Masal'ın Anlatımı
İnsanı en çok ne yaralar. Aldatılmak mı?
Oyuna getirilmek mi?
Yoksa yıllarca bir yalanla yaşamak mı?
Ben, yıllarca bir yalanla yaşamışım. Gözümün önüne ailem bildiğim- ki benim için hâlâ öyleler -kişilerle olan anılar geliyor sürekli.
Düştüğümde beni kaldıran babam (!), Yavuz'a olan aşkımı fark edip benimle üzülen, ben ağladıkça daha da acı çeken annem (!).
Şuan odamda oturmuş bunları düşünüyorum.
İlk öğrendiğim günden bu yana 3 gün geçti. Ve ben ne okula gittim ne kimseyle konuştum.
Annem hergün, her saat kapıma geldi.
Babam akşam kapıdan masal anlattı- çocukluğumda ki gibi -.
O gün ki olaydan sonra çok düşündüm. 3 günde- aslında daha kısa zamanda -nasıl perişan olduklarını gördüm.
Daha fazla bencillik yapmamın saçma olacağını düşünüp onlarla yüzleşmeye karar verdim.
...............................
Merdivenlerden yavaş yavaş salona inerken evde sadece annem ve babamın olmadığını fark ettim.
"Nurten teyze Masal odasından çıkmadı mı hiç?"
"Yok yavrum çıkmadı. Bizimle de konuşmuyor. Ne yapıcaz hiç bilmiyorum. Kuzum hasta olacak diye korkuyorum. Doğru düzgün yemiyor, odadan dışarı çıkmıyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. Bir yandan da şu kadın gelmiş kızımı benden çaldınız diye çene yapıyor geçen gün.
Masal'ın duyup ona inanmasından bana, bize daha fazla düşman olmasından korkuyorum. Onu kaybetmek, yavrumun bana kırgın gözlerle bakmasını görmek benim için ölümlerden beter."
Gözlerim yaşlı halde annemin söylediklerini dinlerken daha fazla duramayacağıma karar verdim. Sessizce yanlarına gittim. Hepsi o kadar dalmışlardı ki kimse fark etmedi beni. Yalandan boğazımı yemizleyince nihayet fark ettiler.
"Kızım?"
"A-anne."
Annemin aniden ayağa kalkıp bana sarılmasıyla ne yapacağımı bilemedim.
Ama iç güdüsel olarak kollarımı anneme sardım. Gözlerimi kapatıp yıllardır tanıdığım o şevkat, merhamet, anne kokusunu içime çektim.
"Yavrum, kuzum benim. Ne olur affet annem bizi. Sana yalan söylemek istemedik. Kızım. Bitanecik yavrum. Biz seni hiç-hiç."
Annemin söyleyemediği cümleyi ben tamamladım.
"Evlatlık görmediniz."
Sesim o kadar cılız çıkmıstı ki, kimse duymaz sanıyordum. Ama annemden gelen hıçkırık sesiyle onun duyduğunu anladım. Beni öyle bir sıktı ki kollarının arasında hiç bırakmak istemez gibiydi.
"Yavrum benim. Kendi kanımdan olsan ancak bu kadar severdim seni. Anneyle evlat arasında ki bağ sadece kan bağı değil. O yüzden sen benim öz kızımsın."
Doğru söylüyordu. Bir gün bana evlatlık olduğumu hissettirmemişti. Ne annem ne babam. Beni her zaman öncelikli tutmuşlardı hayatlarında. Ama yine de içimde ki merak duygusu beni yiyip bitirmeden sormam gerekiyordu. Beni bırakıp giden kadın kimdi ve yıllar sonra neden geri geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Tarihi (Öğretmenim Mi?) Tamamlandı
Teen FictionBir aşk ne kadar beklenirdi? Bir kız kendinden haberi olmayan birini bıkmadan, usanmadan ne kadar sever. Ya sevdiği adam yıllar sonra öğretmeni olarak gelirse... Masal,Yavuz'u küçücük kalbiyle sevdi. Kimseyi inandıramadı sevgisine .Sonra gitti se...