ΠİmzaΠ

1.9K 97 9
                                    

Gözlerimi kasıklarıma giren ani sancı ile araladım. Yatakta iki büklüm olurken alarmın çalmasına beş dakika kaldığını farkettim. Zorla yataktan çıkıp tuvalete gittim. Karnım feci şekilde ağrıyordu. Lanet olsun, gebelik böyle bir şey miydi?

İşlerimi zorla hallettim. Duş almanın iyi geleceğini düşünerek banyoya ilerledim. Hızlı bir duş aldım ve odama doğru ilerledim.

Tam aynanı önünden geçecek iken aynada kendimi gördüm.
Düşümdüm ki sevilecek bir tarafım yok cidden.
Ne şiirlere konu olacak uzun saçlarım nede güzel bir gülüşüm.
İncecik kollarım, bacaklarım, bedenim.
Şiir kokan kırılgan ellerim.
Ne iri göğüslerim var, ne de dikkat çeken başka bir şeyim.
Dar kesim bir kalbim var,
Gel gör ki onun da amına koydular.!

Kafamı iki yana salladım ve yoluma devam ettim.Odama giderken kasıklarımın ağrısı dinmişti. Kot pantolon ve siyah t-shirt giydim. Okulun son haftasıydı. Serbest gidilmesine bir şey denmiyordu. Zaten ilk derse girip sonra Efe ile buluşacaktım.

Çanta almamaya karar vererek telefonumu, paramı ve tramvay kartımı alarak evden çıktım. Kulaklığımı kulağıma takıp ilerledim. Bu aralar Efe'nin bana önerdiği şarkıyı dinliyordum.

Uzun lafın kısası
Çok özledim durumun esası
Bu bir temas, bir soluk
Derdimin devası bu
Kalbim bir adım atsa
Ayaklarım geri gidiyor
Korkumdan mı arzumdan mı?
Vefasız hiç düşündün mü
Kaldım mı yoksa öldüm mü?
Her gece her yanım titrerken
Benim gibi kaderine sövdün mü?
Tenin zindan, fikrim düşman
Kalan mağdur giden pişman
Gel gör ki aşk sebepmiş
Bak bitince dağılıyor insan
Vefasız hiç düşündün mü?
Kaldım mı yoksa öldüm mü?
Her gece her yanım titrerken
Benim gibi kaderine sövdün mü?
Tenin zindan, fikrim düşman
Kalan mağdur giden pişman
Gel gör ki aşk nefesmiş
Aşkı aldın boğuluyor insan

Bu şarkıyı kaç kere dinledim bilemiyorum ama ineceğim durağa gelmemle kulaklığımı çıkardım. Kapının açılmasını bekledim ve indim. Okula gitmekten vaz geçmiştim. Direk Mark Antalya'ya gelmiştim. Kahve dünyasına girip köşede bana gülümseyen Efe'nin yanına gittim. Ayağa kalkıp sarılınca bende aynı şekilde karşılık verdim.

-"Oturalım mı, yoksa dolanalım mı?" içimden hiç oturmak gelmiyordu.

-"Gezelim." kafasıyla onaylayıp kasaya doğru gitti. Sanırım ben gekene kadar bir şeyler içmişti. Sevimli bir sırıtışla yanıma gelip koluma girdi. Beraber Mark Antalya'dan çıkıp Işıklar caddesine doğru yürümeye başladık. Uzaktan görenlere muhtemelen sevgili imajı veriyorduk. Ama ikimizin de umrunda değildi. İkimizin ağzı mühürlenmişti sanki. Sadece geziyorduk.

Kasıklarıma saplanan mütiş acı ile inledim. Efe telaşla bana sorularını sıralarken sırtımı duvara yasladım.

-"Arabam yakında, hemen geliyorum."
Efe yanımdan hızla giderken kimseyi umursamadan çöktüm. Dişlerimi birbirine kenetledim. Yoksa heryeri inletecek gibi bağırırdım. İçimde bir yerler kopuyor, yırtılıyor gibiydi. Bu seferki ağrı daha fazlaydı, daha sancılı. Sırtımdan inen soğuk terleri milimine kadar hissediyordum. Önüme duran Efe'nin arabası ve Efe'nin beni kucakladığı gibi arabaya bindirmesi. Bana söz hakkı tanımadan son sürat sürüyordu. Biraz korkuyordum açıkcası ancak ne kadar hızlı gidersek sanki o kadar ağrım geçecek gibiydi. Kendimi kasarken gözlerimin karıncalandığını hissettim. Bilincim kapanırken son duyduğum şey Efe'nin ismimi seslenmesiydi.

********

Genç adam ne kadar Büşra'yı sarssa da ses yoktu. Bu onu büyük bir korkuya sürüklerken biraz daha gaza abandı. Kara'nın eski çalıştığı hastaneye geldiğinde araba acı bir fren eşliğinde durdu. Acele ile inip Büşra'yı kucakladı. Koşarak acil kapısına ilerledi.

Fırtınaların KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin