Bu sefer biraz kısa oldu ama hoş görün. :)
Altın sarısı gözleri ve siyah postu ile Siyah Pars. :D ;)
_________
Bu sene kendini üçüncü kez müdürün odasında bulmuştu. Yani geçtiğimiz üç senede hiç olmadığı kadar çok. Zaten bir öğrenci müdürün odasına niye gitme ihtiyacı hissederdi ki? Ender olarak resmi bazı işler... Ve çoğunlukla öğretmenlerin dahi baş edemediği haylazlıklar...
Akça şu an burada ikinci sebeple bulunuyordu. Gece yarısından sonra, yasak olmasına rağmen, kuralları hiçe sayıp lise binasına girmişti. Üstüne yine yasak olmasına rağmen Hayalet Bölgesine girmeye çalışmış ve kaçarken yakalanmıştı. Belki de dışarıda iken yakalanmış olması işin içinden daha rahat sıyrılmasını sağlardı?
Pars Kara, müdür koltuğunda otururken ifadesiz bir şekilde genç kızı süzüyordu. Kolundaki saate baktıktan sonra konuşmaya başladı.
"Şu an saat sabahın 1'i ve sen yatağının dışındasın." Akça sadece başını sallamakla yetindi. "Sebep?"
"Şey... Uyku tutmadı."
Pars'ın dudakları hafifçe kıvrıldı. "Yani canın sıkıldı ve bu soğuk havada gezmeye karar verdin?" Akça yine sadece başını salladı. "Ah, Akça! Yalan söylemeyi beceremeyeceksen söylemeyeceksin."
Akça ne diyeceğini bilemedi. Yalan söylemeyi sevmezdi. Bu yüzden de söylemezdi. Dürüstlük her zaman daha iyidir, demişti babası. Hem ne söylediğini hatırlamaya çalışmana gerek kalmadığı gibi başını belaya da sokmazdın. Ayrıca karşındakine yalan söyleyerek onun güvenine de ihanet etmiş oluyordun. Bu kabul edilemez bir şeydi. Fakat Akça şu an korkmuş ve endişelenmişti. Böyle anlarda herkesin yaptığı gibi bir yanlışa adım atmıştı. Başını eğdi.
"Özür dilerim. Atılırım diye korktum."
Pars derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Genç kızın yanına gitti ve çenesinden tutarak nazikçe kızın başını kaldırdı. Müdür odası şu an loş bir ışıkla ile aydınlatıldığı için Pars'ın yüz ifadesi belli belirsiz görünüyordu. Akça yutkundu.
"Seni okuldan asla atmam Akça. Bu yüzden ne yaparsan yap bana dürüstçe her şeyi anlat."
Genç kız ne karşılık vereceğini bilemedi. Birinin kafasını durduk yere kırsa da mı okuldan atılmayacaktı? Yani koşulsuz onu koruyacağını mı söylüyordu? Peki, neden?
"Evet?" dedi Pars sabırsızlıkla. Elini kızın yüzünden çekti.
"Hayalet Bölgeye gittim."
"Biliyorum."
"Biliyor musunuz?"
"Işıkların unutkanlık sonucu açık olmadığından emindim. Ayrıca okul hizmetlisi depo girişinin anahtarının çalındığını söyledi. Ben de birilerinin okula girmeye çalışacağından emindim."
Yani pusu mu kurmuştu? Akça afalladı. Adam sandığından da uyanıktı.
"Anahtarları fark etmez sanmıştım. Ayrıca ödünç aldım, çalmadım."
Pars güldü. "O adam ufacık bir değişikliği bile fark eder." Elini uzattı. Akça anlayarak cebinden anahtarı çıkartıp, müdüre teslim etti. "Ne öğrendin?"
"Şey... Pek bir şey değil. Baya ketum çıktılar."
"Öğrenciler ile konuşmak onların işi değil."
"Benimle konuştular."
"Öyle mi?" Akça başıyla onayladı. "Ne dediler?"
"Ne zaman izlesem sürekli bana bakarlardı. Diğer öğrencilerin ilgilerini çekmediğini bildiğimden belki benimle konuşurlar dedim. Felsefi bir konuşma dışında hiçbir şey konuşmadılar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Lise [Hayalet Serisi #1] (Kitap Oldu)
Werewolf#1 03.09.2016 #ÖneÇıkanHikaye * İlk kitap, gerilim ve korku unsurları içerebilir(cin gibi varlıklardan korkuyorsanız.) Akça, babası tarafından büyütülmüş, kendi halinde genç bir kızdır. Hayata dair çok tecrübesi yoktur ve bu onu rahatsız...