1565
Mihrimah Sultan kardeşi Şehzade Bayezid'in intikamını almaya yemin etmişti tüm felaketlere sebep olan kardeşi Selim'i tesiri altına alan Nurbanu Sultana en ağır darbeyi vurmak için hazırlanıyordu.
'Sultanım istediğiniz hatunu getirttik.'
'Âla alın içeri.'
Kapıdan içeri uzun sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli narin bir kız girdi.
'Yaklaş hatun.'
'Beni emretmişsiniz Sultanım.'
'Nihayet aradığım güzellikte bir hatun bulabildim..'
'Vallahi bende ömrü hayatımda bu kadar güzelini görmedim Sultanım.'
'İyi iş başardın Sümbül bu hatun çok işimize yarayacak.. söyle bakalım adın nedir senin.'
'Sofia..Sofia Bellicui Baffo Sultanım.'
'Demek sende Nurbanu gibi venediklisin üstelik Baffo ailesine mensupsun.'
'Evet Sultanım.'
'Desene Sümbül bir taşla iki kuş vurduk.'
'Sultanım merakımı mazur görün lakin neden buradayım?'
'Seni buraya çağırttım zira kaderini değiştirmek üzere getirildin bu saraya.'
'Nasıl yani?'
'Seni yiğenim Şehzade Murad'ın haremine göndericem Sofia ve senden sadece Şehzademin gönlünü feth etmeni kendini unutturmamanı istiyorum.'
'Hiç kuşkunuz olmasın bunu yapabilirim.'
'Lakin kuşkum var ve bunu gidermeninde tek bir yolu var şüphesiz mutlak sûretle sadâakatdir.'
'Sadakatimi ispat etmemin tek yoluda sizin dediklerini yapmam.'
'Çabuk idrak ediyorsun Sofia öyleyse bu sana ilk hediyem olsun bundan sonra senin adın Safiye.'
'Safiye ?'
'Bizim lisanımızda saf,duru demektir.'
'Siz nasıl isterseniz bundan sonra benim adım Safiye.'
'Şimdi hazırlığını yap Safiye Sümbül ağa sana herşeyi anlatacak.'
1566
Yine bir bayram sabahına daha eksik uyanılmıştı sessiz, soğuk ve derin saray. Bir yandanda hazırlıklar vardı Şehzade Murad Manisa'dan Saray-ı hûmayuna gelicekti.
'Sultanım herşey hazır.'
'Âla Canfeda zinhar bir eksik gidik olmasın Şehzadem geldiğinde.'
'Merak buyurmayın Sultanım.'
'Şehzadem Selim nerede?'
'Mihrimah Sultan ile bayramlaşmaya gittiler.'
'Şimdi Şehzademe demediğini bırakmaz inşallah bayram sabahı bir huzursuzluk çıkarmaz Mihrimah Sultan.'
'Artık köşesine çekilir nihayetinde tahta Şehzade Selim çıkacak böylece sizinle uğraşmayıda keserler Sultanım.'
'Görücez bakalım neyse sen çekilebilirsin.'
•••
Mihrimah Sultan Valide Sultan dairesinde kalıyordu artık. Oturmuş Sümbül ile sohbet ederken birden dairenin kapısı açıldı Şehzade Selim gelmişti Mihrimah hemen ayağa kalktı sinirli tavrı ile.
'Bayramın mübarek olsun kardeşim.'
Mihrimah alaycı bir gülümseme ile kafasını yana sallayarak Sümbülü daireden çıkarttı.
'Demek karşıma çıkma cesaretini kendinde buldun.'
'Ben buraya bayramlaşmaya geldim istemiyorsan giderim.'
'Tam beş sene oldu Selim beş. Her gece sana lanet ederek uyuyor beddua ederek uyanıyorum.'
'İstediğini yap lakin laflarına özen göster zira karşında tahtın yegane sahibi duruyor.'
'Hah istersen tahtın göklerde olsun benim gözümde sen kardeş katilisin.'
'Peki ya sen ? Sen kendini sütten çıkma ak kaşık mı sanıyorsun Rahmetli Mustafa abimin ölümünde seninde parmağın olduğunu bilmiyormuyum sanıyorsun.'
Mihrimah o kadar sinirlendi ki hızla Selim'e tokat attı.
'Mihrimah, benim güzel kardeşim bu son olsun zira birdaha buna cürret edersen bu sefer sen benim tokadımı yersin ve o tokat seni kahreder.'
Selim daireyi hızla terk etti. Kendi dairesine giderek şarap testisini aldı tekrar içmeye başlamıştı daireye Nurbanu Sultan girdi.
'Şehzadem işittim ki Mihrimah Sultanın yanındaymışsın.'
'Selim Şehzadem ne yapıyorsun Saray-ı hûmayunda nasıl içersin.'
'Karışma sen!'
'Mihrimah Sultan o dimi ne dedi içini kararttı?'
'Hakikâti.. benim bir kardeş katili olduğumu söylemeye kimsenin cesareti yok lakin hakikât bu.'
'Sen evlatlarının istikbâli için yaptın. Mihrimah Sultan ise gözünü intikam hırsı bürümüş bir yılan.'
'Sen dairene dön Nurbanu.'
Birden kapı çalar.
'Gel.'
'Şehzadem, Sultanım..Şehzade Murad hazretleri Az evvel Saray-ı hûmayuna vardı.'
'Âla geliyorum hemen.'
•••
Şehzade Murad saraya uzunca göz gezdirdi yanına gözdesi Safiye hatunda geldi.
'Bu sarayı özlemişim Şehzadem.'
'Bende öyle..Hünkarımız, Sultan babam hepsi gözümde tütüyor.'
Beraber saraya girdiler.
'Destur! Şehzade Murad Hazretleri.'
Nurbanu Sultan ve kızları selamlaşmak için bekliyorlardı.
'Validem..'
'Aslanım Murad'ım sana öyle hasret kalmışım ki gelmeyince meraktan öldüm.'
'Validemizi bilirsiniz Şehzadem hep böyledir.'
'Esmahan benim güzel kardeşim, Şahım, Gevherhanım hepinizi çok özlemişim.
Birden Mihrimah Sultanda taşlığa indi.
'İşte Ay'ın ve Güneşin Sultanı.'
'İstikbâlim Şehzadem ne kadar yiğit civan bir delikanlı olmuşsun, hediyelerimden memnun kaldın mı ?'
'Beni hediyeleriniz ile bahtiyar ettiniz bu sırma işlemeli kaftanda ince zevkinizin eseridir.'
'Pek yakışmış lakin ben diğer hediyemi soruyorum gönlünü hoş tutabildi mi ?'
Nurbanu merakla lafa girdi.
'Sultanım, Şehzadem ne hediyesinden bahsediyorsunuz ?'
Şehzade Murad hızla gözdesi Safiye'nin yanına gitti.
'Gözdem Safiye Saadetimin ışığı oldu size ne kadar teşekkür etsem az Sultanım ayrıca müjdeli haberi vermenin tam vakti Safiye hatun gebe.'
Bu sözler ve Safiye hatun Nurbanu'yu hayli sinirlendirmişti özellikle hediye edenin Mihrimah Sultan olması onun iktidarını tehdit eden bir unsur olacağını anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sultanların Savaşı
Historical Fiction"Tahta büyük olan değil güçlü olan şehzade çıkar! Evvela validesi güçlü olan." ☆ Tarihimizden ilham alınarak kurgulanmıştır. Gerçeği yansıtmamaktadır.