Lokantaya vardığımızda Emre arabadan indi. Evet kapımı açmamıştı çünkü neden açsın. Emre önden giderken yetişmeye çalışıyordum. Birkaç büyük adım attım ve tam Emre'nin koluna tutununca tökezledim. Kafasını çevirip bana baktı ve sabır dilercesine yukarı baktı. Bu çocuk benim yanımda sabır dileye dileye bir hal kaldı ayol. Ayol mu...Kendime gelmeliyim. İçeri girdiğimizde gözlerim kamaşmıştı resmen. Böyle yemekler babam sayesinde her zaman olabilirdi ama bu seferki çok büyük ve gösterişli biyerde yapılıyordu. Oha dedim içimden. Birsürü masa ve masalarda oturan insanlar vardı. Yuh be herkes ailesini alıp gelmiş. Kapıdaki orta yaşlarda görevli bizi bir masaya yöneltirken masada bizimle beraber birkaç kişi daha vardı babalar bir tarafa erkekler bir tarafa geçmişti. Ben de yerimi aldım. Sağ tarafımızda boş bir masa daha vardı. Babam herkesle selamlaşırken ben de tebessüm ederek herkese selam verdim. Birkaç dakika geçtikten sonra sağ masamıza birileri gelmişti. Telefonumla ilgilenirken o taraflara bakmamaya çalıştım. Tebessüm etmekten yüzüm kırışmıştı resmen.Herkes masadaki yerini aldığında karşılama faslı geçti diye düşündüm ve kafamı çevirdim. Kafamı çevirmemle gördüğüm şey karşısında şaşırmıştım. Benim oturduğum tarafın karşısında Emre'nin hemen yanında oturan Güney'i görmeyi beklemiyordum. O da şaşırmıştı ki bana bakıyordu. Ben de anlamayan gözlerle etrafı süzerken Emre bana bakıp noldu anlamında kafasını sallamıştı. Yüz ifademden şaşırdığım bu kadar mı belliydi. Hemen kendimi toparladım ve Emre'ye yaklaşıp "Senin yüzünü görünce hep böyle oluyorum bilmiyo musun. "dediğimde masada ona doğru eğilmiştim eğildiğim için zaten olan dekoltem biraz daha ortaya çıkmıştı sanırım ki Emre beni ittirip önümü tutmamı işaret etti. Ben de elimle tutarak yaklaşınca "Doğru 'Emre nasıl bu kadar mükemmel oldu' diye şaşırıyorsun. Unutmuşum. "dediğinde laf sokmuştu. "Ben daha çok 'Emre neden bu kadar gerizekalı'diye düşündüğüm için böyleyim"dediğimde zaferle gülüp sandalyeme yaslandım. Güneye bakıyordum ama o babasıyla konuşuyordu. Gülerek konuşuyorlardı. Böyleyken çok yakışıklıydı. Aslında her baktığımda yakışıklıydı ama konumuz bu değil.
Güneyle yemek boyunca ara sıra göz göze geliyorduk ve her göz göze geldiğimizde sırıtarak beni süzüyormuş gibi yapıyordu ve bu da yanaklarımın daha da kızsrmasını sağlıyordu. Bir süre sonra herkes yemeğini yedi ve erkekler yani babalar ve oğulları sigara içmek için terasa gidiyorlardı. Kadınlar ise masada sohbet edecekti. Yaşlılar kadınlar ve çocuklar arasında kaldığımdan dolayı annemin kulağına eğilip "Ben bi tuvalete gidiyorum. "dedim ve o da kafasını sallayınca sandalyeden kalktım. Üstümü düzeltip tuvalete doğru ilerlemeye başladım. Bu katta arıyordum ama bir türlü tuvaletin nerede olduğunu bulamamıştım. İçki masasında barmen olduğunu tamin ettiğim bir çocuğun yanına gittim. Kumral saçları be yapılı vücuduyla 'Üyfff be' dedirten cinstendi. Kapıdaki orta yaşlarda bizi karşılayan adam yerine neden bu barmeni seçtim sanıyorsunuz. Gülümseyerek "Lavabo nerede acaba bu katta bulamadım da. "dedim. O da bana aynı şekilde gülümseyerek "Yukarıda terasın yanındaki koridorda , tabelalar var zaten. "diyip gülmeye devam edince teşekkür edip ne kadar istemesemde ilerlemeye başladım. Merdivenleri çıkarken gözüm hala ondaydı. Ay Allahım tökezlenip düşmezsem iyidir.
Neyse merdivenlerden çıktım tabelalar vardı ve teras yazıyordu. Terasın olduğu yere gittim ve içeride bir grup erkek gördüm ve aralarında Emreyle Güney de vardı. Baktığımda Güney bana dönüktü ve bi an gözgöze geldik sonra yavaşça kafasını çevirdi. Ben de daha fazla bakmayıp tuvaletin olduğu koridorda ilerlemeye başladım. Arkamda bir ayak sesi duyduğumda bakmamak için dirensem de duramadım ve yavaş adımlarla gelen Güney'i gördüm. Sırıtarak elleri ceplerinde birkaç adımda yanıma yetişti ve "Kırmızının yakıştığını sabah çok net görmüştüm ama siyah da bir o kadar yakışıyormuş. "diyip baştan aşağı bakınca. "Bak ben sana morun yakıştığını göremedim. Eğer daha fazla boş yaparsan çok güzel bir şekilde görücez. "dediğimde kaşlarını kaldırıp gözlerini kocaman açtı ve yapmacık bir korkan yüz takıldı ve "Sanırım tuvalete yetişemeden altıma yaptım. "dediğinde ağzımdan ufak bir kahkaha kaçtı ve elimle ağzımı kapatıp tuvaletlerin yanına geldiğimiz için hemen tuvalete girdim. Söylediği şey çok komikti ama sabahki kızarmamla resmen dalga geçiyordu vay p*ç.Tuvalete tuvaletim olduğundan gitmemiştim. Saçımı başımı düzeltmek için gitmiştim. Hangi kız tuvalete tuvaleti olduğu için giderdi ki? Ve Güney çıkana kadar da çıkmayacaktım. Tabi çıkıp çıkmadığını nasıl anlayacağım hakkında bir fikrim yoktu. Bu çocuk neden bu kadar piçti ya. Bak bunu düşünerek burda yıllarımı geçirebilirdim. Tuvaletimi yapmamın mantıklı olduğunu farkettiğimde tuvalete girdim. Burdan sonrasını anlatmam gerekmiyor bence ama tuvalette çalan keman sesiyle yaptığım işin ne kadar farkına varamasam da bir şekilde halledip çıktım. Ellerimi yıkarken tuvalette baya zaman geçirdiğimi farkettim. Tekrar aynada nasıl göründüğüme bakıp güzel olduğuma kanaat getirip hazır makyaj yapmışken birkaç fotoğraf çekinip tuvaletten çıktım. Gözüm erkekler tuvaletindeydi. Gören de sapık sanacak oysaki benim tek amacım malak bir insanın hala tuvalette olup olmadığını öğrenmekti. Olmadığını anlayacak kadar uzun-birkaç saniye-baktıktan sonra koridorda yürümeye devam ettim. Terasın kapısının önüne geldiğimde terasa baktım ama bizimkiler yoktu. Ben de hemen masaya gittim. Bizim aile ve diğerleri masa oturuyorlardı. Her ailenin masaları vardı ama masalar birleşikti. Bu yüzden sanki kocaman bir masaymış gibi duruyordu. Herkes gülüşerek konuşurken bir an geri dönüp barmen çocuğun yanına gidip bütün geceyi onunla geçirmek istemedim değil. Daha da yaklaştığımda Emre ve Güney'in yanyana oturduğunu ve koyu bir sohbete dalmış olduklarını gördüğümde kusmamak için kendimi zor tuttum. Masaya oturduğumda birkaç göz bana dönmüştü ama Emre ve Güney hala birşeyler konuşuyorlardı. Geldiğimi belli etmek için boğazımı temizler gibi yaptım ama bi bok olmadığı için acımıştı. Hemen ardından su içtim ve Emre'ye döndüğümde bana bakıyordu. Şirince gülümsediğimde sinirli yüzüyle karşılaştım. Bana bakıyordu ve kaş göz işaretleriyle göğüsümü gösteriyordu. Ne olduğunu anlamam uzun sürmedi. Ve düzeltmek için eğilip neyin açık olduğuna baktım ama bakmama gerek yokmuş. Gördüğüm gibi göğüsüme yapıştım. Elbisemi yukarı çektim ve Emre'ye 'oldu mu' gibi bir bakış attım. Olduğunu gösterircesine gözlerini yavaşça kapatıp açtı ve önüne döndü. Ya normalde göğüslerim çok büyük değildi. Siz yabancı değilsiniz bedenini söyliyim. 85. Yani vücudum yapılı değildi zaten. Boyum 1.68'di. Kilom 48 di. Hatta zayıf bile denebilirdi ama kuru kemik gibi de durmuyordu. Anneme çektiğim için kalçam ve göğüsüm vücut yapıma göre biraz büyüktü ama seviyordum. Kötü durmuyordu hatta güzel bile diyebilirdim. Masadaki hiçbir konuşmaya katılmıyor , hiçkimsenin yüzüne bile bakmıyordum. Çünkü sıkıntıdan halisinasyon görmeye başlamıştım. Ne alaka bilmiyorum ama şu ileride herkesin havuza girdiği yerde ilk geldiğimizde masa vardı. Saate bakmak için telefonumu çıkarttığımda Dila'dan ve Mete'den cevapsız aramalar olduğunu gördüm. Terasa çıkıp hava almanın iyi olacağını düşünmüştüm. Telefonda saate bakıp 12 ' ye 5 kaldığını görünce ofladım ve anneme eğilip "Anne bu gece eve gidebileceğimize inanmıyorum bu yüzden az da olsa hava almak için terasa çıkıyorum belki oradan atlayıp intihar ederim hadi baybay. "diyip kalkmaya yeltenirken annem kolumdan tutup otutturdu ve eliyle elbisemin göğüs kısmını tutup yukarı çekti. Bugün herkesin benim elbisemle bir problemi olduğunu düşünmedim değil. Elbise sıkı ve destekkiydi bir de içinde sünger olunca olduğundan büyük duruyor tabi. Doğan görünümlü şahin..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZ
Teen FictionBen Cemre.Cemre Uçaner.Babam Uçaner Holdingin sahibi.Lise 2 ye bu sene geçtim.Bana göre dünyanın en berbat şeyi ikizinin olması.Ondan da kötüsü erkek ikizinin olması.Ve en beteri de herkes tarafından tanınan ve babasının ününü kullanan bi' erkek iki...