İktidar kanlı bir savaştır öyle ki insanın içinde iktidar hırsı yandıysa çevresinde ne var ne yoksa yakıp kül eder ama en çokta kendini yakar zira bu hırs gözlerini öyle bürümüştür ki burunlarının ucunu dahi göremezler. İnsanın kendine verdiği zararı düşmanı dahi veremez derler işte bu öyle bir savaştır "Sultanların Savaşıdır."
Bu sarayın entrikalarının altında ezilen onca masum insan, kimin tarafını tutacağını bilemeyen onca insan, can korkusuyla kimseyi karşısına almak istemeyen onca insan dolu bu sarayda. Öyle bir savaş ki etrafında kim varsa yakıp yıkıyor. İstemesen de o savaşın içinde buluyorsun kendini.
"Destur Haseki Nurbanu Sultan Hazretleri!"
Nurbanu Sultan taşlığa inerken bütün asaleti ve güzelliği ile göz kamaştırıyordu. Alnındaki çizgiler koyulaşmış, saçlarında kırlar ve kasvetli suratı..
Gözü hemen karşısında duran Selimiye ve Safiye'ye ilişmişti. Nurbanu'yu gören sultanlar aynı anda selam durmuştu.
Gözleri ile işaret eden Nurbanu Sultan, Safiye'yi yanına çağırmıştı."Safiye! Neden ayak altında dolaşıyorsun dairenden çıkma demedim mi sana?"
"Evlatlarım, şehzadem murad ve hünkârımız ile beraberlerdi ben de hareme inip Selimiye Sultan ile.."
Nurbanu Sultan elini kaldırarak Safiye'nin sözünü kesmişti.
"Sana seneler evvel söylemiştim lakin sen unutmuşsun belli ki, ben sana tekrar hatırlatayım. Sadakat! Mutlak sadakat her şeyden mühimdir. Selimiye bir şehzade annesi evvela evladını düşünür zira o da kendi oğlunun tahta çıkmasını istiyor. Onun oğlu Murad'ım için tehdit bunu bilmez misin sen ? Nasıl dostluk kurarsın?"
"Sultanım bağışlayın lakin Selimiye Sultan bir şehzade annesi, hünkârımızın gözdesi onu karşıma alıp düşmanlık etmemin bir mânası yoktu."
"Selimiye'nin ne değeri var ki karşına almaya korktun? Beni almışken.! Mihrimah Sultan'ın korumasında, onun gölgesinde saklanan zavallı bir hatun şehzadesinin akıbeti ise belli."
Nurbanu Sultan yüzünde küçük bir gülümseme ile safiyenin yüzüne doğru eğildi ve ekledi;
"Peki sen Safiye sevdiğin adamın istikbali için kan döker misin? Allah oğluma uzun ömürler versin lakin düşmanımız çok, ya bir başka şehzadenin tahta geçmesi için Murad'ımın canını almak isterlerse.."
"Sultanım ben..."
Nurbanu Sultan Safiye'nin sözünü kesmişti.
"Unutma düşmanın en yakınında."
Nurbanu Sultan haremden ayrılmadan evvel Selimiye'ye de bakmış ve kasvetli yüzü ile dönmüştü.
Selimiye Sultan ise usulca Safiye'ye yaklaşmıştı."Her şey yolunda mı ? Canını sıkmış yine belli ki."
Safiye Sultan, Nurbanu Sultan'ın yaptığı manipülasyona kanmayı aklından bile geçirmek istemese de dediklerinde haklıydı Selimiye ile göz göze gelince farketti o da bir Şehzade annesiydi o da oğlunun tahta geçmesini istiyordu.
"Her şey yolunda Sultanım müsadenizle daireme döneceğim biraz yorgunum."
Safiye Sultan haremden ayrılırken içini huzursuzluk kaplamıştı çocuklarının, sevdiği adamın ve kendi geleceğini düşünmüştü. Her şeyden emin bir yüz ifadesiyle kendini topladı ve içinden geçirdi;
"Murad tahta çıkacak aksi mümkün değil."
- Hasbahçe
Sultan Selim oğlu Şehzade Murad ve torunu ile birlikte Hasbahçenin keyfini çıkarıyordu her şey bir hayli huzurlu görünüyordu o sırada Mihrimah Sultan gelmişti sağ eliyle tuttuğu Şehzade Ahmet'de vardı.
Ahmet babasının ve ağabeyinin önünde eğilerek selam durmuş Mihrimah Sultan'da güler yüzüyle yaklaşmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/75451560-288-k182042.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sultanların Savaşı
Narrativa StoricaTahta büyük olan değil güçlü olan şehzade çıkar! Evvela validesi güçlü olan. ☆ Tarihimizden ilham alınarak kurgulanmıştır. Gerçeği yansıtmamaktadır.