5. Bölüm - Kazaya ramak kala

31 1 0
                                    




"...Ama bazen yetmezdi. Bazen hiçbir teselli işe yaramazdı..."




5.bölüm
"Ahhh!" Gözlerimi açıp etrafıma baktım. Kafamı ovuşturarak olayları idrak etmeye çalıştım bir süre. Yataktan düşüp kafamı vurmuştum. Aferin Eylül harikasın!

O gördüklerimde rüyaydı o halde? Sahiden o nasıl bir rüya? Çağın ve ben biz öpüşüyorduk. Tamam güzel olabilirdi ama öyle bir odun rüyamdaki gibi güzel sözler söylemesini beklemezdim. Hem ayrıca Çağın ve ben hayır hiç sanmıyorum çok zıt karakterleriz.

'Ama zıt kutuplar birbirini çeker Eylülcüm.' İç sesime 'kapa çeneni seni sürtük.' Dedim. Evet bir kavga etmediğim iç sesim kalmıştı. İç sesim bana el hareketi yaptıktan sonra kendi köşesine çekildi.

Yatağın kenarına oturup saf saf etrafa bakmaya başladım. Dizlerimi kendime çekip ellerimi etrafında bağladım. Bileğimde ki bilekliğe takıldı gözlerim. Çağın'ın bana aldığı bir bileklik kulağa tuhaf ama güzel geliyordu.

"Ama bu nasıl olur?" Bilekliğin ucunda Çağın'ın da baş harfi vardı.

Birkaç uğraştan sonra üstün zekamla güneş ışığında kendini belli edecek şekilde tasarlandığını buldum. Kendime bir beşlik çakarken kapım tıklandı.

"Girin."

Çağın odaya girdiğinde gözleri birkaç saniye içinde beni buldu. Yüzünde seyrek bir gülümseme oluştu."Bilekliğin gizemini çözdün demek." Gözleriyle bileğimde ki bilekliği işaret ediyordu. "Evet sanırım çözdüm." Dedim şirin bir şekilde gülümsemeye çalışarak. Çağın bana bir süre daha baktı ve sonra kaşlarını çattı.

"Neden yerde oturuyorsun bücür?" Bileklik için yerde sürünmem gerekmediğini anlaması çokta uzun sürmediği gibi soru sormasıda uzun sürmemişti.

"Çünkü yataktan düştüm. Senin yüzünden oldu çünkü se-" Tuttuğum bilekliğe odaklanmış az önce olanları bir bir Çağın'a anlatmaya başlarken birden sustum ve kendime geldim. Eylül mal mısın kızım sen az daha söylüyordun rüyanı da rüyanda neler olduğunuda. Nasıl bu kadar salak olabilirim ben ya.

"Çünkü?" Dedi Çağın sorarcasına. Haklıydı tabi adam bu sözlerin sonunda her insan çünkü derdi.Nasıl toparlayacağımı düşünürken ilk aklıma gelen küçük beyaz yalanı söyledim.

"Evet şey çünkü senin aldığın bilekliği incelerken yataktan düştüm."

"Yani başka bir sebepten dolayı değil?" Sorusu birşeyler ima ediyormuş gibi çıksada bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde aslında başka bir salaklık yapıp yapmadığımı merak ediyormuş gibiydi. Kafamı hayır anlamında salladım.

"Ne tür bir sebep olabilir ki komikleşme canım ya." Sesimi incelttim veyapmacık bir şekilde güldüm.

"Aşağıya in." Dedi ve gitti. Yüz ifadem donup kalırken bedenimde donup kalmıştı. Bu adam bu ruh hali değişimlerinden ne zaman vazgeçecek acaba biri bana söyleyebilir mi lütfen. Sinirle ayağa kalkıp söylenmeye başladım.

"Gerizekalı ukala herif. Bir insan nasıl bu kadar odun olabilir ya. Sen ne kadar gıcıksın. İşiğiyi in. İnsan gibi kahvaltı yapacağız aşağıya iner misin diye söylesen olmaz sanki." Tabikide olmaz salak eğer öyle olsaydı sen ona başından beri gıcık kapmazdın. Sevgili iç sesim hakılıydı. Önünde saygıyla eğildikten sonra banyoya girdim. Aynada ki dağılmış saçlarımı bir tokayla bağladıktan sonra elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Odaya geri geldiğimde dolabıma ilerledim. Dolabımı açıp göz gezdirmeye başladım. Bugün hava fazla sıcak olacağa benziyordu daha sabahtan bu kadar sıcaksa bir zahmet yani. Gözüme kestirdiğim kot şortu aldım. Birkaç tişörte baktıktan sonra hepsini buruşturup tekrar dolaba koydum ve üst taraftaki gri beyaz çizgili kısa kollu tişörtü aldım. İşte bu güzeldi. Seçtiğim kıyafetleri hızlıca giyindikten sonra beyaz bir spor ayakkabı giyerek aynanın önüne geçtim. Hızlıca saçlarımı taradım ve dudağıma parlatıcımı sürdüm. İşte hazırdım. Kenarda ki saatide alıp koluma taktıktan sonra tuhaf hareketler yaparak odadan çıktım. İşte buda benim evrene günaydın deme şeklim. Merdivenleri birer birer indikten sonra büyük kahvaltı masasına ilerledim. İnsanları bekletmeyi sevmiyordum ama Vural amca ve Çağın yine beni bekliyorlardı.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin