-"Hey Büşra?!"
-"Heeey! Dalıp gittin yine, iyimisin?" gözlerimi kırpıştırdım. Sahi iyi miydim? Uyuşmuş olan bedenim bu soruyu yanıtsız bırakırken bana merakla bakan Ahu'ya tebessüm ettim.
-"İyiyim." bir yalan daha. Paramparça olmuş bedenim sessiz bir fırtınada nereye savrulduğunu bilmeyen bir bedevi gibiydi. His, yok. Acı, çok.
Hissiz olup acının çok olması bir paranoya gibi sarıyordu sanki. Dışa dönük gerçek hisler yok, sadece sol tarafımda halâ batmış olan altın hançer. Sıcaklığını ve tazeliğini koruyan yaram...
Bir ay, dört hafta, 32. Gün, 768 saat, 32 saniye, 33,34,35....
On bin yıl gibi gelen bir ay. Dile o kadar kolay ki. Bir ay, bir... Ama kalbe değil işte. Hemde hiç değil.
Kara'nın bıraktığı o taze yara beni çok uzaklara ufak bir rüzgarla savrulmuştu. Dikenlerin, kaktüslerin arasına düşmüştüm sanki. Günden güne acıyan yaram...
En acısıda özlem....
Bana ne yaparsa yapsın onu halâ affedecek gibi olmam, ah bu çok acınası. Ama elimde değil..."Şurama batan" diyor şair... "Özlem demeselerdi bıçak derdim..."
Bu o kadar yerinde bir sözdü ki. Beni tanımlayan...
-"Hey! Büşra kızıyorum ama bak! Şu eteklere bir bak! Mal gibi durma!" bu seferki patlama Melisadandı. Beni zorla getirdikleri alış-veriş merkezindeydik. Bir aydır tanıdığım arkadaşlarımın benim için bu kadar cömert olması beni içten içe mutlu ediyordu.
Kara ile ayrıldığım gün metalik kıyafetlerle yanıma oturan 5 kişilik (artık benimle 6) gruptu. Tanışıp dertleşmiştik. O an ki hüzünle herşeyi anlatmıştım. Kaybedecek pek bir şeyim yoktu çünkü. Ama artık dokuz yeni arkadaşım vardı. Hep beni gülümsetmek için çabalayan.
Efe, Atılgan, Can, Ahu, Melisa ve ben....Hepsini ailesi varlıklı insanlar olmasına rağmen gerçekten kibirden uzak eğlenceli insanlardı. En iyi Efe ve Ahu ile anlaşıyordum çünkü ikiside bana çok önemli sırlarını vermişlerdi. Özellikle Efe... Onun yaşadıklarını duyduktan sonra halime bile şükretmiştim ama neyse...
Önümdeki eteklere boş boş bakarken Efe yanıma geldi.
-"Suratık asık pirimcesim." bana olan değişik tabirlerine halâ alışamamıştım.
Derin bir soluk alırken soğuk soğuk terlediğimi hissettim. Avuç içlerimin su gibi olması ve sanki tüm kanımın çekilmesi gibi bir his vardı.
-"Büşra rengin attı noldu?!" endişeli ses Can'ın sesiydi. Derin derin nefes alıyordum fakat kendimi iyi hissetmiyordum.
-"İyiyim." zorla ve kısık söylediklerim ile bana onaylamaz bakışlar atan arkadaşlarıma hafif tebessüm ettim.
-"Gerçekten." desemde kolumdan tuttukları gibi bir masaya oturttular. Önüme konulan suya minnetle bakarken hemen içtim suyu. Kendimi bir nebze toparlasamda başım dönüyor gibiydi. Başımı Efe'nin omzuna koydum ve bizimkilerin yüz ifademden cesaret alıp başladıkları muhabbeti dinlemeye başladım.
-"Ee gençler, iki gün sonra kokteyl var. Geliyorsunuz değil mi?" Atılgan'nın sorusu Can'dan yanıt buldu.
-"Mecburuz be kardeş." derin bir soluk aldım.
-"Primcesim bu pezevenkler bizim kızları aldılar eş olarak, sende benimle gelsene?" Efe'den gelen soru ile afalladım. O kadar elit bir mekana giremezdim.
-"Babam izin vermez." dedim en mantıklı sebeb buydu çünkü babam gerçekten izin vermezdi.
-"Sen Ömer amcayı bana bırak ben hallederim." başka bir sebeb aklıma gelmezken kafamla onayladım. Babamın izin vereceğine ihtimal bile veremiyordum ki. Neyse....
-"Kalkalım hadi gençler, Büşra'nın annesi kızmasın." tüm grup annem ve babamla tanışmışlardı ve babam ilk kez erkek arkadaşıma karışmamış aksine desteklemiş ve sevmişti, tabi bunun Efe'nin babam ile başka bir odaya geçip 'özel' konuşmasının emeği vardı. Kimse Efe'nin ne konuştuğunu bilmiyordu ama o günden sonra babam en çok Efe'ye emanet ediyordu beni.
Derin bir soluk alıp Efe'nin arabasına bindim. Kemerimi bağlayıp hareket eden arabadan dışarıyı izledim.
His little whispers,
Onun küçük fısıltıları"Love me, love me
Sev beni, sev beniThat's all I ask for
İstediğim herşey buLove me, love me."
Sev beni, sev beniHe battered his tiny fists to feel something
Bir şeye dokunmanın ve hissetmenin ne olduğunu merak ederekWondered what it's like to touch and feel something
Ufacık yumtuklarını birşeyler hissetmek için vurdu.Monster,
CanavarHow should I feel?
Nasıl hissetmem lazımCreatures lie here
Camdan dışarı bakarakLooking through the window
Yaratıklar burayı izliyorThat night he caged her
O gece kızı hapsetti oBruised and broke her
Ezdi ve kırdı onuHe struggled closer
Yaklaşmaya çabaladıThen he stole her
Sonra kızı çaldı.Violet wrists and then her ankles
Mor bileklerini ve ayak bileğiniSilent pain
Sessiz acıThen he slowly saw their nightmares were his dreams
Daha sonra gördüki onların rüyalarıydı kabuslarMonster,
CanavarHow should I feel?
Nasıl hissetmem lazım?Creatures lie here
Camdan dışarı bakarakLooking through the windows
Yaratıklar buraya uzanıyor.Time will
Hear their voices
Duyacağım sesleriniI'm a glass child,
Cam bir çocuğum benI am Hannah's regrets
Hannahın pişmanlığıyım benMonster,
CanavarHow should I feel?
Nasıl hissetmem lazım.Turn the sheets down
Çarçafları kıvırMurder ears with pillow lace
Oyalı kulakları öldürThere's bath tubs
Full of glow flies
Parıltılı sineklerle dolu küvet varBathe in kerosene
Gaz yağında yıkanTheir words tattooed in his veins, yeah!
Onların kelimeleri onun damarlarına dövme yaptı, evet!Derin bir nefes aldım. Buda en sevdiğim şarkılardandı işte. Hafif bir tebessüm ettim.
-"How should I feel?" (Nasıl hissetmem lazım) Efe'nin derin bir soluk aldığını duydum.
-"Üzgünüm ama kötü hissetmelisin çünkü olması gereken bu. Ama unutmaki her bitiş yeni bir başlangıçtır." Efe'nin şefkatli sesi ile hafifçe tebessüm ettim.
-"Not for me." (Benim için değil)
Bana yan bakış attı ve sırıttı.-"Noldu kız yeni ingilizce öğrenmiş bebeler gibi bana hava mı atıyon. Hem bende çok iyi ingilizce biliyorum. Ay ve gat iz yor layf. Camiyi sağ goluna al go go go!!!"
Küçük bir kahkahamı engelleyemezken kafamı iki yana salladım tek bir normal arkadaşım yok...
*******
Veeee yine merhaba!!!! İyi okumalar!!!!
Son bir şey!!! Film önerisi:
İntihar odası (suicide room)
Harika bir psikoloji filmi mutlaka izleyin....Multimedia: suicide room- monster
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtınaların Kızı
RomanceSert aşk-2 ΠΠΠΠΠΠ -Bu kitapta anlatılanlar gerçektir ama herkesin gerçeği aynı değildir.- ΠΠΠΠΠΠ Kara yanıma gelip rutin kontrolleri yaparken kalbimi yakan o soruyu yönelttim. -"Beni neden aldattın Kara, bize neden ihanet ettin?!" tansiyonumu ölçen...