2.Bölüm - Yeni ortak

64 4 8
                                    

(Medyada Eylül'ün gittiği ev.)

"İçimde ki küçük çocuğun bir hayaliydi sadece..."







2.bölüm

Seçimlerimiz belirlemez mi bu hayatta ki kaderimizi zaten?

Yaşadıklarımızın tek sebebi seçimlerimiz değil midir?

Hayatımızda karşımıza çıkan fırsatlar vardır. İyi değerlendirilmesi gereken fırsatlar. Benim elime geçen şey bir fırsat olabilir miydi?

Ben ailemin intikamını almak istiyordum çünkü küçük yaşta yaşadıklarım çok fazlaydı. Yaşayamadığım bir çocukluğum vardı. Daima içimde bir burukluk bir kırgınlık vardı. İntikam almalıydım. Kalbimde ki bu yükü hafifletmeliydim.

Araba büyük bir demir kapının önünde dururken camdan dışarı bakmaya başladım. Demir kapı kenara doğru açıldıktan sonra içeri girdik. Gördüğüm manzara karşısında ağzım 'o' şeklini almıştı. Açılan kapımı yeni fark ettim ve hemen arabadan indim. İki katlı koskocaman bir ev, ev değil saray resmen.

Evi incelemeye başladım.Üst katın önü komple balkondu. Silindir sütunlarla üçe ayrılmıştı. Balkonun üstü yarım daire şeklinde bir silindirin ucundan diğer silindirin ucuna kadardı. Balkonun etrafı beyaz korkulukla çevrelenmişti. Kısa boylu korkuluklar zenginlik katıyordu eve. Balkonun iç tarafında odaların camları bulunuyordu. Alt katta silindir şeklinde ki sütünlarla üçe ayrılmıştı. Uzun cam kapılar vardı. Birde beyaz renk koltuklar yerleştirilmişti.

Ev böyle tek bir şekilde harikayken yan taraflarına doğru onunla bağlantılı yerler vardı. Yine iki katlıydı. Üç tane ev gibi gözüküyordu. Dönemeçli beyaz merdivenler vardı kenardaki evlerin önünde.

Evin tam önünde havuz vardı. Bir tarafı büyük yüzme havuzu bir tarafı küçük süs havuzuydu. Havuzun etrafına yer yer konulmuş şezlonglar vardı. Bazılarının üzerinde şemsiye vardı. Evin çevresinde ağaçlar ve belirli yerlerinde çiçekler vardı. Şezlongların yanlarında saksılar bulunuyordu.

Kenar tarafta üstü kapalı etrafı kısa duvar örülü bir oturma yeri bulunuyordu. Karşımda ki bu manzaraya hayran kalmıştım.

Hemen kendimi toparlayıp adamlara baktım. Sarışın olan el çantamı daha yeni alıyordu. Demek ki çokta bakışmamışız evle.

Adamların peşinden ilerleyerek kenarda ki evin tarafına yürüdük. Büyük bir oymalı kapı vardı. Kenarlarında lambalar ve iki güvenlik kamerası vardı. Ne kadar da güvenlikli bir ev.

Kapıyı elli yaşlarında bir kadın açmıştı. Hafif gülümseyerek kadına baktım. Kadında bana gülümsemişti.Adamlarla birlikte içeri girdik. İzbanduta benzeyen adamlara baktım. Gözlerinde gözlükler falan 'ajanmısınız lan siz' diyesim geliyordu. Ama şimdi sırası değildi.

Alt katın neredeyse bir bütününü oluşturan büyük salona girdik. Modern ve klasik tarzın uyumunu en güzel şekilde ifade eden bir yerdi burası. Kocaman bir televizyon. Oymalı ve beyaz kadife koltuklar. Kenarda kocaman bir masa, koltuklarla aynı kumaştan sandalyeler. Masanın yanında büfe. Uzun camlı balkonun köşe tarafında rahat gözüken bir koltuk sehpa ve uzun ince bir kitaplık vardı.

Belirli yerlerde küplerin içinde çiçekler vardı. Dikkatleri üzerine çeken üç avize ve tavanı çevreleyen led ışıklar vardı. Duvarlarda raflar üzerinde çerçeveler ve tek tük kitaplar köşesi kendine hayran bırakıyordu insanı.

Üst tarafları ledle aydınlatılmış uzun camdan üniteler tıpkı bir müzeyi andırıyordu. İçinde maket arabalar, bir kaç madalya ve kupa birde gördüğüm kadarıyla pul koleksiyonu bulunuyordu.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin