Kocaman gül ve menekşe dolu bir tarlada geziniyordu. Aklı siyah saçlı kanca burunlu adamdaydı. Tepenin zirvesinde gördü onu kollarını açmış kızı bekliyordu. Ama Hermione ne kadar uğraşsada o dağa çıkamamış ve adam kollarını indirip onu beklemekten vazgeçmişti. Yukarıdan, çok yukarıdan "asla bana ulaşamazsın Granger. Vazgeç" diye bağırıyordu. Hermione de tırmanmaya çalıştığı dağın adamın egosu olduğunu anlamıştı. Kızda dağa tırmanmaktan vazgeçmişti. Tam arkasına dönüp giderken adam yine yukarıdan "geriye kalan herkes gibi" diye bağırmış. Hermione tam geri dönecekken uyanmıştı.
Gözlerini açınca karşısında severusu görmeyi beklemiyordu. Ama o an için ona sarıldı. Bir süre ona sarılmaya devam edince severusta ona sarıldı ve derin bir nefes aldı.
"Bana dokunmama kuralını çiğniyorsun."
"Severus. İzin ver. İyi hissetmiyordum."
Bir süre daha sarılıp ayrıldığımda severusun hafifçe gülümsemesini gördü. Oda gülümseyip "teşekkür ederim" dedi.
"Sen cidden hiçbir şey için hazır değilsin" dedi alayla severus.
"Ne olmuş birazcık destek olsan? Ölürmüsün? Kolaymı sanıyorsun ha? Ben bu şeye hazır olmak için çok çabalıyorum."
"Hayır. Kolay değil. Hiç kolay olmadı ama ben senelerce iki taraflı savaşıp savaşın kazanılması yolunda büyük yardımlarda bulunup canımı tehlikeye attığımda kimse bana destek olmadı. Bunun yerine savaş haini varsayılmamak için bu görevi aldım. Ben bunun için hazırdım. Sense bunun için hazır falan değilsin."
"Severus ben..."
"Açıklama yada savunma yapma. Ben savunma yapman için en yanlış insanım."
Görkemli pelerinini savura savura odadan çıkıp gitti. Arkasından koşarak merdiven koridorunun korkuluklarına koşup aşağı kattaki severus'a ;
"Sen sana destek olmasını istediğin kişiye 'bulanık' dedin oda seni bıraktı snape. Hayatın boyunca bunun pişmanlığını yaşayıp yanından seni seven herkesi uzaklaştırmak yerine sen ona ne dersen de seni sevdiği için affedecek kişiyi bul."
"Kapat bu konuyu"
"Görmezden gelmeye devam et snape"
"Görmezden gelmiyorum. Sana güvenmiyorum hermione. Ben baban yaşında bir adamım. Sen şu genç aklınla beni uç kuruşluk aşkının baş kahramanı yapmış olabilirsin. Ama ben artık boş umutlara kanan bir insan değilim. Beni rahat bırak"
"Sen lily'e ne zamandır aşıksın? Sen onu o yaşta severken neden benimki yalan olsun!?"
"Ağzınla söyledin ben lily'e aşığım ve emin ol ona asla benzeyemezsin. Ne zeka nede güzellik olarak"
Hermione gözleri dolu dolu odasına koşarken snape "çünki her şeyde ondan daha iyisin" diye fısıldadı kendi kendine. Hermione için her şeyi yapmaya ve aşkına sahip çıkmaya annesine söz vermiş bile olsa bu görevin sonunda ölüm tehlikesi vardı. Eğer ölmezse hermione'ye gerçekleri söyleyecekti. Eğer ölürse geride bıraktıkları için üzülmeyecekti.
Hermione yeni kalktığı yere yatıp deli gibi ağlamaya başlamıştı. O cesaret ona nereden gelmişti de severusa onu sevdiğini ima etmişti. Lanet olsun diye bağırdı. Ve eşyalarını toplamaya başladı evlendiğinden beri 2 hafta oluyordu. Bu kadarı yeterdi. Her ne olursa olsun biraz daha burada kalmayacaktı.
Merdivenleri indi ve sakince cisimlenmeye hazırlandı. Ama severus merdivenlerin başında dikilip onu görünce hışımla aşağı indi. Çantayı aldı ve Hermione'yi çekti. Hermione cisimlenemedi.
"Nereye!?"
"Sanane be. Bırak beni."
"Görevi tehlikeye atma."
"Snape. 2 hafta oldu ben harry'in evine gidiyorum. Biraz kafamı dağatıp döneceğim tamam mı?"
"Sen bilirsin" dedi ve çantayı kıza uzattı. Kız aldı ve cisimlendi. Snape eskisi gibi o koca evde tek başına kaldı. Bir yanı gitmesin diye çığlık çığlığa ağlarken diğer yanıda aynı hatayı ikinci kez yaptığı için kendine sövüyordu.
Kısa veeee geçiş bölümüğğ. Kusuruma bakmayın geç oldu. Ama yorum ve vote artsın diye bekledim ki artmadı -_- bu bölüm 500 kelime ama gelecek bölüm 1500 kelime olacak 1 hafta sonra bu gün gelecek sizi seviyorum.
Azkabanyolcusu
