış. Uyuyorlar. "diyince koca bir oh çektim. Babamı kahvaltıda görmek istemiyordum ve nedeninin çok açık olduğunu düşünüyordum. Küçükken babam eve gelince Emre'ye hediyeler alırdı. Silahlar, oyuncaklar...Benim yüzüme bile bakmazdı ama annem de bana kız eşyaları alırdı. Babam erkek olduğu için kim kimin cinsiyetindense o ona hediye alır diye düşünüyordum. O zamanlar hiçbirşeyin farkında değildim tabii. Evde Emre'nin davranışlarına dikkat edip sırf babam bana da hediye alsın diye Emre gibi davranırdım. Sesimi onun gibi yapmaya onun kıyafetlerinden giymeye çalışırdım. Ama babam hiçbirzaman bana hediye almamıştı. Babama sarıldığımı bile hatırlamıyorum. Hatta konuştuğumuz zamanlar bile az. Küçükken Emre korkunca hep babamı uyandırırdı. Babam da onu aralarına alır sıkı sıkı sarılırdı. Emre ile aynı odada kaldığımızdan onun uyanma seslerine ben de uyanırdım. İçimden benim de gitmek gelirdi bana da sarılsın isterdim ama gidemezdim. Küçükken bile babamdan çekinirdim. Bunları düşünürken Emre "Ne gülüyon salak salak ."diyince ona bakım "Gülüyo muyum?"dedim. Şaşırmıştım. Babamla ilgili kötü anılarımı hatırlarken bile gülüyordum resmen. Bu komikti. Daha çok güldüm ve Emre'nin deli olduğumu düşünmesine katkı sağladım. "Cevap verme gereği bile duymuyorum sıfatsız."dediğinde kahkaha attım. Sıfatsız ne abi. "Sıfatsız ne Allah aşkına ne malsın ."diyip gülmeye devam ettim. "Sen yememeye devam et okula yine geç kal da gör gününü. "diyince aklıma bir an geç kaldığımdaki anılarım geldi. "Tamam tamam ."diyip yemeye koyuldum. En son geç kaldığımda Güney ve odadaki her insan tanesi bana gülmüştü. Ve ayrıca dün Emre bana Güney'in göğüsüme baktığını söylemişti. Sapık bu çocuk sapık. Ya dünkü elbiseyi yakmayı bile düşünüyordum ama o kadar üşengeçtim ki. Hayır yani neden bu kadar açık olmak zorundaydı. O elbiseyi birdaha giymeyeceğime dair kendime söz verdikten sonra "Hadi."diyen Emre'yle beraber ayaklandım ve arabaya doğru yol aldık.
--------------------
Okula vardığımda kamelyada Güney ve arkadaşları vardı. Aralarında konuşuyorlardı. Ciddi birşey konuşuyor gibi kaşları çatıktı. Konuşmaları bitince etrafına bakınmaya başladı ve gözgöze geldik. Beklemediğim için malak gibi bakıyordum hala. Yüzüne bir sırıtış yerleşirken kaşlarını 2 kez kaldırıp indirdi. Cebinden telefonunu çıkarırken gözlerimi devirip önüme döndüm. Telefonum cebimde titrediğinde elime aldım ve ekrana baktım. Bir mesaj vardı ama isim yazmıyordu. Mesajı açtığımda ; Yakalandın ;)
diye bir yazı görmeyi beklemiyordum. Olduğum yerde durup arkama baktığımda hala kamelyada oturup bana bakıp sırıtan bir Güney'le karşılaştım. Telefon hala elindeydi. Demek ki mesaj ondandı. Hemen numarayı kaydettim ama mesaja cevap vermedim.Sınıfa geçtiğimde Dila'nın yanına oturdum. Dila ve Mete herzamanki gibi kavga ediyorlardı. Hayır bunlar hiç iyi geçinemiyorlar ama çocukluktan beri arkadaşlar. Neye tartıştıklarını sormadan ve dinlemeden beni farketmekerini bekledim. Mete beni farkettiğinde kavgaya beni de katacağını anladığımda "Deneme bile. Soru sormayın , bilmiyorum , teşekkürler ."diyip önüme döndüm. Bu lafıma ikisi de gülüp kavgayı kesmişlerdi. Mete de "Tamam tamam eee nabıyon."dedi. Yüzümü kırıştırarak ona baktım "Ya yapmacık oldu dimi pardon baştan alıyorum. "dedi ve önüne döndü. Güldüğümde aniden arkasanını dönüp eliyle kafamın arkasına yavaşça vurup "Nabıyon len kevaşe ."dedi. Bütün gücümle kafasına vurduğumda benim bile canım acımıştı. Of fena vurdum ama. "Şaka da yapılmıyo bok çukuruna ."diye sızlandığında kafasını masaya yatırıp ovuşturmaya başladım. Elimden kurtulmak için debelenince sonunda başardı ama yanındaki kıza bir dirsek geçirmişti. Kız sızlanarak kolunu tutarken aniden sakinleşip , debelenmekten bozulan saçlarını düzeltip bana göz kırptı ve elini kızın omzuna attı. Bu p*ç işi biliyordu. Kız saniyede sustuğunda kızın yanağından makas alıp bana geri döndü ama tam bu sırada öğretmen içeri girdi "Öğretmenin geldiğine ilk defa ufak çaplı sevindim. "diyip sırıttığımda bana ölümcül bakışlar atmaya çalışıyordu ve sadece maymuna benziyordu. Yüzümü buruşturup kafamı iki yana sallayıp yaşlı teyzeler gibi 'cık cık cık' sesi çıkardım ve ders başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZ
Teen FictionBen Cemre.Cemre Uçaner.Babam Uçaner Holdingin sahibi.Lise 2 ye bu sene geçtim.Bana göre dünyanın en berbat şeyi ikizinin olması.Ondan da kötüsü erkek ikizinin olması.Ve en beteri de herkes tarafından tanınan ve babasının ününü kullanan bi' erkek iki...