"Baş belası"

1.7K 82 10
                                    

Dün birden ilham geldi ve yazayım dedim. Bugün de baktım tam bir bölümü doldurmuşum! İyi okumalar! Vote ve yorumları lütfen unutmayın!

NOT; SANIRIM BU MEDYA BİR HA-Rİ-KA!

•••••

"Ne?"

Şaşkınlıkla ona bakıyordum. O ise gergin bir tavırla arabasına doğru yürüdü ve kaputa yaslandı. Daha önce de huzursuz hallerine şahit olmuştum ama böylesini ilk defa görüyordum. Gerçekten gergin görünüyordu.

"İyi değil, yani-" dedi ve bakışlarını yerden çekip bana çevirdi. Heyecanla söyleyeceklerini bekliyordum.

"Bugün söylediklerin onu fazlasıyla üzdü ve berbat hissediyor." Cümlesini bitirdikten sonra yaslandığı kaputa bir yumruk attı. Hızlı adımlarla ona yaklaştım ve gözlerimi kıstım. "Bunu yapmamı isteyen sendin."

Gözlerini yumruk yapıp sıktığı elinden çekip yeniden bana çevirdi. Çaresiz görünüyordu, ve bu duyguyu gözlerinden dahi okuyabiliyordum. Konuşmamızın nereye varacağını bilememek ise beni rahatsız etmeye başlamıştı.

"Bendim evet, lanet olsun! bendim! Aklıma sokayım!" Bağırdı. Arabasının kaputuna seri bir şekilde birkaç yumruk daha indirdi. Onu durdurmadım, öfkesini ona kusmasını yeğliyordum. Çünkü sinirini herhangi bir şeyden çıkaramıyorsa, kabak her zaman benim başıma patlıyordu.

"Onun bu kadar üzüleceğini bilmiyordum Sara! Bir işe yaramayan aklıma sokayım ki bunu bilmiyordum!"

Ses tonu öncekine göre daha fazla yükselmişti. Onu kolundan tuttum ve arabasına soktum. Ben içeriye girene kadar direksiyona onlarca kez vurmuştu.

"Sana düşündüğümden daha da fazla değer veriyor!"

Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun! Şu siktiğim hayatım boyunca karşı cinsimin neredeyse hiç ilgisini çekemeyen ben, şimdi iki tane yunan tanrısı gibi oğlanı kendime bağlamıştım! Dışarıdan bakılınca bu mükemmel bir duygu gibi görünüyordu ama bu oğlanların yakın birer dost olması tüm büyüyü bozuyordu! Neymar ile benim geleceğim artık tamamen içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyordu. Eğer dostu uğruna bu zavallı beni bırakırsa, işte o zaman bende içinden çıkılmaz bir hüznün ortasında bulacaktım kendimi.

"Ne yapacağız?"

Düşüncelerim gittikçe karamsarlaşmıştı ve bu beni duygusallaştırıyordu. Sesim bu yüzden titrek çıkmıştı ve kızaran gözlerimle ağlamak üzereydim.

"Bilmiyorum-" dedi ve ardından bana döndü. Gözlerini gözlerimden kaçırıyor, vücudum üzerinde geziniyordu. "Onun gözlerimin önünde eriyip gitmesine izin veremem Sara, o benim dostum. Ona bunu yapamam."

Hiddetle oturduğum koltuktan sıçradım ve çenesini tutup bana bakmasını, gözlerimin içine bakmasını sağladım. Ne demek istiyordu? Yoksa düşündüğüm gibi, Rafinha için benden vaz mı geçiyordu?!

"Bu da ne demek!" dedim bağırarak. Hala gözlerini gözlerimden kaçırıyordu. Öfkeyle onu silkeledim ve "Bana bak, seni orospu çocuğu! Gözlerimin içine bak!"

Dolu gözleriyle bana baktı. Bu sırada göz pınarlarım yaşlarımı daha fazla tutamayıp, yanaklarıma doğru bıraktılar. Dudağımı ısırdım ve ağlamamaya çalıştım. Tabiki imkansızdı.

"Be-ben gerçekten çok üzgünüm Sara. N-ne diyeceğimi, ne yapacağımı b-bilmiyorum. İnan b-bana elimde olsa seni b-bırakmak şu dünyada yapacağım e-en son şey olurdu."

Lullaby [Written by; Neymarable] TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin