Topkapı'da büyük bir sevinç olmuştu tekrar sarayda çocuk sesi işitilecekti henüz gözdesinin yüklü olduğundan habersizdi Selim, bu haberi akşam Selimiye verecekti ama evvela Nurbanu'ya. Mihrimah Sultanın emri üzerine haremde lokmalar dökülüp şerbetler dağıtılmaya başladı..
'Destur! Haseki Nurbanu Sultan Hazretleri.'
Nurbanu yeşil şaşalı kaftanı ve zümrüt mücevherleri ile göz kamaştırıyordu.
'Ne oluyor burada neyin kutlaması bu ?'
Arkadan Selimiye'nin sesi duyuldu Nurbanu ise iç geçirerek arkasına döndü.
'Benim kutlamam!'
'Ne dedin sen ?'
Selimiye Nurbanu'ya iyice yaklaştı ve başını dikleştirerek cevap verdi.
'Ne duruyorsun hatun Nurbanu Sultana şerbet verin içsin rahatlasın.'
'Hünkarımızın gözdesi olman senin yerini konumunu değiştirmez hatun.. sen kim oluyorsunda benimle böyle konuşuyorsun!?'
'Öyleyse müjdemi isterim..gebeyim.'
Nurbanu Sultanın bir anda iflahı kesildi ve büyük bir şok geçirdi anlamsızca Selimiye'ye daha sonrada etrafa göz gezdirdi. Canfeda ise şaşkın ve korkakça Nurbanu'ya bakıp vereceği tepkiyi bekliyordu.
'Birşey demeyecekmisiniz ?' (Alaycı gülümseme ile.)
Nurbanu zar zor nefes alıyordu hemen haremden ayrıldı tüm bunları Valide Sultan dairesinin balkonundan izliyordu Mihrimah Sultan. Nurbanu
çatık kaşlar ile yukarı bakmasıyla göz göze gelmişlerdi, Mihrimah ise zafer gülüşünü atmaktan geri çekilmedi.●●●
Saruhan'da ise herşey normal gidiyordu Safiye Sultan halvete gidecek kızlara engel oluyor ve Şehzade Murad üzerinde ki tesirini arttırıyordu.
(1 hafta sonra)
'Melek kalfa payitahttan haber getirdim.'
Melek hemen mektubu alarak taşlıktan uzak tenha bir yerde okumaya başladı.
'Ben ki sana bu mühim vazifeyi vermeden evvel herşeyi anlattım sende anladım dedin lakin bir kaç haftadır verdiğin havadislere bakıyorum da hiçbir icraan yok Melek hatun! Sana Safiye denen o yılanı Şehzadem'den uzaklaştırman ve başka hatunlar sunmandı ama sen bir hatunu bile halvete sokamamışsın. Bu mudur senin vazifen hatun.. Eğer birdaha böyle bir hadise işitirsem canını kendi ellerimle alırım bilesin.'
Melek okuduğu mektup karşısında ne yapacağını bilemez ve hemen kafasında bir plan kurgular.
●●●
Safiye Sultan Melek hatunu ortadan kaldırmak için bir oyun hazırlamıştı.
(Kapı çalar)
'Gel.'
'Sultanım..'
'Nihan ne oldu aldı mı mektubu?'
'Aldı Sultanım yüzünü görecektiniz dondu kaldı.'
'Âla bu güzel asıl oyun şimdi başlıyor Nurbanu Sultan benimle uğraşmak ne görsün.'
'Valide Sultan olduğu vakit ne olacak Sultanım elinde ki büyük güç ile kimsenin gözünün yaşına bakmaz Mihrimah Sultanımız bile kurtaramaz.'
'Bu hayatı bana Mihrimah Sultan sundu lakin kendi yolumu kendim çiziyorum elbette ki Nurbanu Sultan Valide Sultan olduğunda bende Sarayın baş Hasekisi olacağım.'
●●●
(Topkapı)
Selim dairesinde dinlenirken Selimiye ise ona müjdeli haberi vermeye gelmişti.
'Hünkarım Selimiye hatun geldi.'
'Gelsin.'
Selimiye yüzündeki kocaman gülümsemesi ile Selim'in karşısına geçip dizlerini kırdı.
'Hünkarım..'
'Selimiye'm bu ne güzellik böyle.'
Selimiye hemen Selim'in yanına oturdu.
'Size hasret kalmışım Hünkarım malum asker seferde sizde pek meşkulsünüz.'
'Sokullu Mehmet Paşa mektup yollamış artık Sakız Adası Osmanlı'ya aittir.'
'Hünkarım çok sevindim rabbim nice zaferler kazandırsın.'
'Amin..'
Selimiye çekingen bir o kadarda heyecanlı tavrı ile Selim'in elini tutup gözlerine baktı.
'Bugün öyleyse çifte sevinç yaşıyoruz..'
Selim anlamaz hali ile sordu.
'Çifte mi ? Ne oldu ki ?'
'Selim.. ben gebeyim bir evladımız olacak.'
Selim çok şaşırır ve sevinir hemen Selimiye'ye sarılır ve onu öper.
'Bu aldığım en güzel haber.'
●●●
Mihrimah Sultan ise gözünde ki intikam hırsı ile yanıp tutuşuyordu artık tüm güç ondaydı hiçbir Sultana benzemeyen hatta Validesi Hürrem Sultandan daha güçlüydü.
Mihrimah Sultan başı dik ve güler yüzü ile Nurbanu Sultanın dairesine girdi.
(Kapı açılır)
Nurbanu ve kızları Esmahan, Gevherhan hemen dizlerini kırıp selam durur.
'Sultanım hoşgeldiniz.'
'Hoşbuldum Nurbanu.'
Mihrimah hemen yanlarına yaklaşıp sedire oturur eli ile oturmalarını işaret eder.
'Esmahan.. Gevherhan nasılsınız?'
'İyiyiz çok şükür Sultanım sizi sormalı ?'
'Bende iyiyim.. sen ? Sen nasılsın Nurbanu bugün pek iyi görmedim seni haremden bir hışımla çıktın.'
'İyiyim sağlığınıza duacıyım Sultanım pek birşeyim yok.'
'Âla.. bende Selimiye'nin haberini aldın sandım.'
Esmahan ve Gevherhan birbirlerine anlamsızca baktılar.
'Sultanım bir şey mi oldu?'
Mihrimah Esmahan'a döndü.
'Haberiniz yokmu ? Hünkarımızın gözdesi Selimiye hatun gebe artık bir kardeşiniz olacak.'
Esmahan ve Gevherhan bu ani haber karşısında şaşkınlık yaşarken Nurbanu Sultan'ın ise damarına basılmıştı.
Nurbanu hemen lafa girdi.
'Esmahan, Gevherhan bizi Sultanımızla yalnız bırakın.'
Esmahan ve Gevherhan hemen daireden çıktı.
'Bunu neden yapıyosunuz Sultanım?'
'Elbet öğreneceklerdi sende bu duruma alışsan iyi olur zira Selimiye'den uzak dur eğer ona ilişirsen senin ciğerini sökerim Nurbanu!'
'Buraya beni tehdit etmeye mi geldiniz? zira karşınızda bir köle bir cariye yok o günler çok eskide kaldı.'
'Sultanlık lafla değil kanla olur ve o kan sende yok Nurbanu! Sen hâla bir kölesin.'
Mihrimah daireyi terk ederken Nurbanu ise eli ayağı boşalmış sinirden kuduruyordu. Bağırarak Canfeda'yı çağırdı.
'Canfeda!!'
'Emredin Sultanım.'
'Mihrimah Sultan! Onun ipini çekme vakti geldi planı aynen tatbik et.'
'Mihrimah Sultan bizim yaptığımızı anlar Sultanım.'
'Mihrimah Sultan aptal bir Sultan değil öyleki o Hürrem Sultanın kızı herkes Validesine benzemeyi bırak ta kendisi olduğunu söylerdi.. haklılar Mihrimah Sultan zor bir rakip üstelik haremin Valide Sultanı oldu. Yarın gece yarısı zinhar hata istemiyorum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sultanların Savaşı
Fiction Historique"Tahta büyük olan değil güçlü olan şehzade çıkar! Evvela validesi güçlü olan." ☆ Tarihimizden ilham alınarak kurgulanmıştır. Gerçeği yansıtmamaktadır.