11.BÖLÜM

50 3 4
                                    

Ertesi sabah uyandığında ciğerlerine dolan tanıdık cennet kokusu sayesinde, tüm benliği daha önce hissetmediği huzur duygusu ile doldu Cemre'nin. Daha gözlerini açmadan yanında uzanan adamı hissetmiş,  onun verdiği mutluluğun tüm hücrelerine işlemesine engel olamamıştı.
Fakat tüm gece ağlamaktan şişen göz kapaklarını açmaya zorladığında, dün gecenin her saniyesi anbean hafızasına dolarak,genç kadının kalbini aynı acı ve hayal kırıklığı ile ezmiş, tüm vücudunun kaskatı olmasına  neden olmuştu.
Kendini zorlayıp olduğu an'a geri döndüğünde, ilk gördüğü,ona sevgi ve şefkatle bakan zifiri siyah bir çift göz olmuştu.
Ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemeyen Cemre, bu yoğun bakışlardan kendini kurtarabilse belki biraz mantıklı düşünmeye başlayacak, en azından ağzını açıp bir iki kelime söyleyebilecekti.
Ne var ki yanında yatan  ve onu herşeyden korumak istercesine  sarmalayan bu adam, böyle anlamlı bakıp, bu kadar huzur kokarken, Cemre'nin tek yapabildiği eşsiz yeşillerini ona dikip gözlerinde kaybolup gitmekti.
Yağız'ın durumu da Cemre'den  pek de farklı değildi. Bu güne dek yanında birçok güzel ve gözalıcı kadınla güne uyanmış olan genç adam, nedense hayatında ilk defa, tüm gece sadece yanına uzanıp, kollarında avutmaktan başka hiçbirşey yapmadığı bu mucize sayesinde hiç tatmadığı duygularla tanışıyordu.
Tamamlanmışlık, sahiplenme, huzur, umut ......
Hepsini ve daha bir çoğunu , kollarındaki bu minik kadın  sayesinde kalbi patlarcasına hissediyordu.
Bütün gece uykusunda içli içli ağlayıp, sayıklayan Cemre, Yağız'ın  sahiplenme duygusunu ilk kez  yaşamasına, bugüne dek onun için hissettiği ne varsa, kat kat artarak genç adamın nefessiz kalmasına neden olmuştu.
Şimdi ise ağlamaktan şişmiş göz kapaklarını zorla açarak, özlediği yeşilleriyle ona bakan bu kadın; minik kırmızı burnu, öpülesi dolgun dudakları, mahsun bakışlarıyla Yağız'ın bugüne dek görmediği masumiyeti ve güzelliği ona sunuyordu.
İşte o an anladı Yağız;
Kollarında ki bu meleğin Yasemin kokusunu hissetmeden, İpek tenine dokunup, gece karası saçlarını okşamadan geçireceği tek bir saniyeye bile dayanamazdı bundan sonra.
Uzun zamandır inkar etsede artık kendine söyleyebileceği bir yalan, arkasına saklanabileceği bahane kalmamıştı. Farkında olmadan kendine yaptığı itiraf kalbindeki yükün bir anda yok olup gitmesine, duygularının özgürleşmesine neden oldu. Cemre'yi tüm kötülüklerden ve acılardan korumak, bir ömür kollarının arasında sarıp sarmalamak istiyordu. Bu büyüleyici gözler sadece ona baksın, sadece onu görsün, kalbi bir tek onun için atsın istiyordu. Bu daha önce hiç hissetmediği bir duyguydu ama biliyordu ki adı AŞK'tan başka birşey olamazdı.
Saatler gibi gelen sessizliği bozan Yağız'ın az önce kendine itiraf ettiği hislerinden dolayı farklı çıkan sesi oldu;
" günaydın..."
İşte bu kadar basit bu kadar sıradan bir kelimeydi GÜNAYDIN. Cemre hayatı boyunca sayısız kişiden duymuş, bir okadarına  da söylemişti bu sözü...ama yaşamında ilk kez, bu sıradan kelime gerçek anlamıyla kulaklarına dolmuş, ilk defa bu kadar güzel gelmişti genç kadına.
Yağız'ın kollarında uyandığı bu gün gerçekten aydınlıktı, umut dolu, muhteşemdi...
Hislerinden zorlukla sıyrılıp cevapladı genç adamı;
" günaydın Yağız."
Hemen ardından gelen sessizlik her ikisini sarmalamış, Cemre artık gerçeklere dönmesi gerektiğini fark etmeye başlamıştı. Dün gece olanlar için yapması gereken bir açıklama, genç adamın yardımına duyduğu minnet için dile getirmesi gereken teşekkürleri vardı.
"Yağız... Ben.. Dün gece kötü bir an yaşadım, yardımın için ne desem az, geceni berbat..."
Cemre cümlesini tamamlayamadan, dudaklarına kapanan Yağız'ın dudaklarıyla nefesinin  kesildiğini hissetti.
Eğer bu da hayal gücünün saçma oyunlarından biriyse, hayat boyu beyninin aptal aşık kısmına minnet duyacaktı çünkü şuan o kadar gerçekti ki bu rüya hiç bitmesin diye sonsuza kadar uyuyabilirdi.
Yağız ise düşünmüyordu artık...
Aklına değil, kalbine geleni yapıyor ve bunun doğru olduğunu tüm hücrelerinde  hissedebiliyordu. İşte şu anda hayatı boyunca hiç olmadığı kadar tamamdı Yağız.
Sürekli sayısız tende, sayısız dokunuşta aradığı herşey,  şimdi karşısında şaşkınlıktan donup kalan bu kadının dudaklarından ruhuna akıyordu. Bu dakikadan  sonra geri dönmesi imkansızdı. Yine kalbine ilk geleni yapıp, genç kadını sırt üstü yatırarak  tüm bedeniyle üzerine uzandı. Dirseklerinin üzerinde yükselip, zor da olsa ona cenneti vadeden teninden uzaklaştığında, Cemre'nin gözlerinde gördüğü şaşkın bakış dudaklarının yukarı kıvrılıp, can yakan tebessümünü genç kadına sunmasını sağladı.
Cemre'nin yanakları, üzerinde ağırlığını vermeden tüm bedenini hissettiği Yağız'ın  yüzündeki ifade sayesinde,alev alev yanmaya başlamıştı.
" hiç birşeyi berbat etmedin Cemre! Aksine sayende dün gece hayatımın en güzel gecesiydi. Her nekadar sana yaşatılanlar buna vesile olduysa da, ben halimden fazlasıyla memnundum. İnan bana bir yanım seni böylesine üzenleri bulup öldürmek için çıldırsa da, diğer yanım, bencilce olsa bile, bu kötü olay  tüm gece senin yanımda kalmana sebep olduğu için  sevinmeden edemiyor. Ne olur bana kızma ama hissettiklerim bunlar ve sana asla yalan söyleyemem."
Cemre duyduklarının etkisiyle donup kalmıştı. Hatta senelerce hayalini kurduğu bu anı yaşamasına farkında olmadan ve  acı bir şekilde de olsa, vesile olduğu için gidip Esra'ya sarılmamak için mantıklı nedenler bulmaya çalışıyordu.
Zorlukla sesini bulup cevap verebildi genç kadın;
" ben ... Yağız, sen , bu olanlar, söylediklerin gerçek değil mi? Yine saçma hayaller görmüyorum değil mi? O kadar uzun zamandır aşığım ki sana, eğer bu an  rüya ise lütfen uyandırma beni." Diyerek farkında bile olmadan genç adama kalbinden geçen herşeyi bir çırpıda söyleyiverdi .
Yağız ise kulaklarına dolan bu masum ve samimi itirafın üzerine kalbinin deli gibi çarpmasına engel olamadı. Hissettiği mutluluğu anlatabilecek tek bir kelime bile yoktu. Kaldı ki şuan da anlatmak da istemiyor, kalbini onun ellerine  veren bu kadına minnetini göstermekten başka hiçbirşey düşünemiyordu.
" o Zaman  ne kadar gerçek olduğumu sana kanıtlamama izin ver  Cemre'm...." Diyerek tekrar dudaklarını birleştirdiğinde, genç kadından gördüğü tutku dolu karşılık iliklerine kadar titremesine neden oldu.

İşte tam bu an ; iki gencin geri dönülmez şekilde birbirlerine verdiği, son nefeslerine kadar sürecek bağlılığın sözsüz yeminiydi.... Hiçbir kelimenin , hiçbir cümlenin anlatmak için  yeterli olmadığı SÖZÜ birbirlerinin tenlerinde kaybolarak verdiler....

CEMREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin