Çağın arkasını dönerek bana gülümsedi. Bende ona gülümsedikten sonra önüne döndü ve oyun başladı. Görevli kadın kağıtları dağıtıyordu. Adamlar sırayla kağıtlarını çevirmeye başladılar."İşte yine ben kazandım."
"Erken konuşma." Diyerek elindeki kağıtları açtı Çağın. Karşımda ki adamın anında yüzü düşerken ben bu oyunu Çağın'ın nasıl kazandığını anlamaya çalışıyordum. Çünkü bu tür şeylerden hiç anlamam.
Çağın adamlarla bir kaç defa daha oynayıp hepsinin parasını aldıktan sonra kalktı.
"Sanırım ben olduğum sürece hep ben kazanacağım beyler." Dedi ve gülerek beni kendine çekti ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Bu hareketine gülümsedim ve birlikte yürümeye başladık.
"Çağın bey hoşgeldiniz." Dedi bizi görünce duran adam. Bu adam bir yerden tanıdık geliyordu bana. Çağın adama düz bir şekilde bakarak cevap verdi.
"Hoşbulduk." Adam bana bakarak elimi tuttu ve öptü. Bu hareketine ben şaşırırken Çağın'da sinirlenmiş olsa gerek kolumu farkında olmadan sıkmıştı. Adam elimi bırakıp tekrar Çağın'a baktı.
Kırklı yaşlarda sinir bozucu gülüşü olan bir adamdı. Ela gözleri eladan nefret etmem için büyük bir sebepti. Çünkü cidden itici bir tipti. Hani şu filmlerde ki yalaka ve zengin görünümlü soytarı adamlardan.
"Beni bu güzel hanımla tanıştırmayacak mısın?"
"Alev. Benim eşim." Dedi Çağınbeni biraz daha kendine çekerek. Yüzümde aptal bir sırıtış oluştu yeniden. Eşim demesi hoşuma gidiyordu ama gerçek olmadığı aklıma gelince üzülüyordum. İlk günlerde gıcık kaptığım bu adamın şimdi eşi olamadığım için üzülüyordum.
Adam biraz şaşırmış bir şekilde Çağın'a baktıktan sonra hemen toparlanıp gülümsedi.
"Tanıştığımıza memnun oldum Alev bende Salih. Salih Güngören."
Duyduğum isimle kaskatı kesilirken bana gülümseyen adama bakıyordum. Bu o adamlardan biriydi. Annemin babamın katillerinden biriydi. Hatta evet hatırlıyorum bu adam lanet olsun annemle babamı vuran adamdı. Şaşkın bakan gözlerim bir anda nefretle bakmaya başladılar bana sırıtarak bakan adama.
Çağın bu adamı nereden tanıyordu?
Çağın donup kaldığımı anlamış olacak ki beni mümkün olduğunca kendine çekti.
"Her neyse eşimle eğlenmeye geldik seninle sohbet etmeye değil." Dedi ve o şerefsizin cevap vermesini beklemeden yürümeye başladı. Hala inanamıyordum. Bu saçmalıktı resmen.
"Bu o." Dedim fısıltıyla.
"Üzgünüm onunla karşılaşmanı istemezdim." Dedi Çağın. Bar tarafında ki deri koltuklardan birine oturduk. Ellerimi tuttu ve ona bakmamı sağladı.
"Bak burası onun yeri. O hep burada olur. O şerefsize bende tahammül edemiyorum ama senelerdir buraya geliyorum ve biliyor musun o piç bana saygı duyuyor ve benden korkuyor. O yüzden sende dayanmaya bak yakında işleri bitecek."
"Sana güveniyorum." Dedim ve sarıldım Çağın'a Çünkü şuan sarılmaya ihtiyacım vardı. Çağın'ın yanında kendimi güvende hissediyordum. Onun güvenli kollarındada öyle. Bir süre oturduk sessizce. Çağın saatine bakıp bana döndü.
"Çok geç olmadan son bir oyun daha oynayalım. Bugün şebekelerden birini yok edeceğim."
"Buda benim gelmeyeceğim anlamına geliyor öyle değil mi?"Onunla birlikte gitmeyi istiyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
Teen FictionAilesinin intikamını almak isteyen bir kız ve ona ortaklık edecek bir adam. Onlar biraz sakar: "Ne oldu?" "Anlımı dolap kapağına çarptım." "Oha onu nasıl yaptın bir insan kendi açtığı bir dolaba nasıl kafa atabilir?" Bazen cevap arayışında: "Niye...